"finn kapın kitli açar mısın ?" Dedi birisi kim olduğu hakkında tek bir fikrim bile yoktu. O an ben Finn'e, Finn bana bakıyordu. Hemen koşup şifonyer'in üstünden kıyafetlerimi aldım ve giyindikten sonra Finn'in de bir yandan giyindiğini gördüm. Çok komik ve şirin gözüküyordu o sırada kapıda olan kişi "Finn eğer kapıyı açmazsan kırmak zorunda kalacağım."
Finn'den Kapıyı birisi tıklatmıştı sesi duyunca kim olduğunu anlamıştım abim Nick. Onu hiç bir zaman sevmemiştim. Ben küçükken hep onun gibi olmak istiyordum annemin ve babamın gözünde o hep bir numaraydı ben ise tekne kazıntısı gibi bir şeydim, her zaman sevilmek istemiştim. Her zaman zaten artık bir tek babam var annem yaşadığı şeylere dayanamayıp iki yıl önce intahar etmişti. Ama bunu kimse takmamıştı ben hariç annem benim tüm dünyamdı, annem beni her zaman kollar, beni sevmeye, bana saygı göstermeye ve beni abimden daha çok seviyormuş gibi davranmaya çalışırdı. Babam ise her zaman abimle beraber beni umursamıyor bile o beni umursamıyorsa ondan banane ki. Giyinmiştim hemen gidip kapıyı açtım "ne var" bakışları attım sanki uyuyor gibi yaptım. "Finn uyuyor muydun?"
"Yok ya bir kız atmıştım oda ya." Ne dedim ben şimdi kahretsin!!!
Millie'den Ne demişti o odaya kız mı attım salak Finn o denir mi karşısındaki kişide hiç bir şey demiyordu muhtemelen şok içindedir. O kişi konuşmaya başladı. "Odaya kız mı attın ?!" "Nick şakasına diyordum." "Sen böyle kelimeleri nerden biliyorsun bak ben daha yirmi bir yaşımda olmama rağmen bu kelimeleri daha yeni öğrendim."
O da senin sorunun kardeş yani bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Kafamın içinde o kadar saçma şeyler var ki ben neden böyle saçma sapan şeyler düşünüyorum lütfen o kişi gitsin bende burdan çıkıyım artık lütfen. Finn o kişiyle bir kaç bir şey daha konuştu ama çok anlaşılmıyordu. Finn tamam diyip duruyordu sadece bunları duyuyordum şuan Finn kapısını kapatmıştı ve kapıyı kitlemişti. Yanıma geldi ve dolabının kapısını açtı ve hemen kendimi dışarı attım. "İki saat ne konuştunuz Finn ve o kim?!" "Abim ve boş yapıyor işte." "Öyle olsun bakalım, Finn ben çok acıktım." "Karşındayım." "O anlamda değil her şeyi fesat anlamasan mı diyorum. Hani dışarı gidersin veya evde böyle çatalla yersin ondan bahsediyorum." "Peki gel gidelim o zaman bir cafeye."
Finn odasının kapısını açtı ve önce koridoru yokladı kimsenin olmadığından emin olunca elimden tutup koşmaya başladı telefonumu ve çantamı herşeyimi almıştım. Evden dışarı çıktığımızda Finn'in arabasına doğru yöneldik. Arabaya bindik ve Finn arabayı çalıştırdı. "Eee Millie nereye gitmek istersin ?" "Sen seç." "Peki o zaman."
✧ ✧ ✧ ✧
Yaklaşık iki saattir yoldaymışız ben bilmiyorum neden mi iki saat öküz gibi uyuduğumdan, Finn'e nereye gidiyoruz diye sorduğumda sabret diyordu başka bir şey demiyordu. Telefonuma Lilia'dan bir mesaj gelmişti
"Selam Mills nasılsın ??" "İyiyim Lilia sen ?" "Bende iyi buluşalım mı diyecektim." "Çok üzgünim bebeğim dışardayız." "Bir dakika dışardayız derken kimle beraber." "Finn." "Oha tamam ben sizi müsait bırakıyorum o zaman hadi bay canım."
"Kimle konuşuyorsun deminden beri ?" Dedi Finn. "Lilia." Dedim ve gülümsedim.
Biraz daha yol aldıktan sonra sanırım varmıştık Finn vardık deyince emin oldum bir dakika ama burası çok güzel bir yerdi inanmıyorum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
( böyle bir yer)
"F-finn burası çok güzel." "Kekeledin mi sen?" "Bilmem neyse hadi içeri girelim ben çok acıktım." "Tamam güzelim." O bana güzelim mi demişti?!!
İçeri girmiştik aşırı şirin tatlı bir mekandı. Garson menüyü getirdiğinde hemen menüye baktım araba hamburger mi gerçekten mi kesinlikle bundan söyleyecektim. "Seçtin mi Millie?" "Evet sen ?" "Bende seçtim."
Garson geldiğinde siparişlerimizi aldı ve gitti. O sırada bizde Finn ile sohbet ediyorduk. O bana bir şey söylüyordu ben gülüyordum, ben ona bir şey dediğimde oda gülüyordu. Bi on beş dakika beklediğimizden sonra yemeklerimiz gelmişti. Aşırı tatlı gözüküyordu. Bildiğiniz araba şeklinde bir hamburger idi. Finn'de aynısından söylemişti ben yemeğimin yanına bu sefer çilekli milkshake söylemiştim normalde hep çikolatalı içerdim. Finn'de değişik bir kokteyl gibi bir şey söylemişti. Direk tadına baktım gerçekten çok güzeldi. "Finn bu harika." Dedim gülümsedi. "Sabretmene deydi bence." Kafamı evet anlamında salladım.
Yemeğimizi bitirdikten sonra Finn hesabı istedi. Hesap gelince "Finn ben kendiminkini öderim." "Millie saçmalama." "Ama gerçekten sen hiç-." "Millie ben öderim." "Peki." Gerçekten ödeyebilirdim aslında.
Şuan arabaya doğru ilerliyorduk. "Finn teşekkür ederim." Dedim ve bir gülümseme attım ona doğru oda rica ederim anlamında kafasını salladı. Restaurantın tam karşısı o kadar güzeldi ki. Çok güzel bir manzara vardı. "Finn biraz manzarayı mı izlesek?" "Olur." Dedi bir bank vardı ve oraya oturduk gerçekten o kadar güzeldi ki anlatamam. "Hadi Finn fotoğraf çekilelim." "Hadi Çek." Dedi ve çok güzel bir selfie çekmiştim. İnstagram'ıma atılacak bir fotoğraftı adeta.
Saat on bir olmuştu ve bizde Finn ile yaklaşık yarım saattir yoldaydık. Finn ile şarkı söylüyor ve sohbet ediyorduk gerçekten çok güzel bir gündü. Çok eğlenceli geçmişti. Evime vardığınızda arabadan indim ve Finn'inde indiğini gördüm. Neden indiği ile bir fikrim yoktu. "İnmene gerek yoktu." Dedim ama o ise hiç bir şey demedi. Ben Finn'e görüşürüz demiştim o da bana
"İyi geceler sevgilim."
hey guys bu bölüm güzeldi bence lütfen oy atmayı unutmayan love you!! <3