'Sadece birkaç dakikalığına Binniee!'
Changbin'e ne kadar yalvarırsam yalvarayım içeri girmeme izin vermiyordu. Ama inat etmiştim bir kere, Hyunjin'i görmeden şuradan şuraya adımımı atmazdım. 'Felix yine kötü olacaksınız, sonra ben uğraşıyorum sizinle.'
'Bir dakika' dedim işaret parmağımı kaldırırken. 'Sadece bir.'
'Bide bana geveze diyorsu ...Sabahtandır başımın etini yedin. Sadece bir dakika. Görüp çıkacaksın hemen. Öyle sarılmakmış, dokunmakmış falan yok. Okey?'
Başımı sallayıp Hyunjin'in kaldığı odanın önüne gittim. Derin bir nefes alıp söyleyeceğim şeyleri kafamda planladıktan sonra kapıyı tıklatıp içeri girdim. Sırtı yatak başlığına dayalı bir şekilde oturmuş telefonunu inceliyordu. İçeri girer girmez bakışlarını bana çevirmişti. 'Merhaba...' dedim sesim utançtan içime kaçmış vaziyette.
'Merhaba?' Karşılık veriyor gibi değilde daha çok soru soruyor gibiydi. Ona doğru birkaç adım attım ama aramızda en az iki metrelik bir mesafe bırakmaya özen göstermiştim. ' Geçmiş olsun demeye geldim.' İlkokulda tahtaya çıkan çocuklar gibiydim, utançtan doğru düzgün sesim çıkmıyordu.
'Teşekkür ederim. Nasıl öğrendin ki sen?'
Düşündüğümün aksine oldukça kibar biriydi. Sigmanın baskın ve ürkütücü biri olmasını bekliyordum. 'Bende oradaydım, göz göze geldi-' Ah siktir...Bunu neden söyledim ki?
Dudaklarının kenarları hafifçe yukarı kıvrıldı. Kendimi rezil etmekte üstüme olmadığını söylemiş miydim?
'Rüya olduğunu sanıyordum.'
'Ha? Yok! Yani şey, evet! Hayır yani offfff....Rüya değil demek istemiştim...' Rezilsin Felix. Rezil.
Kahkahası kulağımda yankılanırken gözlerim gülüşüne takılıp kalmıştı. Bana kalsa ömrümün sonuna kadar oturup gülen yüzünü seyredebilirdim. Ama bana değil, Changbin'e kalmıştı.
Odanın kapısını kıracak kıracakmış gibi çaldıktan sonra içeri girip 'Romantizminizi bozduğum için özür dilerim ama size ayrılan sürenin sonuna gelmiş bulunmaktasınız. ' diye bağırdı.
'Şey...Gidiyorum ben o zama . Tekrar geçmiş olsun.' Başımla selam verdikten sonra Changbin'in arkasından gidiyordum ki Hyunjin'in bana seslenmesiyle ona döndüm.
'Felix...Numaranı alabilir miyim? Yüz yüzeyken konuşamıyoruz...Yani şey...'
Feromonlarımı sonuna kadar bastırarak Hyunjin'in yanına gidip telefonunu elinden çektim. Numarayı kaydedip ekranı ona gösterdim. Gülümseyerek telefonu aldı. 'Seni çok fazla rahatsız edeceğim öyleyse ' dedi sırıtarak.
'Beni her zaman rahatsız edebilirsin Hyunjin.'
▪️▪️▪️
Bilinmeyen Numara:
Felix?
Meleğim:
Hyunjin?
Sen misin?
Bilinmeyen Numara:
Evet
Meleğim:
Nasılsın?
Hala hastanede misin?
Hyunjin:
Hayır
Eve geçtim bu sabah
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Omegaverse | Hyunlix
Fanfiction'Artık sözünü tutma zamanın geldi Felix.' Yan shipler: Minsung, Chanchang, Seungin 1#Straykids/170122 4#Felix/180122