Yıldız tilbe |Sana kalbim geçti|Keyifli okumalar.
Alışmak diye bir şey olmasaydı insan nasıl yaşardı?
Alışmış gibi yapıyordum eğer onu da yapmasam bu dünyadan göçüp giderdim.
Başımı yasladığım cam araba hareket ettikçe zangır zangır titriyordu. Rüzgar ile birlikteydim. O eğer bugün yanımda olmasaydı, mezarlıkta düşer kalırdım. Kızsam da sövsem de her şeye rağmen yanımdaydı. O iyi biri gibi duruyordu.
Başımı ona çevirip dudaklarımı araladım. "Eve gidelim mi?" diye sordum. Ani bir frenle arabayı durdurdu. Öyle bi ses çıktı ki kaza yaptık sandım. Maviş gözlerini kıpraştırarak bana baktı. "Eve mi? Hangi eve?"
"Gülsüm teyzelerin yanına, özledim." dedim. Başını salladı, mezarlıkla ev arasındaki mesafe çok azdı zaten. Arabayı oraya doğru sürmeye başladı. Başımdaki siyah örtüyü çıkartıp arka koltuğa koydum.
Mahalleye girdiğimizde sokağın başında durdurdum onu. "Burada inelim mi, yürümek bana iyi gelir." dedim. Başını salladı arabayı sağa çekip indi bende onun arkasından indim.
Yan yana yürüyorduk, o hep bir adım uzağımdaydı.
Mahalle gözüme o kadar yabancı gelmişti ki sanki başkasının çocukluğunun geçtiği yerdeydim.
Hiç özlememişim, diye mırıldandım.
Balkonda oturan Gülin teyze ve Uğur amcayı gördüm onlarla göz göze gelmeden kafamı çevirdim. Ama Gülin teyzenin aceleyle içeri girişini görmeyi de kaçırmadım.
Sonrasında ise yürümeye devam ettim. Kendimden emindim. Kimseye yenilmek yoktu. Asla.
Bizim evin önüne geldiğimde derin bir nefes aldım. Gerçeklerle yüzleşmeye hiç hazır değildim. Ama gerçekler beni bekliyordu. Bu ev bana zamanında hiç yuva olmamış gibi duruyordu. Sanki saatlerle bu evde ağlamamışım gibi duruyordu. Bina kapısına doğru adım atacağım sırada bir ses duydum.
O bariton sesi aylar sonra tekrardan duydum.
"Berin!"
Arkamı dönmekle dönmemek arasında kalakaldım. Ciğerimi delen o nefes alış verişim sanki mahalleli tarafından duyulmuştu. O hisli iç çekişimi biri duyar diye ödüm kopuyordu.
Çaresiz kadın başka bir diyardan gelmişti, yanında bi adamla. Kadının gitmesine sebep olan adam ise; perişan bir halde ordaydı. Kadını izliyordu.
Değişmişti kadın.
Bakışı bile başka olmuştu.
Bir insan, birini bakışlarını değiştirecek kadar unutursa bilin ki o kişinin kalbinde kıyamet kopmuştur.
İsrail sura çoktan üflemiştir.Enfal'in sesini duyduğum gibi omzum daha da bi dikleşti. Rüzgar'a gülümseyerek döndüm. "Ev biraz daha beklesin o halde." dedim. O sinirden ellerini sıkmıştı, beni gülümserken görünce rahatlama gelmiş olmalıydı ki güldü.
"Berin, dönsene yüzünü bana." diye bağırdı bu sefer. Aniden arkamı döndüm. Ona doğru yürüdüm. Yavaş adımlarım tok sesle yeri inletiyordu. Tam karşı karşıya geldiğimizde onun duyabileceği şekilde fısıldadım. "Ben sana sırtımı döndüm bi kere bu saatten sonra yüzümü dönsem de bir şey değişmez." Gülümsedim. Ama canım yanıyordu. Enfal çok değişmişti. Görünüş olarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh-u Revan | GÜL GÜZELİ |
Romantizm| Acılarını , kalbine sevdasıyla birlikte gömmeye çalışan kızla , sevdasına sahip çıkan bir adamın hikayesi. | | MAHALLE HİKAYESİ | Mahalledeki tüm gözler bizim üstümüzdeydi. Karşımdaki bir çift kara göz ise benim her bir hücremi arşınlamak isterces...