"Şimdi konuya açıklık getireyim. Anlatacağın her ne ise ikimizin arasında kalacak. Ben seni sorgulamadan dinleyeceğim. Anlatmak istersen başla. Ha bu arada. Kardeşime yazman konusu ayrı bir şey olduğu için şuanlık bu yokmuş gibi varsayıyorum. Şimdi söz sende."
Nasıl anlatılırdı bu?
Derin bir nefes aldım.
" Ben o zaman 6 yaşındaydım. Annem ve babamla birlikte bir arabadayız. Kardeşim var bir tane. Demir. O bizimle değildi. Ben, annem ve babam. Doğum günümden iki gün önceydi. Benim kutlamam için ayarladıkları bir yere gidiyoruz. Demir küçük olduğu için teyzemlerde. Yüksek sesli ortamlarda huysuzlanır. Yoldayken annemin telefonu çaldı. Açtı konuştu bir süre. Sonra bana da verdi. Halammış. Ben de konuştum."
⛈️⛈️⛈️
"Hala Hala! Dur kapatma babamı da vereceğim."
Yerinden kalkan küçük Onur babasının kulağına doğru tuttu telefonu. Küçük elleri ile sabit tutamıyordu. Babası hem arabayı kullanıyor hem de kayan telefonu kulağında tutmaya çalışıyordu.
"Hadi baba konuşun. Halam seni de çok özlemiştir."
Ayağı kayan Onur telefon ile birlikte arka koltuğa düştü. Düşerken kafasını iki koltuğun arasındaki sert bir yere vurması sebebiyle alnı kanıyordu. Annesini arka koltuğa döndü telaşla. Babası da aynı şekilde bir yola bir oğluna bakıyordu. İki yetişkinin de şuan için tek telaşı çocuklarıydı.
Öyle ki karşıdan gelen kamyonu farketmediler. Direksiyon hakimiyetini kaybeden baba yan şerite kamyonun karşısına çıktı. Önüne dönüp kurtarmaya çalışsa da arabanın ön kısmına şiddetli bir şekilde çarpmıştı kamyon.
Uğultulu geçen iki saatin içinde küçük Onur arka koltukta anne ve babasının kan içindeki yüzlerine her bakışında daha da şoka giriyordu. Kollarını dizlerine bağlamıştı. Sadece titriyordu.
O kadar büyük bir şoktaydı ki annesinin ona acil durumlarda aramasını öğrettiği numarayı aramayı bile unutmuştu.
Bir süre sonra gözleri etrafta gezindi. Yolda kimse yoktu. Annesinin başı omzuna düşmüştü. Babasının başı da kırık cama yaslıydı.
Önce babasının koltuğuna yöneldi küçük Onur.
"Baba? Başında kırmızı bir boya var. Resim yapmıyoruz ki neden başına boya bulaştırdın?"
Minik elini babasının alnına değdirdi. Burnuna götürdüğüne yüzünü buruşturdu.
"Baba bu boya benim boyalarım gibi kokmuyor. Çok kötü kokuyor bu. Hadi kalk yüzünü yıkayalım."
Sonra annesine yöneldi.
"Anne. Uyudun mu? Ama sen bana hep üstün açık uyursan üşürsün derdin. Senin neden üstün açık?"
Sonra annesinin saçlarına değdirdi ellerini.
"Senin saçlarına da babamın yüzüne bulaşan boyadan bulaşmış. Hadi kalk da silelim yüzünüzü. Hep sen yapardın bu sefer ben yaparım."
"Baba annem neden uyanmıyor? Çok mu yorulmuş?"
Bir süre düşündü.
"Anladım. Bana şaka yapıyorsunuz. Ama ben bu şakayı hiç sevmedim. Hadi kalkın artık. Üşümeye başlamışsınız."
Arabalarına yapışık şekilde duran kamyona çevirdi bakışlarını.
O zaman anlayabildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vişne | Texting
SpiritualGülşah: Hayırlı Günler. Gülşah: Ben Medine ipeği gri şalınızı almak istiyordum ve sitede sizin numaranız vardı, nasıl sipariş verebilirim? Vişne Şal: Ne? Gülşah: Şalı diyorum nasıl sipariş edebilirim? Vişne Şal: Ne şalı ne diyorsun sen? Gülşah:...