yeni kullanıcı adım nasıl olmuş sizce benim çok hoşuma gitti açıkçası neyse ben bölüme geçiyim artık
Gece saat çok geç olmuştu. Ve biz Lilia'larla birlikte hala cafe'de oturuyorduk.
"Kızlar saat çok geç oldu hadi kalkalım artık."
"Tamam" diye onayladı ikiside.
Cafe'den çıktığımızda yürüyorduk. Hepimizin evleri birbirine yakın olduğundan aynı yoldan yürüyorduk. Hava epey soğumuştu ve ben üşümeye başlamıştım. Ama dayanabilirdim.
"Kızlar bunu tekrarlayacağız" dedi Sadie.
Lilia ile ikmizde "tamam dedik ve yürümeye devam ettik. Evlerimize geldiğimizde eve hiç girmek istemiyordum. O yüzden biraz daha yürümeye karar verdim. Lilia ve Sadie'ye görüşürüz dedikten sonra yürümeye başladım.
Çok ıssız caddelerden geçiyordum. Ama tek olmak bana iyi gelmişti. Karşımda bir park gördüm yanında da banklar biraz oturmak istedim. Ve bankın oraya gidip oturdum. 1 saat geçti , 2 saat , 3 saat ,10 saat✧ ✧ ✧ ✧
Sabahleyin gözlerimi açtığımda bir kaydırak gördüm. Kahretsin burda uyuya kalmıştım. İnanmıyorum. Çantamdan telefonumu çıkarıp saate baktım. Saat 09.17'ydi. Hemen banktan kalktım ve sahile yürümeye başladım. Birçok insan sabah yürüyüşüne çıkmıştı hatta. Bende onların içine girdim. O sırada benim önümde yürüyen kıvırcık saçlı, yürümekten ve havadan terleyen saçları aşırı tatlıydı tabiki bu kişi kim miydi ?
Finn.
Ona hiç görünmek istemiyordum. Hala yaşadığımız şeyden dolayı utanıyordum ondan ama lanet olsun ki arkasını döndüğünde beni gördü.
"Selam Millie."
"Selam."
"Ne yapıyorsun sen burada ?" Ben gerçekten burada ne yapıyordum benimde hiçbir fikrim yoktu.
"Şey Iıı ben yürüyüş yapmaya geldim." Yalan söyleme gibi bir kabiliyetim yoktu maalesef ki.
"Bu kıyafetle mi ? Millie hiç yalan söyleyemiyorsun biliyor musun ?" Hayır bilmiyorum dersem yine yalan olmuş olur.
"Ben öylesine geldim şimdi eve gidiyorum bay bay."
"Peki görüşürüz."
✧ ✧ ✧ ✧
Eve geldiğimden beri annemle sohbet ediyorduk annemin içindeki acı yavaş yavaş diniyordu bunu hissedebiliyordum. Annemle beraber televizyondan netflix izlemeye karar verdik.
"Eee Kelly Sultan ne iZlemek istersin."
"Sen ne istersen o bebeğim."Kafamı yukarı aşağıya salladım. Ve kategoriler kısmına girip komediyi seçtim. Çünkü annem eğlensin istiyordum. Ve aklıma geçen günlerde izlediğim "The kissing Booth" geldi. Gerçekten eğlenceli ve komik bir filmdi. Arama kısmından filmin adını yazdım. Ve film çıkınca filmin üstüne gelip oynat kısmına tıkladım.
"Ben bize patlamış mısır getiriyim."
"Tamam kızım."Filmi izlediğim için hızlı hızlı gitmedim mutfağa gittim. Ve öncelikle prizde şarjda takılı olan telefonuma baktı gözüm mesaj falan gelmiş mi diye merak ettim. Telefonuma doğru yöneldim. Sadie dört kere aramış ve on sekiz mesaj atmıştı bu kadar neden mesaj atmıştı ki hemen whatsapp'a girdim ne mesaj attığına bakmak için. Bir dakika ne?!! Jack kaza geçirmiş. Sadie sadece on sekiZ mesajda da bunlar yazıyordu. "Jack kaza geçirmiş." Hemen annemin yanına koştum.
"Anne Lilia'nın sevgilisi Jack kaza geçirmiş benim onun yanına gitmem lazım beni merak etme.""Beni aramayı unutma."
"Tamam beni merak etme anne."
Kapının girişindeki askılılıktaki hırkamı geçirdim üstüme. Eylül ayındaydık ve ben üşüyordum. Hemen ayağıma beyaz converslerimi geçirdim üstümde gri bir eşofman üstümde kısa yeşil bir tişört ve söylediğim gibi beyaz hırkamı alıp evden çıkmıştım hemen taksiye atladım ve hastaneye gittim. Yol boyunca sadece dışarıyı izledim bu beni rahatlatlatıyor ve iyi hissettiriyordu. Taksi durunca geldiğimizi anladım teşekkür edip taksimetredeki baktım tam 9 lira 22 kuruş tutmuştu. Parayı verip arabadan indim.Hastanenin içine girdim ve danışmaya gittim.
"Merhaba ben bir kişiyi arıyorum Jack. Jack Dylan Grazer."
"Tabi hemen bakıyorum. Imm 224 numaralı oda."
"Teşekkür ederim." Hemen asansöre bindim ve üçüncü kata çıktım asansörün içinde hangi numaraların nerde olduğu yazıyordu. Asansör durdu ve kapılar açıldı. Bende asansörden indim. Ve gözleri ağlamaktan şişmiş Lilia'yı gördüm karşımda. Onun yanına koştum hızlı bir şekilde.
"Geçecek bebeğim herşey merak etme." Diyip teselli etmeye çalışıyordum onu.
"Ona birşey olmayacak dimi Millie 🥺!?"
"Hiç birşey olmayacak bebeğim."
Lilia'yı teselli ettikten sonra Maddie'nin yanına geçtim ve ne zaman buraya geldiğini falan sordum. Oda bana herşeyi anlatmıştı. Herşey iyiydi. Jack'de iyi olacaktı eminim ama şuan burada tek bir pürüz vardı.
Finn.
Asansörden hızlı bir şekilde çıktı ve hemen bizim yanımıza geldi. Jack'in durumunu sordu. Herkes stabil cevabını verdi. Ve bir anlık gözü bana kaydı zaten beni çocuğu keser gibi ona bakıyordum geldiğinden beri bana bakınca hemen gözlerimi kaçırdım ondan. Çünkü şimdi gelir birşey der hiç uğraşamam onla. Doktor Jack'in odasından çıktığında herkes doktora bir adım daha yaklaştı. Herkes dediğim ; Wyatt, Sophia, Jaeden, Maddie, Lilia, Noah ve Finn.
"Durumu iyi mi Doktor bey?" Dedi. Lilia titrek bir sesle.
"Merak etmeyin. Jack bey iyi durumda sadece kolunda biraz bir hasar var kemiği çatlamış kolunuda alçıya aldık. Birazdan kendisi uyanır. Bir kişi içeri girebilir."
"Tamam çok teşekkür ederiz." Diye atladı Finn.
Doktor yanımızdan ayrılmıştı ve bizde Jack'in uyanmasını bekliyorduk ve içeri muhtemelen Lilia girecekti. Sonuçta sevgilisi değil mi ? Bu seferde Finn bana bakıyordu. Ve gerçekten rahatsız mı oluyordum bilmiyorum ona karşı hislerimi daha bilmiyordum. Ben ona aşık mıydım değil miydim bilmiyordum. Benim onu tanımaya ihtiyacım var, zamana ihtiyacım var. Finn yanıma doğru geliyordu. Ve benim kalbim hızlı bir şekilde atmaya başlıyordu o ne zaman benim yanıma gelse çok geriliyordum ve kahretsin ki gelmişti."Neler oluyor Brown ?"
"Ne gibi neler oluyor Wolfhard?!"
"Diyorum ki dalmışsın."
"Sen öyle görmüşsün ben gözlerimi öyle saçma bir yere dikip on saat bakmam."
"Saçma dediğin ben oluyorum herhalde deminden beri bana bakıyorsun da."
Siktir
geç gelen yb için üzgünüm ama bunu telafi edeceğim söz veriyorum ve sizi kocaman öpüyorum 🥺💝