Bölüm 10

15.3K 1K 126
                                    

Evet. Bir bölümü bitirdim ve yayınladım. Umarım beğenirsiniz. Bence bu bölümü okurken multi deki demi lovato skpscper i dinleyin. Bu arada vote ve yorum atın. Düşüncelerinizi merak ediyorum. Cumaya yeni bölüm var. Bu bölümü bana yardımcı olan kardeşim erolates5815 ithaf ediyorum.

Can sinirle bana bakıyordu. Sanırım onu çok sinirlendirmiştim. Acaba ne demiştim de sinirlenmişti. Bana öylece boş boş bakarken aniden, "Aslında ben senin şu ateş olayını biliyordum. Hani bana kan örneğini vermiştin. Onu incelediğim gün anladım ama sana bir şey belli etmedim." dedi sakince.

Biran ne diye düşünsem de sandığım açıldı ve ben bunu da sandığıma attığımı anladım. Demek o yüzden garip davranıyordu. Ben de unutmuştum.

Sonra aniden, "Biz arkadaş, hatta kardeş değil miyiz? Neden bana anlatmadın?" dedi sinirle.

"Ben özür dilerim. Ama korktum. Yani sinirlendiğimde sana zarar veririm diye korktum. O yüzden sandığa koydum ki hatırlamayayım. Çünkü sinirlenecek veya üzülecek çok hatıram var. Sende bazılarını biliyorsun. Sana anlattım." dedim biraz üzgünce. "Sen benden bir şey saklamıyorsun ama ben senden saklıyorum. Gerçekten özür dilerim." dedim.

Bunu der demez yüzünden bir ifade geçti. Daha sonra hızla gözlerini kaçırdı. Ben buna anlam veremedim.

Yüzü hissiz bir duruma gelirken, "Şu Mert denen çocukla tanışmak istiyorum." dedi.

"Ama o şimdi derstedir." der demez beynimde onun sesini duydum.

"Derste değilim hoca sınav yaptı yeni çıktım. Neredeyseniz oraya gelebilirim. Tanışalım bakalım şu Can Beyle." dedi imalı ve sinirli bir ses ile.

"Arka bahçedeyiz." diye cevap verdim. Bu arada Can'a dönüp, "Dersten erken çıkmış geliyormuş." dedim.

"İyi bakalım. Umarım iyi bir çocuktur Miray. Çünkü senin bu çocuktan hoşlandığın belli." dedi imalı imalı gülümseyerek. Ona zihnimden de konuştuğumuzu söylediğim için bu durumu garip karşılamamıştı.

Bense biraz yüksek bir sesle, "Yok canım daha neler!" dedim sinirle. Kabul ediyorum bu durum hoşuma gitmişti. İki yakın hissettiğim kişi tanışacaktı sonuçta.

"Ya onu bana değil, onun ismini ağzına alınca parlayan gözlerine ve kızaran suratına ve boynuna söyle." dedi gülümseyerek.

Ellerim hemen boynuma ve yanaklarıma gitti. Gerçekten ısınmıştı. Benim böyle yapmam komiğine gitmiş olmalı ki gülmeye başladı. Ben tam ona cevap verecekken, Mert'in geldiğini görmeden onun bakışlarını hissettim.

Ellerimi boynumdan çekmeden ona döndüm ve gülümsedim. O da bana gülümseyince sabah yaptığı gerzekliği hatırladım ve sinirle ona bakıp Can'a döndüm. Geldi ve biraz çaprazımdan durdu. Ona yan bir bakış atınca bana ben ne yaptım ki bakışı attı. Ben de içimden, "Sabah yaptığını daha unutmadım." dedim ve onun cevap vermesine izin vermeden Can'a döndüm.

"Evet, saygı değer misafirimiz de geldiğine göre artık tanışabilirsiniz. Can bu Mert. Mert bu Can ama sen zaten bunu biliyorsun, değil mi Mert'çiğim." dedim ona imalı bir sırıtış göndererek.

Ama o cevap veremeden Can araya girdi ve "Miray sen kütüphaneye gitmeyecek miydin? Bizde sen gelene kadar Mert ile biraz konuşalım." dedi.

Ona sertçe bakıp, "Bunu yutmadım bilesin. Sonra hesabını soracağım nasılsa. Ama kütüphaneye gitmeyeceğim. Çünkü kitabımı bitirmedim daha. Onu okurum bende." dedim sinirle. Ama içimden kendime "Sakin ol." diye fısıldıyordum. Onlara bakmadan sınıfa gittim ve çantadan kitabımı aldım ve okumaya başladım.

Kaç sayfa okuduğumu bilmeden kitaba dalmışım. Tam kadın babasıyla konuşurken zil çaldı. Yerimden zıpladım. Sonra etrafıma baktığımda herkesin geldiğini ve Can'ın imalı gülümseme ile beni izlediğini gördüm. Nasıl da dalmışsam kitaba, Mert ile aldığımız kitaptı, etrafımdaki her şeyi unutmuştum.

Kitabın kaldığım sayfasına ayracı koyup kapattım ve çantama koydum.

Can hala bana aynı şekilde bakıyordu.

"Ne?" dedim sinirle. Sakin ol Miray.

"Bu çocuk sana abayı fena yakmış." dedi gülümseyerek, gözlerinde benimle gurur duyan bir ifade vardı. Önceki sevgililerimden çok hazzetmemişti Can ama Mert'e yakın davranmıştı nedense.

Ben sinirle ama karnımda hafif kıpırdanma ile, "Ne alakası ver ya?!!" diye söylendim.

O ise gülümsemesi daha da genişleyerek bana bakarak, "Sen de ona takmışsın." dedi.

Ben "Ne al-" diye cevap verecektim ki Aşkım Hoca içeri girdi. Tüm sınıf ayağa kalktı ve hep birlikte hocanın isteği üzerine yine laboratuvara gittik.

Derslere girip çıkarken Can ile konuşma fırsatım olmadı. Bu arada son derste boş çıkmıştı. Ben Can ile bu son derste konuşmayı planlarken, Can ben onunla konuşmadan son derste bana imalı imalı gülümseyip, çok işim var deyip kaçar gibi gitti.

Onun arkasından sinirle bakarken kendi kendime "Rahatla Miray, her şey yolunda. Can senden kaçmak istiyor sadece." dedim ve çantamı alıp çıktım. Okuldan çıkarken kendi kendime, "İlk ve son ders boş." dedim gülerek. O arada okulun çıkışında marketten geçerken bir Magnum aldım. En sevdiğim karadutlu olanı. Dondurmamı yemeğe o kadar dalmışım ki, arkamdan gelen ani ses ile irkildim ve dondurmam boğazımda kalıyordu.

"O dondurmayı yemiyorsun da sanki birlikte oluyormuşsun gibi görünüyorsun." dedi o deniz esintisi gibi sesi ile. Yok daha neler dedim içimden.

Öksürerek Mert'e döndüm. O da hemen çantamdan suyumu alıp bana verdi. Bende dondurmayı ona verip suyumu alıp içtim. Öksürüğüm kesilince sinirle ona baktım ve çemberi gördüm. Çemberimi. Hemen sakinleştim ve çemberim kapandı. Herkesin gözü önünde olmazdı. Aslında etrafa bakınca evimin önündeki ormana giden yolun üzerinde olduğumuzu gördüm. Kimse yoktu. Ama kendimi rahat bırakmamalıyım. Biri gelebilir ve beni görebilirdi.

Kendimi toparlayıp ona çemberimi açtırmayacak kadar sinirle baktım. O ise gülümseyerek dondurmamdaki son ısırığı aldı. Böylece dondurmam bitmiş oldu. Kalan çubuğu da bir peçeteye sarıp cebine koydu.

"Bilerek mi yapıyorsun?" diye sordum sakince.

"Ah bebeğim. Seni sinirlendirmek hoşuma gidiyor. O ateşli halini görmek." dedi ve bana biraz yaklaştı.

Ben hemen bir adım geri gittim. O ise bu hareketime gülümseyerek ve bir adım daha atarak karşılık verdi.

Ben de geriye doğru bir adım daha attım ve böylece bir ağaca yaslanmış oldum. O ise sinsice sırıtıp bana bir adım daha yaklaştı. Beni ağaç ile kendi arasına sıkıştırmış oldu.

"Ya etrafta birileri olsaydı." diye sinirle sordum. Çemberimin gözlerimden taştığını hissedebiliyordum.

Bana iyice yaklaştı, aramızda bir nefeslik ara koyarak şekilde durdu ve "Ben kontrol ettim. Kimse olmadığı için yapıyorum. Eğer birileri olsaydı ben zaten böyle davranmazdım Miray." dedi gülümseyerek rahat bir tavırla.

Ne cevap vereceğimi düşünemiyordum bile. Çünkü bana çok yaklaşmıştı. Tam bana doğru eğilmişti ve dudaklarımız birbirine değecekti ki arkadan bir dal çıtırtısı ile, "Öhu öhu. Ayıp ayıp. Sokak ortasındayız." dedi gür bir ses.

Ejderha Kız #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin