Umut.
Her şeyi bir kenara itip yeni düşünceleri ortaya çıkaran his.
Arsan Abi ile hiç konuşmadan sustuk denizin karşısında. Bir ara yaşımı sordu yaşını sordum ve artık abi demeye başladım. O ara biraz hitap sorunu yaşamıştım.
İçime ektiği umut tohumlarından haberi yoktu ama söylediği cümle iki kelimeden de oluşsa etkisi o kadar küçük olmamıştı.
Güven, kuşku ve korku'nun savaşının ortasına umut gelmiş, kuşku ve korkuyu alandan dışarı çıkarmıştı. Güven ve umut. Bu ikili dolanıyordu zihnimde.
Boşa çıkacaktı belki. Ama ben bu umut denilen hissi yaşamak istiyordum.
Eve geldiğimde Demir odasındaydı. Kapısına gittiğimde tıklattım. Ses gelmeyince içeri girdim. Uyuyordu.
Yatağının kenarına geldim. Diz çöküp kollarımı yatağa dayadım.
Büyümüştü. Ama düşünceleri aynıydı.
Konuşmaya çalıştığım zamanlar lafları çıktığı gibi geri tıkardı ağzıma. O sıralar sesimi çıkaramazdım. Çünkü haklı olduğunu düşünürdüm. Ama şimdi öyle değildi. Bende umut vardı bu sefer. 'Ben yapmadım' diyecek güç vardı.
Elimi kahve saçlarına götürüp okşadım. Annesi olsaydı o okşardı belki. Ben kendimi geçeli çok olmuştu. Benim annem ve babam o kazada ölmüştü. Sadece anılarda kalmak üzere gitmişlerdi. Kaldıkları anılar da kilitli bir kutuda saklıydı.
Hep o uyurken gelirdim yanına. Hep uyurken anlatmak isterdim çünkü o zamanlar bana öfkeli gözleriyle bakmazdı. Hep o uyurken anlatmak isterdim, otururdum yanına. Ama sessizce ağlayarak kalktığımla kalırdım. Kalkardım yanından.
Ağlamak. Sadece yalnızken yaptığım bir eylemdi. Zayıflık değildi. Asla değildi. Aksine güçlülüğün simgesiydi bana göre. Dayanıp dayanıp bir yerde patlak vermekti ağlamak.
Hafif aralıklı olan gözlerini yavaş yavaş açıp da beni gördüğünde hızla doğruldu.
"Ne işin var senin benim odamda?! Çık dışarı!"
"Konuşmamız gerek Demir. Böyle bağırarak tek yaptığın ertelemek. Kaçamazsın. Konuşacağız."
"Benim kaçtığım yok çık odamdan!"
"O zaman neden düzgünce konuşmamıza izin vermiyorsun?!"
Sesim yükseldiğinde kısa bir süre gözlerime baktı.
"Anne ve babamı benden alan birisiyle düzgünce konuşmam ben."
Sakince söyledikleri tekrar içimde tekrarlandı.
Ama bu defa o cümlelere inanmayacaktım. Bu cümleler yıllarca kendimden nefret etmemi sağlamıştı. O kadar uzun süreden sonra bir umut kırıntısı bulmuşken sarılabildiğim kadar sarılmam, bu cümleleri cevapsız bırakmamam gerekiyordu.
"Ben yapmadım!"
Dolmaya hazır bekleyen, acımaya başlamış gözlerimi umursamadan hep onun bana yaptığı gibi bu sefer ben karanlık tünelimin sonundaki umut ışığını, bulduğum doğrumu haykırmıştım.
"Ben yapmadım! Ben kullanmadım o arabayı! Ben gel çarp demedim kamyona! Ben sadece küçük bir çocuktum!"
"Küçük çocuklar masum olurlar. Sense kendi anne baban ölürken hiçbir şey yapmayacak kadar pisliğe batmış biriydin."
"O an orada değildin Demir! Orada neler olduğunu bilmiyorsun! Anlatmaya çalıştığımda dinlemediğin gibi kendi doğrularımı da dinlettirmiyorsun bana!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vişne | Texting
SpiritualitéGülşah: Hayırlı Günler. Gülşah: Ben Medine ipeği gri şalınızı almak istiyordum ve sitede sizin numaranız vardı, nasıl sipariş verebilirim? Vişne Şal: Ne? Gülşah: Şalı diyorum nasıl sipariş edebilirim? Vişne Şal: Ne şalı ne diyorsun sen? Gülşah:...