Bir dövüşçü düşünün.
Hem fiziksel hem ruhsal darbelere alışmış, dayanıklı, ringinde hazır bekleyen bir dövüşçü.
Onur bu tanımın ta kendisiydi.
Aldığı darbeler hem dışında hem içinde büyük yaralar açmıştı.
Kimse kol kanat germemişti ona. Ama o, kanatları yaralı olsa da kardeşini korumak için kollarının arasına almıştı onu.
Şefkati bilmeyen Onur, yaşayarak öğrenmişti.
Tam sevmeyi öğrendiğinde bir fiziksel darbe daha almıştı.
Yorulmuştu artık. Kendini bırakmayı düşündüğü zamanlar çok fazla olmuştu.
Ama Onur'un bu hayatta öğrendiği ilk şey, pes etmemek olmuştu. Pes ederse kendine ihanet ederdi. Pes ederse bu dünya kötülere kalırdı. Kardeşi vardı. Onu bırakamazdı.
Ve bir de Vişnesi. Sevmeyi ondan uzak durarak öğreten bu genç kıza fena halde tutulmuştu Onur.
Annesi ve babasının boşa çıkardığı güveni, bu genç kızda nasıl olduğunu bilmediği bir şekilde bulmuştu.
Tutunacak hiçbir şeyi olmasa bile, sevmeye başladığı bu kız için hayata tutunurdu.
Şimdi ameliyat masasında yatan Onur için iki yol vardı.
Ya pes edecekti ve yorulduğu bedeni ile dinlenecekti artık.
Ya da hayata sıkı sıkı tutunup, pes etmeden aldığı darbelere rağmen tekrar ayağa kalkacaktı.
Alnından terler boşanan Sıla Hanım büyük bir uğraş içerisindeydi.
Daha dün karşısında kanlı canlı oturan çocuk şimdi tekrar karşısında buz gibi bir beden ve kanı çekilmiş yüzü ile yatıyordu.
Hafif titreyen ellerine inat, yatan çocuk için kendine gelmeye çalıştı.
Derin bir nefes aldığında bıçak yarasını dikmişti.
Vücudundaki morlukları gördüğünde anlam verememişti. Uyanınca sorarım diyerek yara ile ilgilenmişti.
Başarılı bir doktor olmasına rağmen şimdi sanki çok acemiydi.
Ameliyat bittiğinde herkesin kulağında yankılanan tiz ses ile hepsi büyükçe yutkundu.
Sıla Hanım müdahalesine başladığında içinden konuştu Onurla.
Pes etme Onur. N'olur pes etme. Diren oğlum lütfen.
***
Gülşah'tanAsır mı geçiyordu da bu kadar geçmiyordu zaman.
İçeriden kimse çıkmıyordu. Ses de yoktu. Koridor sessizdi.
Demir duvarın kenarına çökmüştü. Ben duyar duymaz hastaneye gelmiştim. Çiçekçiden ne ara çıktığımı hatırlamıyordum.
Abim ve babam da buradaydı. İçimden ettiğim duaların haddi hesabı yoktu.
Abim volta atıyordu koridorda, babam ise bir eli dizinde endişeli bir bekleyiş içerisindeydi.
Ben ne hissettiğimi bilmiyordum.
Buradaydım ama ruhum kayıp gibiydi.
Bir süre sonra annem elinden eldivenlerini çıkararak çıktı.
Babam annemin yanına giderken Demir de annemin yanına gitti hemen.
"Korkmayın. Ve sakin olun şimdi. Kalbi durdu. Ama gerekli müdahale yapıldı ve şimdi durumu stabil. Müşahede için yoğun bakıma alacağız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vişne | Texting
SpiritualeGülşah: Hayırlı Günler. Gülşah: Ben Medine ipeği gri şalınızı almak istiyordum ve sitede sizin numaranız vardı, nasıl sipariş verebilirim? Vişne Şal: Ne? Gülşah: Şalı diyorum nasıl sipariş edebilirim? Vişne Şal: Ne şalı ne diyorsun sen? Gülşah:...