Bölüm 2

25.4K 1.4K 380
                                    

Gece yarısı uyandıktan sonra tekrar uyuyamamıştım. En iyisi bir duş almak dedim. Duş almadan önce elime bakmak aklıma geldi. Elimdeki bandajı yavaşça çıkardım. Yaram hala aynıydı. Gözümü kırpmadan bakıyordum ve neden acımadığına anlam veremiyordum. Ben bakarken yara yavaşça kapandı. Ben çok şaşırmıştım. Elime dokunduğumda bunun bir halüsinasyon değil gerçek olduğunu fark ettim. Bunu düşünerek duşa girdim. Çıktığımda pijamalarımı giydim. Saçlarımı tararken bugün olan her şeyi düşündüm. Neler olmuştu öyle ya? Elimde baktım tekrar aynada saçımı tararken. İyileşmişti, küçük bir iz bile kalmamıştı.

Düşüncelerim o rüyamdaki çocuk aklıma geldi. "'Seni bulacağımmış. Aman çok korktum. Ne yakışıklı çocuktu o öyle. Elmacık kemikleri falan." dedim sessizce ve biraz da iç çekerek. "Herhalde bir dizide veya bir yerde gördüm onu aklımda kaldı ve bilinç altımdan rüyama girdi. Kesin öyledir ya." Dedim kendi kendime.

Uykum yoktu, en iyisi biraz test çözeyim dedim. Matematikten çözdüm. Ben resmen matematik hastasıyımdır. Neyse yorulunca yatağa girdim ve uyudum.

Uyandığımda annem çoktan işe gitmişti. Hemen formamı giydim. Yeşil bir tişört ve krem rengi pantolon, altına beyaz spor ayakkabılarım. Evet kolejde hala forma kısıtlaması var ama üniversite kısmında yok. Okula giderken biri beni izliyor gibi hissettim. Her zaman kim beni izlese hissederim. Sonunda okula geldiğimde herkes sıraya girmişti. Müdür konuşma yapacakmış o yüzden toplanmışız.

Can'ı bulunca hemen yanına gittim. Sırada dururken hem onunla konuşuyordum hem de beni izleyen kişiyi arıyordum. Birden bir parlaklık gördüm o tarafa doğru bakamadan o parlaklık kayboldu. Müdür gelince önüme döndüm.

Müdür, "Çocuklar sınavlar başlamadan şimdiden çalışmaya başlayın ki sınav haftasında zorluk çekmeyin. Böylece notlarınız yüksek gelir." dedi.

Herkes sınıfa çıkarken bizde Can ile konuşarak merdivenlerden çıkıyorduk ki, biri hem bana çarptı hem de kulağıma "Seni bulacağım." diye fısıldadı. Ben donup kalmıştım ama saç rengi aynıydı. Gece mavisi. Onun arkasından koşmaya başladım ama öğrenci kalabalığı beni tutuyordu ve bu yüzden onu kaybettim. Can yanıma gelip, "Ne oldu?" diye sordu.

"Hiç. Tanıdık birisini gördüm sandım." Dedim aklım bir karış havada şekilde. Birlikte sınıfa gittik. Dünkü sıramıza oturdum. İlk dersimiz matematikti. Matematiği çok severim. Neyse hocanın ismi Cemaliye'miş. Yine tanışma faslı başladı. Ben dalmışım, yine. Bir ses duydum kafamda. Bir fısıltı.

Aynı deniz dalgasının hafif bir dokunuşu gibiydi ses. "Efendim?" dedim bir an içimden.

"Seni bulacağım." dedi ses.

"Yeter ama." dedim sinirle, dün gece gördüklerim rüya değil miydi? Kafayı mı yiyordum şimdi de zaten yâri deli gibi bir şeydim, bir bu eksikti.

"Aslında seni buldum hem de çok uzun zaman önce." dedi ve gitti. Ses kaybolmuştu. Sıra bana gelince Can beni dürtükledi. Ben kendimi tanıttım.

"Ben Miray Aydın..." Hoca gelince herkes başıma toplanıp elimi sordu. Sırdayken neredeydiniz, diyecektim ama ben kibar bir insanım. Onların da aklı başın anca hoca dünkü kazayı geçiren sen değil miydin diye sorunca geldi. Elime bir baktılar hiçbir şey yok. Nasıl oldu bu diye sordular.

Ben de hemen, "Annemin hazırladığı özel bir krem var onu sürdüm. O yaraları 1 günde iyileştiriyor." dedim. Herkes şaşırdı, hoca kremin tarifini istedi merakla. Annem yapıyor ben de bilmiyorum diye bir şeyler geveledim ağzımda.

Can bana garip garip baktı. Daha sonra diye işaret ettim gözlerimle. Evet çok yakın arkadaş olduğumuzdan gözlerimizle bile anlaşabiliyorduk. 2 derste de geometri hocamız Akif Hoca ve Biyoloji hocamız Şemay hoca ile tanıştık. Teneffüste Can beni sıkıştırdı, bende her şeyi ona anlattım.

"Bence kanından bir örnek alıp incelemeliyiz." dedi. Her ikimizin evinde de kendi küçük laboratuvarımız vardı. Ama onunki daha gelişmişti. O benden daha fazla ilgiliydi bu konulara. Ben daha çok vücut ve beyin ile ilgili konularla ilgiliyim.

Okul çıkışı benim eve gidip benden iki tüp kan örneği aldık. Birini ona verdim. Diğerini kendim aldım. O gidince hemen incelemeye başladım. Kanımda ateş çemberleri vardı ve küçük ejderhacıklar. Gözümü iki kere kırpıp tekrar baktım. Aynıydı.

Kendimi birden yatağa attım. Ne yapacaktım? Korkuyordum. Tamam biliyorum herkes gibi değildim ama bu kadarı da fazlaydı. Yatağımda cenin pozisyonunu alıp ağladım. Evde kimse olmayınca rahatça ağladım. Öyle uyuya kalmışım. Niye ağlıyorum diye düşünüyorsunuz değil mi? Çünkü gariptim. Aslında bu durumu küçüklüğümden beri biliyordum ama bu kadar sert yüzüme çarpmamıştı hiç. Bu nedenle şok geçirmiş ve biraz sarsılmıştım.

Uyurken birden üstümde bir hareketlilik hissettim ve uykum açıldı ama gözlerimi açmadım. Herhalde annem üzerimi örttü diye düşündüm ama o hareketlilik hissi gitmedi. Sırt üstü yatıyordum. Herhalde uyurken döndüm diye düşündüm. Hala biraz uykum vardı ama üstümde ne olduğunu da merak ediyordum.

Merakım galip çıktı ve yavaşça üstümde ne varsa o benim uyandığımı sezmesin diye normal nefes alıp vermeye ve yavaşça gözlerimi açmaya odaklandım. Gözlerimi açarken ilk önce mor bir renk gördüm. Ben mora resmen aşıktım. Gözlerimi açtım ama üstümdeki şeyi görmemle gözlerim fal taşı gibi açılması bir oldu.

Biraz kısa oldu ama sizi merakta bırakmak istedim. Yb ne zaman gelir bilemiyorum. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.

Ejderha Kız #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin