"Siz. Hasan kızı Mavi Kaya. Mustafa Tarık oğlu Arsan Yıldırım'ı iyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta bir ömür boyu Frambuazlı pasta yeme teklifiyle eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"
Hayır asla memur hanımla önceden konuşup böyle söylemesi için anlaşma yapmadım.
Mavi Abla gülüp mikrofona yaklaştı. 'Evet' dediğinde aynı soru abime yöneltildi.
"Evet."
Ve benden de bir evet.
Tabi ki çocuklarınızın halası olurum.
Düğün için anlaşılan mekana doğru konvoy halinde gitmek üzere dışarı çıktık.
Abimler önden giderken biz de arkalarından gidiyorduk. Arabayı kendisi sürmek istemişti. Hafif çiseleyen yağmur günümüzü daha da güzelleştiriyordu.
Dini nikah önceden kıyıldığı için şimdi düğün için hazırlanan salona gidiyorduk.
Sonunda salona girdiğimizde bir süre sonra herkes kendi yerinde yerini almıştı. Ortamda usul usul çalan ney dinletisi ile huzurlu bir atmosfer yakalanmıştı.
Bizim için ayrılan masaya oturduğumuzda bir süre dinlendik. Etrafa bakınırken arka masada tek başına oturan ve abimlere gülümseyerek bakan bir kız gördüm. Siyah feraceli, siyah eşarplı biriydi.
Yanına gittiğimde oturmak için izin istedim. Gülümseyerek başını salladığında yanındaki sandalyeye oturdum.
"Tanışabilirmiyiz?"
"Okyanus ben."
"Ben de Gülşah. Memnun oldum."
Elinde bir zarf tutuyordu. Fazla takılmadan sorumu sordum.
"Kız tarafı mısın?"
"İki taraftanım ben."
"Nasıl? Anlayamadım."
"Hem Arsan Abi'nin hem de Mavi Abla'nın yakınıyım."
"Anladım."
"Bir şey isteyebilir miyim senden?"
Başımı salladım. Güvenilir birine benziyordu. Kötü bir şey yapmaz gibiydi.
Elinde tuttuğu zarfı uzattı bana.
"Bunu gelin ve damat'a verir misin?"
"Tabi."
"Takı için kalabalık olmaması suretiyle sıraya girebilirsiniz."
Anons geçtiğinde Okyanus ayağa kalktı. Telefonuna bakıyordu.
"Ben artık gideyim. Tekrardan mutluluklarımı ilettiğimi söyler misin?"
"Allah'a emanet."
"Sen de."
Elimde tuttuğum zarfa baktım. Arkasını çevirdim.
'Her zaman yanınızda olan bütün Vişnelerden'
Bizim masaya geri döndüm.
Annem ve babam yoktu. Yüksek ihtimal sıradalardı. Oraya doğru ilerlediğimde fotoğraf çekilen birkaç kişi vardı. Biz de çekildiğimizde geri oturmuştuk.
Başımı salonun girişindeki hareketlilik yüzünden oraya çevirdiğimde üstünde takım elbisesi ile Onur girmişti içeri. Yakasındaki mendil, şalımla aynı renkti. Etrafta gözlerini gezdirirken bende durdu gözleri. Gülümsedi.
Bakma bakma. Çevir başını.
Önümde birleştirdiğim ellerime çevirdim başımı.
Umay ve Rümeysa'ya baktığımda ellerini ağızlarına kapatmış gülüyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vişne | Texting
SpiritualeGülşah: Hayırlı Günler. Gülşah: Ben Medine ipeği gri şalınızı almak istiyordum ve sitede sizin numaranız vardı, nasıl sipariş verebilirim? Vişne Şal: Ne? Gülşah: Şalı diyorum nasıl sipariş edebilirim? Vişne Şal: Ne şalı ne diyorsun sen? Gülşah:...