Bölüm 17

10K 800 14
                                    

UMARIM BEĞENİRSİNİZ. ASLINDA MİRAY'IN GÖRÜNTÜSÜNÜN BENZERİ FOTOĞRAFLAR BULMAYA ÇALIŞTIM AMA BULAMADIM. BÖLÜM HAKKINDA VE HİKAYE HAKKINDA YORUM YAPARSANIZ ÇOK SEVİNİRİM. BU ARADA 1.2K OLMUŞUZ. HERKESE TEŞEKKÜR EDERİM. HOŞÇAKALIN. İYİ OKUMALAR.

Gözlerimi açtığımda kendimi havada buldum. Aşağı baktığımda vücudum aşağıda kafeste kanlar içindeydi. Bir an dondum. Bu ben olamazdım değil mi? O bensem ben nasıl havadaydım? Bedenime bakarken benim ile bedenim arasında aynı Madalin ile benim birbirimize yaklaştığımızda oluşan ince bir ip vardı. Bedenime bakmaktan vazgeçip etrafa bakmaya başladım.

Can benim onu ittiğim yerde bedenime bakıyordu. Beni bıçaklayan adam ise bir an bedenime bakıp tekrar Can'a saldırmak için harekete geçti. Can ise hala bedenime bakıyordu. Ben onu görünce, "Dur!" diye bağırdım. Ama beni duyan olmadı tabi.

Aniden kapıdan bir gürültü gelince oraya baktım ve üstü başı kir ve kan içindeki Mert içeri girdi. Bedenimi görmeden Can'ın üzerine saldıran adamı görünce adamı Can'a yaklaşmadan aldı ve biraz dövdükten sonra kenara fırlattı. Adam bayılmıştı. Mert Can'a bakıp, "Sen iyi misin? Neden kendini korumadın?" dedi.

Can ise sadece bana bakıyordu. "Dostum senin neyin var?" dedi Mert sinirle.

Can hala suskunluğunu bozmayınca onun nereye baktığını merak edip bedenime bakmıştı. Bir an öylece kaldı. Aynı Can gibi. "Miray!" diye fısıldadı acı dolu bir ses tonu ile ve bedenime yaklaştı. Bedenimin gözleri kapalıydı. Mert bedenimin önünde durdu ve gözlerinde acı dolu yaşlar parlamaya başladı. Bedenime bakmamak için kafesi inceledi ama kafesi açacak kapıyı bulamadı. "Allah'ın cezası şu kafesin kapısı nerede?" dedi ve kafesi incelmeye devam etti. Kafesi incelerken bir yandan da küfrediyordu.

Can aniden, "Kafesin kapısı yok çünkü kafesin mekanizması var. Ancak öyle açılır." dedi.

"O zaman gel de aç şu lanet olasıca kafesi." deyip kafesten ve bedenimden uzaklaştı.

Can hemen kafesin yanına gelip bedenime bakmadan kafesin mekanizmasını çözdü ve kapıyı açtı. Can bedenimin arkasını görünce aniden donup kaldı. Çünkü çiviler bedenimin arkasından çıkmıştı ve kanla kaplıydılar. Mert hemen gelip Can'ı ittirdi ve bedenime baktı. Ağlaması şiddetlendi. Aniden beni nazikçe kafesin çivilerinden çıkarıp kucağına aldı. Ben kucağına alınca kanım onun üstüne akmaya başlamıştı. Bir an beni çıkardığı çivilere baksa da aniden önüne dönüp yavaşça yürümeye başladı.

Kapıda durdu ve "Hadi Can gidelim buradan." deyip yürümeye başladı. Ben de bedenim ile havada süzülmeye başladım. Aslında çıktığımız yerleri inceleyerek gidecektim ki Mert'in sesini duyup ona doğru eğilip onunla yürümeye başladım. "Hepsi benim hatam. Seni asla yalnız bırakmamalıydım." dedi bedenime sarılıp bir yandan da hızla yürüyor beni bu cehennemden çıkarmaya çalışıyordu. Gözlerinden birkaç damla yüzüme düştü. Bende havadaki ruhumun elini alıp yanağını okşadım.

"Bu senin hatan değil. Sadece benim salaklığımdı. Etrafıma dikkat etmeden yürüyordum. Hislerime kulak vermemiştim." dedim yanağını okşamaya devam edip.

"Kaçırılmadan önce beni düşünmen akıllıcaydı." dedi gülümseyerek. Sonunda bu mağara gibi yerden çıkabilmiştim.

Mağaradan çıktığımızda ilk dikkatimi çeken şey kocaman bir ateşin etrafında çember gibi duran insanlardı. Mert onlara doğru hızlıca gelirken bedenimin başı omuzlarından düşüp yere doğru eğilmişti. Sanki ölmüşüm izlenimi veriyordu. O insanların yanına gittiğimizde çemberde hemen bize yer açtılar ve beni görür görmez, "Ne oldu?" diye bağıranlar oldu.

Çembere baktığımda benim ateş çemberim kadar düzgündü. İnsanların yedisi kız, altısı erkekti. Hepsinin de üstü başı ya kan ya da kir içindeydi. Beni görünce şok olmuşlardı. Hatta bir kızın bayıldığını gördüm. Garipti. Sonuçta beni tanımıyordu değil mi? Belki de beni ara sıra izlediği zamanlardan tanıyordu. Kıza hemen birkaç kişi yardım etti. Kız ayılınca bana bakmamaya çalıştı. Mert'in arkasından gelen Can da çembere katıldı. Bedenimden başka her yere bakıyordu.

Ejderha Kız #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin