Güzel bir cumartesi sabahına uyanmanın keyfiyle yatağımdan çıktım. Dün ki akşam yemeğinde annemle muhabbet etmiştik. Okulumun nasıl geçtiğini sormuştu. Benimle ilgilenmediğini de biliyor ama çok çalıştığı için elinden bir şey gelmiyormuş. Oysaki bana bu muhabbet bile yeterdi. Ona da güzel bir şekilde açıkladım ve aramızdaki soğukluğu en aza indirmeye çalışıyoruz. Bu yüzden garip bir şekilde mutluyum. Aşağı indiğimde annemin hala uyanmamış olduğunu anladım. Sürpriz yapıp kahvaltıyı hazırlama kararı aldım. Güzel bir omlet yapıp geri kalan kahvaltıklıkları da masaya koydum. Bu şekilde ona yaklaşım gösterirsem daha çabuk toparlanırız diye düşünüyorum. Annem odasından çıkıp aşağı indiğinde direkt mutfağa girdi. Önce şaşırdı,sonra da gülümseyerek yanıma geldi.
"Ekim,güzel kızım. Neler hazırlamışsın böyle... Çok mutlu ettin beni."
"Zaten seni nadiren görebiliyorum evde, senden önce kalkınca hazırlayayım dedim. Hadi soğumasın omlet..." dedikten sonra masaya oturduk. Güzelce kahvaltımızı yaptıktan sonra masayı toplayıp odama çıktım.Bugün Burcu ve Can ile buluşup sinemaya gidecektik. Ve bunun için heyecanlıydım. Çünkü ilk defa arkadaşlarımla sinemaya gideceğim. Burcu'ya WhatsApp'dan kaçta buluşacağımızı sordum. Birkaç dakika sonra cevap geldiğinde 15.30 gibi buluşacağımızı yazmıştı. Saat daha 14.10'du bu yüzden daha zamanım vardı. Mutfağa gidip kendime kahve hazırladım. Güzelce bir 30 dakika kitap okumak istiyordum. 1 haftadır ertelemiştim bu rutinimi daha da ertelememem gerekiyor. Çünkü ben insanlar yerine kitaplarıma sarılırdım. Şarkılarıma sığınır, kitaplarımla güler, kitaplarımla ağlardım... Hiç arkadaşım olmadığı için onlar benim en yakın arkadaşlarım olmuştu. Bu duruma üzülsem de artık sorun etmemeyi öğrenmiştim. Ama yeni okulum sayesinde o hiç olmayan arkadaşlarım olmuştu. Burcu hatta Can da. Onunla da güzel iletişim kurucağımıza inanıyordum. Kahvemi alıp yukarı çıktıktan sonra kitabımı alıp okumaya başladım.
30 dakikanın ardından kalkıp hazırlanmaya başladım. Saçlarımı at kuyruğu yaptıktan sonra siyah bir jean ve siyah kazak giydim. Siyah deri ceketimi de üzerime geçirdim ve hazırdım. Hiç kullanmadığım o makyaj malzemelerime baktım. Hatta annemin olan makyaj malzemelerime... Aynadan kendime son kez bakıp aşağı indim. Annem ortalıkta görünmüyordu, odasında olmalıydı. Normalde haber vermek gibi bir durumum olmazdı ama evdeydi ve içimden ona söylemek geliyordu.
"Anneee ben çıkıyorum." dedikten sonra spor ayakkabılarımı giyip evden çıktım. O güzel sonbahar havasını soluyarak yürümeye başladım. Buluşma yerimiz caddede olduğu için o tarafa doğru ilerledim. Kulaklık takmamıştım çünkü kısa bir dinleme vaktim olacaktı ve bende o güzel anın kısa olmasını istemediğim için gerek duymadım. Rüzgarın sesini dinlemeyi tercih ettim.
Buluşma yerimize doğru ilerlerken Burcu ve Can'ın beni beklerken sohbet ettiklerini gördüm. Hemen yanlarına gidip "Selam!" dedim.
"Sonunda be kızım ağaç olduk burada." diyen Burcu'ya dil çıkarttım.
"O zaman gidelim yavaştan" diyen Can'la yürümeye koyulduk. Avm biraz uzaktı ama onları yürümeye ikna ettim ve yürüyerek gitmeye başladık. Güzel bir sohbet içindeyken Avm'ye geldiğimizi fark ettim. İçine girdiğimiz zaman sinema salonuna doğru ilerledik."Kızlar siz mısırları alıp gelin bende biletleri alayım."
"Tamam dram türünden seçtiğimiz film unutma!" diyip Burcu ile mısır almaya gittik.
"Dün naptın bakalım?"
"Eve gidip uyudum. Napıcam başka?"
"Bilmeeem belki birilerini düşünmüşsündür diye sordum." diyen Burcu'ya gözlerimi devirdim.
"Kimse aklıma bile gelmedi canım." diyip gülümsedim. O sırada mısırlarımız da hazırlanmıştı. Alıp Can'ın yanına doğru ilerdik. Can da biletleri almıştı. Salonu bulup içeri geçtik. Arka sıradaki koltuklardan kendi numaranızı bulup oturduk. Filmin başlamasına daha vardı. Biz sohbet ederken gözüm salonun kapısına kaydı ve o an içeri girenleri görünce şoka uğradım! Aras ve arkadaşları... Ben şoka uğramış bir şekilde onları izlerken, Burcu da aynı şekilde şaşırmış bir ifadeyle bana bakıyordu. Bizim oturduğumuz tarafa doğru gelirken aynı sırada bilet almışlardı. Ben içimden şansıma küfrederken Aras hemen yan koltuğumda oturmuştu. Ben Burcu'ya baktığım sırada sırıtmaya başladı. Kımıldayamıyordum bile çünkü gereksiz yere karnıma ağrı girmişti. Heyecan... Heyecanlanınca karnıma bu tanıdık ağrı girerdi. İyi de neden? Neden böyle olmuştu? Hareket bile etmeden ekranı izlediğim sırada filmin başladığını anladım. Salondaki sesler kesilince filme odaklanmaya başladım. Ama çok zordu!Filmi izledikçe sarmaya başlamıştı. Dram sevdiğim türdü bu yüzden hüzünlü hüzünlü ekranı izliyordum. Filmin beni üzen, acıklı yerinde gözlerimden yaş akmaya başlayınca durdurmadım onları, akmalarını engellemedim. O an nedense gözlerim Aras'a doğru kaydı ve baktığımda beni izlediğini fark ettim. Hemen gözlerimi kaçırıp filmi izlemeye devam ettiğim sırada Burcu kulağıma fısıldadı.
"Bu çocuk neden sürekli sana bakıyor?"
"Bana mı bakıyor? Fark etmedim." sadece bir kere fark etmiştim sonuçta. Burcu sürekli dediğine göre sürekli bana mı bakıyordu bu çocuk?Burcu da önüne döndüğü sırada filmin son dakikalarına girmiştik. Filmi izledikçe daha da üzülüyordum. Ve bittiği sırada kurumuş göz yaşlarımı sildim. O sırada kulağıma "Çok ağlama, ağlayınca da güzelsin." diyip yanımdan çekip giden Aras'ın arkasından bakakaldım...
~Bu bölümde değişik bir yakınlaşmayı okuduk. Ekim'in heyecanına, Aras'ın kurduğu cümleye ne demeli... Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZ KARANLIĞI
Teen Fiction"Ben üşüyorum Aras, ısınabilmeme yardım et. Bul beni..." Kendime güzel gelecek bulmam gerekiyor. Bunu sadece ben başarabilirim. Kimse için değil kendim için çünkü kimsenin gölgesi altında kalamam, bu bana kötü hissettiriyor, gerçekten kötü... Bugün...