Yeni Çocuk Sam ve Camlı Oda

2.1K 165 20
                                    

Gözlerimi açtım ve kollarıma baktım.O kadar çok sakinlestirici iğne vurmuşlardı ki kollarım delik deşik olmuştu. Sinirle kollarimdaki serumun iğnelerini ellerimle çektim.Biraz kanamış ve acımıştı ama yaşadığım bu acı karşısında bu hiçbişeydi. O kadar çok sakinleştiriciden sonra sinirlenemiyor ve üzülemiyordum.Uyuşuk bi hâl içindeydim. Bitkindim. Biraz dinlendikten sonra üstüme rahat edebileceğim bışeyler giydim. Bir blue jean,rahat beyaz bir tişört ve üstüne de pudra pembesi bir hırka. Saçlarımı salık bıraktım. Benim için hazırlanmış olan kahvaltiyı yedim. Ve odadan yavaş adımlarla çıktım. Arog u arıyordum ve Luke un gitmiş olabileceği düşüncesiyle kendimi yiyip bitiriyordum.Büyük salona gidiyordum çünkü Arog muhtemelen ordaydı.Salona doğru yöneldim ve kapısını tam açıcakken içeride konuştuklarını duydum.Fısıltıyla konuşuyorlardı ama yeni özelliklerim sayesinde onları kolaylıkla duyabiliyordum.Girmeden biraz dinlemenin bi sıkıntı yaratmıyacağını düşündüm.Dinlemeye başladım.

AROG- Konsey üyeleri.Kötü bi haberim var. Luke gitti! Artık Prensesin koruması başka birine verilicek. En azından Luke biraz rahatlayıp gelene kadar Prensesi korumayı üstlenecek bildiğiniz en güçlü en zeki delikanlıları getirin. Ama seçim yapmayı Prensese bırakacağız. Anlaşildı mı?

Ne!!!! Luke gitti. O gitti. Luke gitti. Bana kızdı ve gitti.. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı ve bütün gücümü toplayıp salona daldım. Ne dediğimi bilmeden bağırmaya başladım.

LUSİ-Ne saçmalıyorsunuz siz.! Luke gitmedi tamam mı gitmedi! Ben ondan başka kimseyi de istemiyorum tamam mı İstemiyorum! Hayır istemiyorum!

Arog beni sakinleştirmek için kollarımdan tutuyordu. Ama ben bağırmaya devam ediyordum. Sonunda Arog;

AROG-Prenses Lusiana! Yeter!!

Bunu o kadar yüksek sesle söylemişti ki salondaki herkes dondu kaldı.Ben de... Buğulu gözlerle Arog a bakıyordum.Debelenmeyi bıraktım. Arog biraz yumuşamışa benziyordu. Ve yalvarırcasına tek cümle çıktı ağzımdan.

" Ne olur gitmedi de..."

Bunu sadece Arog un duyabileceği şekilde omzuna dayanarak söylemiştim. O da beni omzundan çekti. Yüzümü ellerinin arasına aldı ve o da sadece benim duyabileceğim şekilde konuşmaya başladı.

"O gitti prenses.... Luke böyledir.. Ne zaman döneceğine gelirsek... İnan ben de bilmiyorum. Bazen kısa süre bazense çok uzun süre geri dönmüyor. Bu neye kızdığına bağlı."

Arog un sözleri biter bitmez gözlerim karardı ve tekrar bayıldım...

:Arog un Düşüncesi:

Eğer Luke Lusi ye kızıp gittiyse kolay kolay dönmiycektir. Ama kurt hisleri ondan uzak durmasını zorlaştıracağı için çok da uzaklaşabileceğini sanmıyorum. Çabuk dön Luke.. Sana ihtiyacımız var. Özellikle de Lusi nin.Buna gerçekten de inanamıyorum. Demek kurtların bağları gerçekten de etkili. Lusi nin bu kadar etkileneceğini hiç düşünmüyordum. Bunu Mona da görseydi onun da fikri kesinlikle değişirdi. Aralarındaki bağ gerçekten de çok güçlü.Bundan sonra daha dikkatli davranmalıyız. Lusi böyle devam edemez. Olmaz. Sürekli bayılman hiç iyi değil prenses. Hemen düzelmek zorundasın.Biraz zorla kendini. Daha kazanmamız gereken bir savaş var. Hadi prenses topla kendini..

: LUSİ nin Gözünden:

Hafif baygın gibiydim ama bilincim yerine gelmişti. Aklımdaki tek şey ise şuydu "Luke nassıl gidebilmişti" ????? Bunu düşündükçe aklımı kaçıracakmışım gibi oluyordum. Bunu bana nasıl yapabilmişti? Dünyadaki en güç şey ne biliyo musunuz? İstemediğiniz bişey karşısında çaresiz kalmanız ve hiçbişey yapamamanız.Bu duyguyu kaç kere yaşadınız bilmiyorum.Ama şu an benim yaşadığım tam da bu. Luke gitti ve .. Ve benim yapacak hiçbişeyim yok. Bu o kadar.. O kadar tarif edilemez bir şey ki... Hiçbir kelime bu duyguyu tanımlamak için yeterli değil. Ben genelde böyle bir boşluğa düştüğümde ve çaresiz kaldığımda bulduğum bi yöntemi uygularım. Zamana bırakmak .... Çünkü elimizden gelen tek şey bu.. Yapabileceğimiz tek şey bu. Tek çare ve tek gerçek bu. Zaman...

Ellesmera PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin