Sürpriz

45 11 27
                                    

Sonunda dönemin yarısında başladığım yeni okulumun ilk yarısı bugün bitmişti. Sabah erkenden kıyafetlerimi giymiş, Aras, Burcu ve Can'la beraber okulumuza gitmiştik. Diğer arkadaşlarımızla da okulda görüşmüştük. Hepimizin notları ise iyiydi. Onlarla vedalaşıp eve gelmiştim. İki haftalık tatil sürecimi nasıl geçireceğime dair bir fikrim yoktu. Ama bir fark vardı; tek başıma değildim. Yalnız geçirmeyeceğim, dinlenebileceğim, eğlenebileceğim bir süre zarfı vardı.

Annemle aramız dün ki yemekte iyice açılmıştı. Gönlümü almaya çalışmıştı, fakat benim gönlüm ondan çok uzaklaşmıştı. Nikah hazırlıklarına da başlamışlardı. Bu da, bu evden ayrılmama kısa bir zaman olduğunu hatırlatıyordu bana.

Kafamdaki düşüncelerle yatağımda bir süre vakit geçirdim. Yavaş yavaş kapanan gözlerime izin verip uykuya daldım.

Mavi bir dünyadaydım. Sadece içinde mavilikler ve ben vardım. Kendimi daha önce hiç bulunmadığım yerde görüyordum; mavi bir ormanda. Hiçbir ağaç ve yeşillik bulunmamasına rağmen bir ormandaydım. Ya da ormanda olduğumu varsayıyordum. 

Neyin peşinde olduğumu bilmeden yürüyordum. Ormanın derinliklerine doğru ilerlerken garip sesler duyuyordum; birbirine çarpan kaşık çatal sesleri. Anlam veremediğim sesleri dinlemeye devam ettim. Seslerin geldiği yönü bulmaya çalıştım o boş ormanda.

Kendi etrafımda dönüp gideceğim yöne karar veriyordum. Arkamı döndüğüm zaman ise önümde büyük bir ev vardı. Birden arkamda belirmişti. Bu koca evden o sesleri nasıl o kadar net duyabildiğimi anlayamadım. 

Adımlarım önümdeki beyaz eve doğru gidiyordu. Kapısına yaklaşıp içeri gireceğim sırada bir başka ses daha duydum. "Gitme." diyordu bana bu ses. Sadece benim olduğum bu ormanda o sesin nereden geldiğini de anlayamadım. Evin kapısını açtığım sırada, "gitme" diyen sesler artmıştı. Kafamın içinde yankılanan şiddetli seslerle yere düştüm. Mavilikler artık bir karaltıya dönüşüyordu. Her yer simsiyahtı.

Nefes nefese uyanmıştım. Daha önce gördüğüm bir rüyayı, hiç bu kadar gerçek hissetmemiştim. Hava hala kararmamıştı. Okuldan geldiğim gibi uyumuştum ve kaç saat uyuduğumu bilmiyordum. Tek düşündüğüm, gördüğüm rüyamdı. Ne gibi bir anlamı vardı, onu da bilmiyordum. Bildiğim tek şey çok garip bir rüya olduğuydu.

Ben sersemlemiş bir şekilde hala rüyamın etkisindeyken kapı zilinin çalmasıyla kendime geldim. Başucumdaki suyu içip, odamdan çıktım. Merdivenlerden inip kapıya ulaştığım sırada gözlerim mutfak kapısına asılmış gelinliğe kaydı. Ben gelinliğe bakmaya devam ederken zilin tekrar çalmasıyla kapıyı açtım. Gelen kişiyi gördüğüme şaşırmıştım.
"Aras ne işin var burada? Bir şey mi oldu?"
"Hayır bir şey yok. Sen uyuyor muydun, pek iyi gözükmüyorsun..."
"İyiyim, uyumuşum." deyince kapıda beklettiğimi fark edip, Aras'ı içeri aldım.
"Hazırlan, gidiyoruz." demişti birden.
"Nereye?"
"Sürpriz, hazırlan seni bekliyorum." deyip salona geçmişti. Odama girip telefonuma baktığımda saatin 18.30 olduğunu gördüm. Oyalanmadan kıyafetlerimi çıkardım. Gardırobumdan siyah deri bir pantolon, bordo renkte ince bir gömlek giydim. Hava dünün aksine serindi. Bu yüzden üzerime siyah deri ceketimi de geçirdiğimde kombinimi tamamlamıştım. Saçlarımı at kuyruğu yapıp odamdan çıktım. Aras'ın yanına gittiğimde telefonunu kapatıp beni süzmüştü.

"Nasıl yapıyorsun bunu?"
"Neyi?"
"Hiçbir şey yapmadan bu kadar güzel olmayı?" demişti. Ben ise tebessüm edebilmiştim sadece. 
"Nereye gideceğimizi söylemeyecek misin?" diye bir soru yönelttim.
"Hayır." deyip ayaklanmıştı.
"Hemen mi gidiyoruz? Kahve içseydik..." diye mırıldandım.
"Sonra içeriz güzelim, şimdi gitmemiz gerekiyor."
"Peki." deyip ayakkabılarımı giydim. Aras'ın hızlı adımlarına ulaşmak için hemen evin kapısını kilitleyip, onun gibi hızlıca yürüyüp arabasına bindim. 
"Tek mi olacağız?" diye sormuştum.
"Ege, Can ve Burcu da geliyor." 
"Berk ve Batuhan nerede?" 
"Berk ailesiyle. Batuhan'ın da işi varmış, öyle söyledi." deyince anladığımı belirterek başımı aşağı yukarı salladım. 

Yolumuz çok fazla sürmemişi. Aras'la muhabbet ede ede bitirmiştik yolu. Arabayı durdurup, benim kapımı açmak için arabadan inmişti.
"Çok naziksiniz, beyefendi." demiştim gülümseyerek.
"Her şey prensesim için."
"Ben mi oluyorum o prenses?"
"Hayır, şu yanımızdan geçen kız."
"Ne!?"
"Şaka yapıyorum be bir tanem. Senden başka kim olabilir?"
"Bilemiyorum artık..."
"Gel hadi üşümeden girelim içeri."
"Çocukları beklemeyecek miyiz?"
"Onlar bizi bekliyor." deyip elimden tutmuş, büyük bir kapının girişine götürmüştü beni.

Büyük ve insanların sırada beklediği bir koridordaydık.
"Güzelim, sen burada bekle. Ben hemen geliyorum." deyip yanımdan ayrılmıştı. Elinde biletlerle gülüşerek yanımdan geçen insanları izlemeye başladım. Burası bir konser alanı olabilir miydi? Ya da bir tiyatro?

Kısa süre sonra Aras yanıma gelip,
"Gidebiliriz." demişti. El ele bulunduğumuz koridordan çıkmıştık. Bir açık alana doğru ilerliyorduk. Kalabalıktı. Çok kalabalık. Büyük bir sahne vardı. İnsanlar o sahnenin karşısında, bekliyorlardı.
"Biz konsere mi geldik?"
"Evet, Model'in konserindeyiz." demişti heyecanla.
"Sen ne zaman, nasıl ayarladın ki?"
"Uzun zamandır bunun hayalini kuruyordum. Gruptan konuşmuştuk aslında çocuklarla, onlar da bu konserden bahsediyorlardı. Ben de beraber gitmenin güzel olabileceğini düşündüm. Senin de gruptaki mesajları okumadığını anladım ve sürpriz yapayım dedim."
"Çok iyi düşünmüşsün. Teşekkür ederim..."
"Niçin?"
"Benimle olduğun için."
"Her zaman seninleyim..."

Biz konser alanına ilerlerken tanıdık yüzleri görüp gülümsemiştim. Can, Ege ve Burcu sohbet halinde gülüşüyorlardı. Aras da fark etmişti ki adımlarımız aynı yöne doğru gidiyordu.
"Selam!" demiştim neşeyle.
"Nerede kaldınız?" diye sordu Can.
"Tam zamanında geldik." diye cevap verdi Aras.
"Heyecanlıyım!" demişti Burcu. Sesinden de anlaşılıyordu, bu heyecanı.

Biz konuşmaya devam ederken, kısa süre sonra grubun sahne için hazırlıkları tamamlanmıştı. Ve sahnede Fatma Turgut gözükmüştü. Konuşmasını yapıp ilk olarak Mey şarkısını söylemeye başladı.

Ardından teker teker şarkılarını söylemeye devam etmişti. Hep birlikte onunla söylüyor, bağırıyor, eğleniyorduk. 

(Burcu'nun Ağzından)

Bulunduğum ortamın mükemmelliğini iliklerime kadar hissediyorum. Sevdiğim grubun şarkılarını onunla söylemek, arkadaşlarımla bir arada olup eğlenmek çok güzeldi. Bir yanımda Can, diğer yanımda Ege ve önümüzde Aras'la Ekim duruyordu. 

"Eğleniyorsun değil mi?" diye sormuştu Ege birdenbire.
"Çok." demiştim yerimde zıplarken.
"Sevindim." demişti. Durup,
"Sen eğlenmiyor musun?" diye sordum. 
"Eğleniyorum." demişti hafif bir tebessümle.
"Hiç öyle gözükmüyor ama... Bir sorun mu var?" dediğimde Can'ın,
"Şarkıya eşlik mi etseniz?" diye seslenmesiyle ona doğru döndüm.
"Bir şey konuşuyorduk oğlum, bozmasan olmazdı."
"Böldüm, kusura bakma kanka. Konserde değilmişiz gibi devam et lütfen." deyip birkaç adım atıp Ekim ve Aras'ın yanına gitmişti. Yaptığı çıkış gereksizdi, neden böyle yaptığını anlamamıştım ama bunu sonra onunla halledebileceğimi düşünüp tekrar Ege'ye döndüm.

"Sorun yok Burcu. Düşünme sen beni."
"Peki, öyle diyorsan..." dediğimde Ege gülümseyip beni bizimkilerin yanına götürdü. 

(Yazarın Anlatımıyla)

Günün geri kalanı her biri için güzel bitmişti. Tek sorun Can'ın Burcu'ya olan tavrıydı. İki genç, dostlukları boyunca birbirlerini üzecek hareketlerde bulunmamıştı. Burcu, bununla ilgili konuşmayı bu gece için düşünmüyordu.

Aras, arabasıyla onları teker teker evlerine bırakmıştı. Sevdiği genç kıza iyi geceler dileyip vedalaşmıştı. Evine geldikten sonra günün güzelliğini ve yoruculuğunu derinden hissediyordu. 

Günün yorgunluğunu atıp uyumak için yatağına girmişti. Uyumadan son kez telefonuna gelen bildirimleri inceliyordu. Birkaç mesajın içinde gözüne çarpan farklı bir konu vardı. Yakın arkadaşından gelen bir mesaj...


~Selam! Uzun bir süre zarfından sonra sonunda bu bölümü yayımlayabildim. Bu kadar geç yayımlamamın sebebi ise sınav haftam ve onun yorgunluğunu atma süreci. Bu bölümü sınav haftamdan önce yazmaya başladım ve bölük pörçük bir şekilde yazmaya devam ettim. Belirli zaman aralığıyla yazdığım için tam olarak duyguyu hissetmekte zorlandım. Ama bitirdim şükür🙏 Bu uzun arayı telafi etmeye çalışacağım.

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yorumlara bekliyorum. Lütfen oy vermeyi unutmayın. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere🖤

GÜZ KARANLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin