• 6

5.4K 281 130
                                    

Bölüm şarkısı; Onur Can Özcan
|Hırka|

SELAM BEBEKSULARIM, ben geldim. Özleştik bence ben sizi çok özlediiiiim. 😍😍😍

Vira bismillah, öncee şu tatlış yıldıza basalım canlarım. ♥️

"Çok ağladım anne

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Çok ağladım anne. Göz yaşlarım adeta bir okyanus oldu. Hiç ıslanmamışsın anne. Sahi benim okyanusum seni hiç ıslatmadı mı?"

Beyaz gardıropun üzerinden düşen defterler arasından yatağıma kıvrılan kağıt anlam yüklüydü. Bir anda böyle bir kağıt parçasıyla karşılaşmayı beklemiyordum. Ya da hala eski, kapanmamış, üstünü öylesine gözükmesin diye kapattığım yaralarımı deşmeye hazır değildim. Avuçlarımın arasına aldığım, kendini gizleyemeyen sararmış küçük kağıda baktım. O kağıt bana eski buhranlı zamanlarımı hatırlattı. Eskiyen ama asla eksilmeyen acılarımı hatırlattı. Eskiden, bedenim küçük bir kız çocuğunu andırırken pek konuşmazdım. Dertlerimi anlatmaz kimseden deva olmasını beklemezdim. Zaten kimsenin de deva olmasını istemezdim. O zamanlar da dokuz buçuk yaşındaki küçük kız çocuğu, bedeninden büyük, ruhunu tasvirleyen sözleri kağıda döküyordu. Kendini yazarak dinlendiriyordu. Kalbindeki çocukça masum düşünceleri, yazarak susturuyordu. Yazmak, o küçük kız çocuğunun en büyük yoldaşıydı. Kendini unutursa yazmayı unuturdu. Öyle düşünüyordu. Ben o küçük kızdım. Kendimi, benliğimde kaybolan duygu kırıntılarını unutmamıştım ama yazmayı unutmuştum. Yazmak; eskisi kadar, geçmişten bugüne dek gelen acılarımı uyuşturmuyordu, unutturmuyorduda... Bu sebepten dolayı unutamadığım her bir anımı, uyuşturamadığım her bir yaramı zamana bırakmıştım. Zaman belki her şeyi çözerdi. Belki...

Elimde çevire çevire buruşturduğum kağıt, yatağımın üzerinde duran telefonuma gelen bildirim sesini duymamla yere düştü. Bir anda irkilmiştim doğrusu. Yatağa doğru yürüyüp telefonumu aldım.

GÖNDEREN; CANIMIN İÇİ☀️
Bebeğim bugün de gelemiyorum, patrona söylersin olur mu? Kendimi pek iyi hissetmiyorum. Görüşür, konuşuruz sonra.

Gelen mesaj bildirimin sahibi Feris idi. Normalde gayet iyi karşılanabilecek bir mesaj şu durumda beni daha da endişelendirmişti.

O kara günün ardından iki hafta geçmişti. Geçmişti geçmesine ama ardında bıraktığı insanlara kalıcı izler bırakmıştı. Bu insanların başında Feris ve annesi vardı. Feris tam tamına iki haftadır iyi gibi görünmeye çalışıyor, annesine el ayak oluyordu. Ama asla kendisi iyi değildi. Her zaman neşeli olan, mutluluğunu asla gizleyemeyen Feris, şimdi bir kapalı kutuya dönmüştü. Çok gülen insanlar yara aldıklarında asla eskisi gibi güzel gülemezlerdi. Feris'de onlardandı. Onun bir gülüşü, kalbimi aydınlatırdı. Ama artık gülmüyordu...  Ne hissettiğini, düşüncelerini ben bile anlayamıyordum. Kendini o girdabın içinden çıkarmıyordu bize de müsade etmiyordu. Onun içindeki sessiz çığlıklar benim kalbimde büyük yankı yapıyordu. Bilirdim ki Feris kötü hissederse içine kapanır, hiç konuşmazdı. Bu en çok ona zarar veriyordu. Bazen susmak insana zarar verirdi...

Ruh-u Revan | GÜL GÜZELİ |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin