Bölüm 27

9.3K 443 128
                                    

Evetttt sevgili yazarınız Meryem geri döndü. Biliyorum sizi yine çok beklettim ama size harika bir süprizim var. Tam 7,846 kelimelik bu bölüm. Evet. Tam tamına bu kadar kelime yazdım sizin için. Hem de sınav haftasındaydım. Kıymetinizi bilin. Umarım hikayeyi beğeniyorsunuzdur. Beğeniyorsanız lütfen vote ve yorum atın. Düşüncelerinizi merak ediyorum. Neyse sanırım sizi çok tuttum. Yeni bölümü merak ediyorsunuz. O zaman size iyi okumalar. Yeni bölüm ne zamana pek fikrim yok. Umarım bölümü beğenirsiniz. Tekrar iyi okumalar.

Bu arada şarkı önerisi için biricik arkadaşım @33333len 'e teşekkür ederim. Bu bölüm sana E ve M. (sen anladın onu ;) )

NOT: Merhaba tekrar, bu bölümde çok fazla bayılma var çünkü Miray'ın ruhundaki yara vücuduna yansıyor ve bedeni bu acıya dayanamayıp beyni kapatıyor. İyi misin diye sormalar size çok gelmiş olabilir ama Miray sürekli kötü olduğu için bunu soruyorlar. Her ne kadar Miray doğruyu söylemese de. Başka ne sorulabilir aklıma gelmedi, o nedenle onu yazdım ama alternatif önerileriniz varsa, yorum olarak yazabilirseniz bölümü düzenleyebilirim. 

Yavaşça yattığım yerden kalktım ve ne yaptığımı bilmeden hareket ettim. Aklımda sadece Mert'in o hale nasıl geldiği vardı. Karnındaki yarıkta ejderha tırnağı vardı.

Acaba onu ben mi yaralamış ve öldürmüştüm ama böyle bir şey olamaz, değil mi? İnsan sevdiği birini öldüremez, değil mi? Ben sevgilimi öldüremem, değil mi? Bunu ben yapmış olamam.

Ben bunları düşünürken vücudum kendi kendine hareket ediyordu. Vücudum ağrılar ile kıvranmasına rağmen beynim bunu hissetmiyordu. Sanırım beynimin o bölümünü bloke etmiştim. Vücudum ortak, küvetli banyoya girdi ve küvetin çeşmelerini açıp kapıyı kilitledi. Su dolunca çeşmeyi kapattım ve suya baktım. Düşüncelerim hala devam ediyordu ama biraz da olsa bedenimin kontrolünü sağlamıştım. Su, Mert'ti ve ben ondan bazı güçlerini almıştım. Hepsi benim yüzümdendi. Ayrıca gördüğüm o imgeye göre Mert'i ben öldürecektim. Yarasındaki ejderha tırnağı buna işaretti. Yavaşça suya girdim. Yaramı önemsemedim. Zaten sıcak su da yarama bir şey yapmadı hatta iyi bile geldi. Suyun dibine kadar uzandım ve gözlerimi açıp suyun içindeyken etrafa baktım. Etraf tamamen kıpkırmızı olmuştu. Kanım su ile karışıyordu ve beni iyileştiriyor gibiydi ama aslında iyileştirmiyordu. Sadece görüntüsü öyleydi. Yaptığı şey kanımı akıtmaktı. Kendimi suya bıraktım. Bir süre sonra kalbimin yavaşladığını duydum kulaklarımda. Nefes almıyordum. Kalbim git gide yavaşlarken bende bilincimi kaybediyordum. Bir süre sonra kalbim iyice yavaşladığı zaman ve bilincim kapanmak üzereyken kalbimin atışı dışında dışarıda birkaç ses duydum hatta bir çığlık ama önemsemedim, önemseyemedim. Bilincim kapanmak üzereydi ve bedenimin hâkimiyetini kaybetmiştim. Gürültüler kesildi ve biri beni sudan çekip çıkardı. O anda bayıldım. Her ne kadar bayılmış olsam da birinin beni küvetten çıkardığını ve kucaklayıp kaldırdığını hissetmiştim. Bir süre sonra yumuşak bir yere uzandım.

Biri beni uyandırmaya çalıştı. "Miray? Miray bak beni korkutma." dedi bir ses. Tanıdık bir sesti. Yavaşça gözlerimi açıp etrafa baktım. Yanımda Can duruyordu. Biraz ilerisinde ise Melek duruyordu.

"Miray sen iyi misin?" diye sordu endişe ile Can.

"İyiyim."

"Sen aklını mı kaçırdın? Kendini öldürmeye çalışmakta ne demek?" dedi sakince Can. Genellikle sinirlendiğinde daha sakin olurdu ama çok kötü sinirlenirse başıma dikkat etmeliydim çünkü başıma bir şey atardı.

"Ben, kendimi öldürmeye çalışmıyordum." dedim tavana bakarak.

"O banyodaki sahne neydi peki Miray? Bana o sahneyi açıklayabilir misin?" dedi Can sinirle etrafa bakarak.

Ejderha Kız #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin