Bölüm 3

22.4K 1.3K 106
                                    

Gözlerimin fal taşı gibi açılmasına neden olan şey bir ejderhaydı. Mor renkli bir ejderha. Gözlerimin fal taşı gibi açılmasıyla nefes alışverişim düzensizleşti. Kalbim çok hızlı atmaya başladı. Sanırım ses çıkarmamak için uğraşırken ağzımdan bir şok olma nidası kaçırmıştım. Ejderha anında bana döndü. Göz göze geldik. Gözleri benim ile aynı renkti. Göz göze gelmemizle onun buhar olması bir oldu. Sanki kalbime doğru girmişti. Kalbim hala hızlı hızlı atıyordu.

Yataktan kalktım ve mutfağa su içmek için gittim. Su dolu bardağı aldım ama ellerim titriyordu. O kadar kötü titriyordu ki az kalsın suyu içemeden bardağı düşürüyordum. Suyu sakince içtim ve odama gittim. Yatağa yattım ve uyumaya çalıştım ama aklıma düşünceler hâkim oluyordu. Önce kanımdaki ejderhalar, şimdi de bu büyük ejderha. Küçüklükten beri düşündüğüm aklıma takılan şeyler sonunda çözüme kavuşacak gibiydi sanki. Belki de zamanla her şey düzelecekti. Belki de her şey aklımdaydı. Uykum gelirken en son o 'seni bulacağım' diyen ses aklıma geldi ve o gece mavisi saçlı çocuğun düşüyle uykuya daldım.

Uyandığımda alarmım çalıyordu. Tam telefona ulaşıyordum ki yataktan düştüm. Telefonu hırsla alıp alarmı kapattım. "Gün kötü başladı ama umarım böyle devam etmez." dedim kendi kendime. Yüzümü yıkadım, üniformamı giydim ve kahvaltı ettim. Dün gece yaşadıklarımı düşünmemeye çalışıyordum. Bu arada annem ya yine erken çıkmıştı ya da hala uyuyordu. Çantamı, telefonumu ve kulaklığımı alıp evden çıktım. Kulaklığımı takıp en sevdiğim şarkılardan biri olan Owl city-to the sky'ı dinlemeye başladım. Eğlenceli bir şarkıydı.

Ben böyle müziğin ritmine göre sallanarak yürürken biri yine beni izliyordu. Etrafıma baktığımda beni izleyen kimse yoktu. Adımlarımı hızlandırıp kendi kendime "Sakin ol Miray." dedim. Evet, kendi kendimle konuşurum. Birçok dahi de kendisiyle konuşuyordu. Zaten çoğu dâhiler yarı deli oluyordu. Neyse konudan saptık. Okula girdim. Ben erken geldiğim için okulda çok az kişi vardı. Anlayacağınız in cin top oynuyordu.

Sınıfa giderken sarışın bir çocuğun yanından geçiyordum. Benimle aynı okul formasını giymişti. O da hazırlıktı demek ki. Gözleri kahverengiydi. Delici bakışları vardı ve cama yaslanmış dışarıya bakması gerekirken bana bakıyordu direkt. Onu bir yerden hatırlıyordum ama çıkaramadım. Bu yüzden ayıp olmasın diye çocuğa "Günaydın." dedim.

O ise sanki senin neler çevirdiğini biliyorum der gibi gülümseyip, "Günaydın Miray." dedi.

Rahatsız oldum bu durumdan ve ne var diye soracaktım ama vazgeçtim. Onunla harcayacak zamanım yoktu. Yanından geçip giderken "Gerizekalı" diye düşündüm. Ama bana bir yerden çok tanıdık geliyordu. Aklımda ismini bulmaya çalışırken acaba o rüyadaki çocuk olabilir mi diye düşündüm. Arkamı dönüp bakınca beni izlediğini gördüm ve hemen önüme döndüm. "Yok canım onun saçları gece mavisiydi." diye düşündüm.

Sınıfa girince direkt sırama geçtim ve Can'ı beklemeye başladım. Can gelince günaydın dedim ama bana bir tuhaf bakıp günaydın deyip yanıma oturdu ve benle konuşmadı neredeyse, zor sohbet edebildim onunla. Bugün farklı bir şey vardı onda ya neyse.

Tam matematik dersine girerken o ses "Bugün tanışacağız." dedi ve sonra kayboldu. Gayet sakindim. Ne sakini ya kalbim çok hızlı atıyordu. Sesi gerçekten zihnimdeki gibi miydi? Eğer onunla görüşürsem bu hiçbir şeyi aklımda kurmadığımın bir kanıtı olurdu. Yoksa kendi kendime oyunlar mı oynuyordum? Can sanki aklımdan geçen bütün düşünceleri biliyormuş ama bir şey söyleyemiyormuş gibi garip garip baktı bana bütün gün.

Okul çıkışı birlikte bir şey tartışıyorduk. Metafizik ve parapsikoloji ile alakalı. "Bence böyle şeyler var. Telekinezi falan ama kendilerini saklıyorlar. Bazıları fazla dahi olduklarını belli ettikleri için dikkat çekiyor." dedim.

"Hım ama biz de ineğiz. " dedi Can.

"Ama biz dahi değiliz." dedim sakince.

O anda aniden kafamda yine o ses ortaya çıktı. "Kütüphanenin önündeyim." dedi. Ben birden durdum.

Ben durunca Can'da durdu. "Ne oldu ?" diye sordu.

"Hm. Dosyamı sınıfta unutmuşum. O aklıma geldi. Ben hemen gidip alayım." dedim.

"Seni bekleyeyim mi?" diye sordu.

"Gerek yok." dedim ve ona el sallayarak sınıfa doğru yol aldım. Can'ın bana garip garip baktığının farkındayım. Ona daha sonra anlatacaktım.

Can'ın görüş alanından çıkınca biraz bekledim ve kütüphaneye doğru yürümeye başladım. Kütüphaneye doğru yürürken çantamda kitabım vardı. Onu da veririm diye düşünüyordum. Tam kütüphanenin kapısına gelmiştim ki onu gördüm. Gece mavisi saçları ve buz mavisi gözleri ile bana bakıyordu. Elmacık kemikleri bir harikaydı, hele o çene çizgisinin belirginliği beni benden alıyordu. Üstünde rüyamdaki gibi siyah kıyafetleri vardı. O aynı rüyamdaki gibiydi.

O şarkıyı dinlemenizi öneririm ben sevdim açıkçası. Multi de var. Multi de resim olarak Madalin var. Umarım beğenirsiniz. Aslında daha çokk uzatıcaktım ama biraz yarım bırakıp sonra neler olacak diye düşünmenizi istedim. Neyse yeni bölüm yarına. By.

Ejderha Kız #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin