☏ ner’deyse 1 aydır doğru düzgün görüşemiyordunuz ki, bu da senin, onun, evden gece yarısında çıkıp üyelere farkettirmemeye çalışarak yurda dönme planlarını altüst etmene neden oldu.
☏ ikinizde birbirinizi özlediniz ama şuan Hongjoong’u göndermeme isteği daha ağır basıyor.
☏ Hwa’nın onu idare edebileceği fikri ile seninle sabahlamayı kabul etti ancak sabah olduğunda tam bir karmaşa.
☏ şirkete onunla gelmene izin verdi, siz bunu hep yapardınız ancak stüdyosuna adımladığında kolları göğsünde bağlı başkanı görmek ikinizi de korkuttu.
☏ “tam olarak 1 saat 36 dakika geciktiniz bay Kim.”
☏ hiç kimseyi yargılamak istemem ancak diğer üyelerde bazen ner’deyse 2 saat geç gelirken neden Joong’un ilk kaçamağında ona saydırıyor?
☏ “üzgünüm efendim, onu ben oyaladım.”
☏ başkana karşı konuşurken Hongjoong koluna dokundu. zaten ilişkiniz yüzünden hep baskı yerdiniz, şimdi de sana çıkışmasını istemiyordu.
☏ “bu onun suçu bayan, siz karışmayın lütfen.”
☏ “hayır, bu benim de suçum. onu ben oyaladım.”
☏ konuşmanın ardından – hiç bitmeyecek gibi gelen – başkanın bağırışları bu sefer seni buldu. sert uyarılarını yüzüne karşı bağırarak yaptıktan sonra hızla, kapıyı çarparak oradan ayrıldı.
