Bölüm şarkısı: | Sertap Erener, Aşk |
Herkese merhabalar, ben geldim. Öncelikle tatile girerken güzel bir bölüm olması için uğraş verdim. Yazarken oldukça keyif aldım, upuzun bir bölüm. Duyuru yapmıştım ama burada da söyleyeyim, haftaya yeni bölüm gelmeyecek, Enfal'in ağzından bir özel bölüm gelecek...
Vira bismillah diyorum. Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin lütfen.
Keyifli okumalar♥️
Kalbimin odak noktası, oldukça büyük, damarlı ellerinin arasında kaybolan ellerimdi. Bu... Bu çok başka bir histi. Bambaşka. Bedenimi tarumar eden bu ılık ile sertlik arasında dolanıyordu. Ne bileyim, küçük çocuklar gibi ilk kez el ele tutuşurken hissettiğim şeyler oldukça farklı şeyler sezdirmişti. Tak tak atan kalbim, onun sesli nefes vermesiyle düzene girmişti.
El ele tutuştuk.
Heyecanlandım.
El ele tutuştuk.
Küçük kız çocuğu, seneler sonra gülümsedi.
Kara gözlü oğlanla, el tutuştum.
Ağladım.
Mutluluktan.
İçimdeki kız çocuğu çok mutluydu. Ben daha da mutluydum. Sessizce yürürken adımlarımız o kadar yavaştı ki sanki daha fazla el ele tutuşmak için daha yavaş yürüyor gibiydik. Enfal duraksadı, haliyle bende duraksadım. Elimi tutan, sert eli hâlâ elimdeydi. Ancak sonrasında diğer boşta olan eliyle elimin üzerini okşadı. Ben ona bakıyordum, o ellerime. Yüzük takılı olan parmaklarıma dokundu, kaşları çatıldı. "Berin, boş burası." dedi, baş parmağı, yüzük parmağımda gezinirken.
Anlamaz bakışlarımı ona yönelttim. Cevapsız bırakmamak için gülümseyen dudaklarımı aralandırdım. "Anlamadım?"
Bana bakmadan, parmağımda elini dolaştırdı. "Yüzük takmışsın." Derin bir nefes bıraktı. "Parmakların güzel. İnce falan. Küçükte..." Dudağını büzdü. "Bir şu parmağın boş." Yüzük parmağımı okşadı. "Dolu olsa iyi olur."
Ne! Ben anlamaz bakışlarla hâlâ olayı kavramaya çalışırken o meşhur hareketini yaptı. Gözlerini kıstı ve elini çenesinin kenarına getirip orayı kaşıdı. "Yani yanlış anlama doldur demiyorum. Dolu olsa iyi olur diyorum."
"Enfal, kendindesin inşallah?" Sözcüklerimin ardında gizli bir şaşkınlık bariz göz kırpıyordu.
Güldü.
"Arada oluyor böyle bende. Alış." dedi.
Kıkırdadım. Başımı salladım. Bileğimdeki, zarif saatime baktım. Kafeye gitmeme daha vardı. Azıcık kaçamak yapsam geç kalmazdım. Ama Enfal'in belki vakti yoktur. Omzuna dokundum boşta kalan elimle. "Vaktin var mı?"
"Var güzelim. Neden?" dedi.
"Benim de kafedeki iş başım için daha otuz dakikam var. Yani sen de istersen ilerideki parkta oturabiliriz. Şu an sakindir. Ama istersen. Yani zorlamıyorum bak seni." Yutkundum. Ben kendimden böyle bir şey beklemiyordum. Zaten son zamanlarda kendimden beklemediğim her şeyi yapıyordum, orası ayrı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh-u Revan | GÜL GÜZELİ |
Roman d'amour| Acılarını , kalbine sevdasıyla birlikte gömmeye çalışan kızla , sevdasına sahip çıkan bir adamın hikayesi. | | MAHALLE HİKAYESİ | Mahalledeki tüm gözler bizim üstümüzdeydi. Karşımdaki bir çift kara göz ise benim her bir hücremi arşınlamak isterces...