İşe yetişmek için nefes nefese kalmış bir şekilde durmadan koşuyordu. Bugün yapması gerekenleri zihninde sürekli tekrarlıyordu.
Sabah Ali'yi uyandırmak çok zor olmuştu. Sonra da Hanife Teyzesine verip durağa gelene kadar vakit geçmiş bineceği otobüsü kaçırmıştı. Sonraki otobüse bindiği için de işe geç kalmıştı.
Sabahki havanın güneşli yüzünü griye çalan bulutlar kaplamıştı. Gökyüzünü kaplayan bulutları gördüğünde kapüşonunu başına geçirip yoluna devam etti. Bulutlara bakınca yağmurun her an yağacağını az çok tahmin edebiliyordu. Yağmura yakalanmadan önce iş yerine gitmek için daha hızlı koşmaya başladı.
Sonunda kafeye geldiğinde hemen üstünü değiştirip mutfağa yöneldi. Zehra ablası arkası dönük şarkı mırıldanarak yemekleri hazırlıyordu. Zehra kafenin aşçısı ve buranın neredeyse eli koluydu. Arkasından yaklaşıp
"Kolay gelsin Zehra abla, yine döktürüyorsun." diye seslendi. Zehra abla da Elife doğru kocaman gülümsemesiyle dönüp;
"Hoş geldin kuzum. Sana da kolay gelsin."
Aslında bu kafe üniversite ve liseye yakın olduğu için genellikle ders bitimlerinde daha kalabalık oluyordu. Kafenin sürekli çalışanı Yusuf sabahları tek başına idare edebiliyor ama öğleden sonra yoğun olunca Yusuf tek başına yetişemiyordu. Elif de kafenin yoğun günlerinde burada çalışıyordu.
Yusuf mutfağa girince hemen Elif'i fark etti.
"Ooo soğuk Elf gelmiş sipariş var. Sen götürürsün artık." diyerek Elif'e takıldı. Yusuf Elif'in tam bir buz elflerinden olduğunu ve onun için en güzel ismi seçtiğini söyleyip duruyordu. Elif aslında soğuk biri değildi. Sadece çok az insanlarla samimi olurdu ki onlar da bir elin parmağını geçmezdi. Hemen Zehra Elif'i savundu.
"Aaa Yusuf oğlum çok ayıp. Benim kızım soğuk falan değil sadece biraz seçici." Diyerek kaşlarını Yusufa doğru çattı. Elif Yusufun aldığı siparişleri tepsiye koyup mutfaktan çıktı. Hiç Yusuf ile uğraşamazdı. Masaların arasından geçerek sipariş veren masaya tepsideki tabakları koyup "Afiyet olsun. " diyerek tekrar mutfağa devam etti.
Mola verdiğinde Elif Hanife Teyzesini aramayı aklına not etti. Bugün Ali biraz huysuzdu. Ali genel olarak sakin bir çocuktu ama nadir de olsa kendini insanlardan soğutup söz dinlemeyebiliyordu. Ali'ye tek başına aile olmak çok zordu. Birbirlerinden başka kimseleri yoktu. Anneannesinin kalan evde Ali ile birlikte yaşıyorlardı.
Tam geçmişi düşünmeye daldığında telefonuna gelen mesaj sesiyle bir anda irkildi. Derya kuzusu ona mesaj atmıştı. En yakın arkadaşı olarak gördüğü bir Derya vardı. O mahallenin maddi olarak iyi durumda olan ailelerinden birinin kızıydı ama Elifin aksine Derya tam bir prensesti ve prenses gibi büyütülmüştü bir dediği ikiletilmemişti. Derya için bu durum sadece maddi olarak geçerliydi. Ailenin tek çocuğuydu ve anne babası çalışıyorlardı. Derya'ya göre çalışmasalar bile ilgi ve sevgi yine göstermezlerdi. Çünkü anne ve babasına göre her şey para ile çözülebilirdi. İçindeki sevgi ve kardeş eksikliğini Elif ile dolduruyordu. Ağladığında sarılabileceği bir can kardeşi vardı. Derya, Elif'in onun hayatında olduğu için çok şanslı hissediyordu.
"Akşam şeker nene evinde mahallenin gençlerine yemek hazırlamış sen de geliyorsun can kardeşim."
Mesajı okuduktan sonra derin bir iç çekti. İşten sonra mahallenin gençlerini çekemezdi. Ama şeker nene ve Derya kuzusunun hatırına el mecbur gidecekti.
****
Elif işi bitince kafeden çıktı. Otobüs gelince bindi ve boş koltuk olmadığı için ayakta eve doğru yol aldı. Hanife teyzeye uğrayıp Ali'yi kontrol etti. Uyuduğunu görünce uyandırmadı. Bugün orada kalmaya karar verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK İZİ- İLK AŞK
Chick-LitArkadaşlığın, dostluğun, ilklerin ve aşkların yaşandığı; acı, hüzün ve kederin paylaşılarak azaldığı; samimiyetin, kıskançlığın ve her mahallede olan duygu ve hareketlerin geçtiği bir mahalle hikayesidir. *** Ömer gözlerini açtı. Dudaklarına belli b...