Gözümle gördüm hayat benim, benim
O bakışlar yaşam sebebim
Yukarı, bu kulunu hep denedi
Bu masa bu gece ölüm sebebim
Burak Bulut & Mustafa Ceceli & Kurtuluş Kuş
*****
Nasılsınız?
Aşk İzi'ne bölüm geldiiiiiiii. İyi okumalar...
Aklımız neredeyse oraya ait olduğumuza dair bir söz vardır. Gidemeyeceğimiz yerler, yanında olamayacağımız kişiler, söyleyemeyeceğimiz sözler ve biz yetişemeden bitecek anlar... İşte bu durumlarda hissettiklerimiz fiziksel yorgunluktan öte vurgun yemiş gibi canımızı acıtır.
*******
"Ben senin canını yakmayı ne zaman bırakacağım merak ediyorum. Canın çok yanıyor mu?"
Delikanlı, kızın ellerine üfleyerek acısını hafifletmeye çalışıyordu. Asya ne tepki vereceğini bilememişti. Kendine gelip konuşması gerekiyordu. Ama her zaman olduğu gibi Yağız'la bir araya gelince ikisi de aptal aşığa dönüşüyordu. Olamazlardı, ikisinin olmayacağını çok iyi biliyordu. Asya bunu biliyordu bilmesine ama kalbine söz geçiremiyordu. Yağız sevgiyi sonuna kadar hak eden biriydi. Ama sevgi tek başına yetmiyordu. Öncelikle ilgi beklerdi sevgi ve sevdiğine zaman ayırmak gerekirdi. Yağız, Asya'yı her hali ve her şeyiyle kabul ediyordu. Ama Asya, Yağız'a bu haksızlığı yapmak istemiyor ve Yağız'dan kaçıyordu. Yağız için yüklendiği sevda büyüklüğüyle beraber sevdiğinin ondan o büyüklükte uzak durması içini parçalıyor ve gecelerini zifiri, gündüzlerini keyifsiz geçirmesine neden oluyordu.
"Hayır, çok fazla acımıyor. Lütfen öyle söyleme. Senin bir suçun yok."
Utançla başını eğip ellerini tekrar kurtarmaya çalıştı Asya. Kendi küçük, narin ve güçsüz ellerini iri ve kuvvetli ellerin arasından çekmeyi ne kadar çabalasa da bir boş uğraş gibi kalmıştı. Çünkü Yağız'ın tuttuğu elleri bırakmaya niyeti yoktu.
" Ben de hatalıydım. Sıcak su taşıyordum. Daha dikkatli olmalıydım."
Yağız avucun içindeki elleri incelerken "Çok fazla kızarmış, krem sürmeliyiz. Gel benimle." dedi.
Asya'nın ellerinin bırakmadan bahçeden içeri doğru yürütmeye başlamıştı ki Asya durakladı. "Yağız." Asya durdu. Sesinde fiziksel acı değil de bambaşka bir acı çeker gibi tını vardı. "Yağız, önemli bir yanık değil. Zaten artık acımıyor. "
Yağız, hala alışamamıştı. İlk aşk tam da böyle bir şey miydi. Ömer'i, çektiklerini ve yürek yangınını kendi de hissediyordu. Her ikisinin yari onlara doğru gittikleri yollara duvar örmekten vazgeçmiyordu. Yağız, ismini bu dünyada tek bir insandan duymak istiyordu. Korkusu, çekincesi neyse kenara koysun ve artık ellerini sımsıkı tutsun istiyordu. Asya'nın ona adıyla seslendiğinde sanki kalbinde bir kuş var da zor zapt ediliyor, kuşun kanatlarını çırptıkça yüreğindeki alevler dev bir yangın olup tüm bedenini yakıyor gibi oluyordu. İsmi en çok sevdiğinin dudaklarına yakışıyordu. Derin bir nefes çekti ve usul usul bıraktı.
" Gel inat etme krem sürelim, sonra aklım sen de kalıyor."
Yağız kızın tek bir cümle kurmasına izin vermeden, kaçmasına müsaade etmeden içeri doğru sürükledi. Asya'yı koltuğu oturtup "Gerekli malzemeleri bulup geliyorum." dedi. Eğer birkaç saniye daha yanında kalsa Asya'nın yine gerek olmadığını ve gitmeye kalkacağını sevdası gibi biliyordu. Yaşam sebeplerinden biri olan gözlerini ısrarla kendisinden kaçırması en hoşuna giden özelliklerinden biriydi. Utangaçlık bir insana bu kadar yakışabileceğini düşünüyordu. Hele kırmızı olan yanakları tam oturup tablo gibi izlemelikti Yağız için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK İZİ- İLK AŞK
Chick-LitArkadaşlığın, dostluğun, ilklerin ve aşkların yaşandığı; acı, hüzün ve kederin paylaşılarak azaldığı; samimiyetin, kıskançlığın ve her mahallede olan duygu ve hareketlerin geçtiği bir mahalle hikayesidir. *** Ömer gözlerini açtı. Dudaklarına belli b...