"i'm yours"

924 31 10
                                    

kim olacak tabiki de jacob malı yine bir şaka yapmıştı ha pardon şaka değil. "kendi çapında şaka" gerçekten aşırı saf ve salaktı. Saf olunca iyi birisidir diye düşünüyor insan ama bazen şeytan da çıkabiliyor içinden. Ama onu sevmiyordum salağın önde gideniydi. Bir anda balon patladı. Bütün sınıf gülmeye başladı. Bende defterimi ve çantamı alıp hemen çıktım ve bahçeye indim okulda hep zorbalık gördüm hayatım boyunca ve ben buna izin veriyordum izin vermemem gerekirken. Okulun ilk gününün ilk dersine girmedim aman ne şahane. Boş bir bank bulup oturdum. Ve kafamı dağıtmak için elime telefonumu aldım çünkü gerçekten kafamı dağıtmam lazımdı. Her şeyden. İnstagram'a girip hemen keşfetime girdim baya eğleniyordum burada bir sürü yeni insan keşfetmiş oluyordum. Sanki hepsi farklı bir dünyada yaşıyormuş gibi gelirdi bana hep. Hatta küçükken ben kendi dünyamı kuracağım diyip söylenip dururdum babam olacak kişiye.

Bir anda sağıma döndüğümde jack'in yanıma doğru geldiğini gördüm. Bunun burada ne işi vardı ki?

"Selam boş mu ?" Diyip bankın diğer tarafını gösterdi. Kafamı sallamak ile yetindim.

"Dersten mi atıldın?" Diye konu açtım.

"Evet şu gerizekalı karı var ya kovdu neymiş dinlemiyormuşum. Sen de mi kovuldun?"

"Jacob ve saçma şakaları." Dedim ve anlamışçasına kafasını salladı.

"Eee benim koca oğlan ile nasılsınız bakalım?"

Finn'den bahsediyordu.

"Güzel bir ilişkideyiz işte."

"Sana çok değer veriyor millie hayatına ışık gibi girdin."

"O da benim için öyle jack."

O sırada zil çalmıştı ne kadar çabuk geçmişti saat. O sırada bütün herkes bahçeye gelmeye başlıyordu ve ben hemen kalabalıktan kurtulup gidiyordum. Jack'i görüşürüz dedim ve okulun içir girdim. O sırada birisine çarptım. Ve duraksadım. Benden uzun olduğu için kafamı kaldırdım. Bu benim şapşiğimdi.

"Finnie." Diyip kucağına atladım kimse umrumda bile değildi.
Finn'de bana bakarak gülümsedi.

"Millie ben çok açım."

"Gel kantine-."

"Öyle değil."

"Ne demeye çalışıyorsun Finn.?"

"Ben sana açım."

"Finn saçmalama okulda olmaz."

"Olur. Hadi gel."

Kolumdan çekiştirmeye başladı ve Bodrum kata indirmeye başladı. Burası gençlerin sex yapma yeriydi ama finn nasıl biliyordu burayı?

"F-finn sen nereden biliyorsun burayı?"

"Ben bilirim." Diyip gözleri dudaklarıma kaydı. Sırtımı duvara yasladı ve dudaklarımı yapıştı açlıkla emiyordu. Ve bu çok güzel hissettiriyordu. Dudağı boynuma gelince ıslak ve tatlı öpücükler bırakıyordu. İnlememek için üst dudağımı alt dudağıma bastırıyordum.

Finn'in eli okul tişörtüme geldiğinde.

"Finn bebeğim şimdi olmaz."

"Peki öyle olsun ama evde kaçamayacaksın benden."

"Bakarız." Dedim ve zil çaldı.

...

Şükürler olsun ki okul bitmişti ve bu sevinmeme neden olmuştu okulun ilk gününden bir sürü şey yaşanmıştı ve gerçekten bu beni biraz yormuştu eve gidip biraz dinlenmem gerekiyordu. Finn bize geleceksin diye tutturuyordu bu yüzden anneme mesaj atmıştım hatta bir kaç gün orda kalcağımı belirtmiştim annemde onay vermişti. Şimdi ise finn'in arabasında evlerine doğru ilerliyorduk. Hava yavaştan soğumaya başlamıştı kış geliyordu. Umarım bu yol londra'ya kar yağar diye dua ediyordum tanrıya.

Eve geldiğimizde yukarı kata ilerlemeye başladım. Ama finn buna izin vermemişti elimi tutmuştu ve sırıtıyordu.

"Benden kaçamayacaksın hanımefendi."

"Hayırdır noluyor finn bey?"

"Sana evde kaçamayacaksın demiştim."

"Finn gerçekten mi bak çok yorgunum duşa girmem lazım."

" o zaman bende gelicem duşa."

"Peki gel."

Finn'in sırıtışını görebiliyordum. Çapkın şey seni. Duşa geldiğimizde Finn kapıyı kapattı. Ve kıyafetlerimi çıkartmaya başladı. Benim tüm kıyafetlerimi çıkardıktan sonra kendi kıyafetlerini çıkarmaya başladı. Bütün kıyafetlerini çıkardıktan sonra ikimiz beraber geniş kabin'in içine girdik. Finn suyu sıcağa ayarladı ve su tepemizden akmaya başlamıştı. Finn o sırada kafasını bana döndürdü. Ve sırtımı soğuk duvara dayadı. Ve elini hemen kızlığıma indirdi ve parmağını etrafında dairesel şekillerde gezdirmeye başladı. "A-ah finn." diye bir inleme bıraktım ortama. Bu finn'i arzulandırmış olacak ki ellerini daha hızlı gezdirmeye başladı ve bu nefes almamı zorlaştırıyordu. Ama çok zevk veriyordu. Finn parmaklarını en dibime kadar sokmuştu kızlığımın bir anda titrediğini hissettim o an.

Finn beni sandalyeye oturdu ve kafamı geriye ittirdi. Ve üstüme oturdu. Erkekliğini kızlığıma bastırıyordu. "Daha hızlı b-babacık. Dedim bu söylediğim onun hoşuna gitmiş olacak ki her salisede bir üstümde zıplıyordu. Zıplamayı bıraktığında elini göğsüme getirdi. Ve göğüs uçlarımı emmeye başladı. Bende o sırada saçları ile oynuyordum. Biz finn'le birbirimize aittik. Biz her dakika birbirimize karışıyorduk ve bu çok güzel bir hissiyatı. Finn ağzını göğüs ucumdan çekti ve diğer göğsümü ağzının içine almıştı. Ortama ıslak öpücükler bırakıyordu. Bazen ısırıyordu da bu da benim daha fazla istememe neden oluyordu. Bende onun için bir şey yapmak istiyordum. Ama o sadece bana odaklanıyordu. Sanki vücudum hafızasında siliniyor ve gördüğü an tekrar geliyor gibiydi. Çünkü davranışları böyleydi. Finn ağzını göğsümden çektiğinde mırıldanmaya başladı.

"Bana aitsin Millie Bobby Brown. Senin vücudun bana ait, bir tek ben dokunabilirim."

"Sende bana aitsin Finn Wolfhard."

Dudaklarımı birleştirdi ve o sırada ikimizde sandalyeden kalkmıştık. Nefessiz kalana kadar öpüştükten sonra duştan çıktık. Gerçekten şuan çok yorulmuştum sabahki yorgunluğun üstüne yoruğunluğum iki katına çıkmıştı.

"Finnie bebeğim ben uzanacağım."

"Tamam bekle geldim bende."

i need your love | fillieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin