Mavi Gece -Bölüm 3

907 74 11
                                    

William Shakespeare 'den Korkuyor şiirini okumuştu. Bu şiiri çok iyi biliyordum. Ah, gerçekten çok güzel şiir okuyordu. O kadar duygulu okuyordu ki o şiir okurken kelimeler birer şiir mısrası olmaktan çıkıp kafamın içinde yeniden anlamlanıyorlardı.

Sesi... Sesi kulağa o kadar hoş geliyordu ki sanki biri şiiri okurken arkada çalan fon müziği gibiydi. Şiiri daha duygulu kılıyor, çok daha güzel olmasını sağlıyordu.

Güneş batmıştı. Artık Ay ve yıldızlar siyah bir defterin üzerine beyazla çizilmiş bir resim kadar belirgindi.

"Hayal, artık gidelim mi ?"

Samimi olduğunu düşündüğüm bir gülümseme eşliğinde onaylarcasına başımı salladım.

Eve gidene kadar hiç konuşmadık. Halbuki Ay ışığında bir şiir okusa hiç fena olmazdı. 

Evin kapısına geldiğimizde eve yüzümü buruşturarak baktım. Eve gitmek istemiyordum.Gece'ye döndüm.

"Sabah görüşürüz ."

Evine doğru ilerlerken mırıldandığı bu cümleyi kendisinin bile zor duyduğuna emindim. Alışık olmadığım bir kişiliği vardı ve davranışları karşısında ne yapacağımı ne diyeceğimi şaşırıyordum.

Benim görüşürüz dememe zaman bırakmadan eve girmişti bile.

Cep telefonumu çıkardım ve abimi aradım. Çalıyor... Çalıyor... Çalıyor... Ah, hala çalıyor. Umutsuzca telefonu arka cebime sıkıştırdım. Evden çıkarken anahtarımı almayı unutmuştum ve bu yüzden zili çalmak zorundaydım. Bu da demek oluyor ki kimseye görünmeden odama kaçamayacaktım. Somurtarak zile bastım.

Kapıyı annemin ya da babamın açmasını bekliyordum fakat uzun boylu sarışın ve fazlasıyla tatlı bir yakışıklının açmasını kesinlikle beklemiyordum.

Kapıyı açtığı esnada kahkaha atarak gülüyordu ve doğal olarak bana şu anda otuz iki diş gülümseyerek bakıyordu. İçerden gülüşme sesleri geliyordu. Ayrıca şu anda fark ediyordum ki elinde tahta bir kaşık vardı. Ha ?

Annem masada oturduğu yerden bana seslendi.

"Hayal bize katılsana tatlım. Misafirlerimize hoş geldiniz de."

Uzun boylu sarışınımız benim geçmem için biraz kenara çekildi. Hem tatlı hem kibar. Tanımadığım misafirlerimizin oturduğu masaya ilerledim ve kocaman gülümsemeye çalışarak hepsine hoş geldiniz dedim.  Eksik olan tek şeyin yemekler olduğu masaya zoraki oturdum ve anneme sorar gözlerle bakmaya başladım.

"Oğlum Sarp bize yemek yapıyor canım. Birazdan hazır olur diye tahmin ediyorum." dedi tüm zarafetiyle masada oturan kadın. 

Oğlum Sarp bize yemek yapıyor...

Gözlerim beynimden bağımsız bir şekilde kocaman açıldı ve şaşkınlığımı bariz şekilde ortaya döktü. Ben bile yemek yapamıyorken benden en fazla üç yaş büyük olan bu çocuk nasıl oluyor da yemek yapabiliyordu ?

"Zehirlenmeyeceğimizin garantisi var mı ?"

Annem tarafından masanın altından yediğim tekme sayesinde susmam gerektiğini anladım.

"Merak etme Hayal , bu işi uzun zamandır yapıyorum."

Sarp içinde makarna olduğunu tahmin ettiğim bir  tepsiyle içeri girdi.  Dur bir dakika, ismimi nerden biliyordu  bu hanım evladı Sarp ? Ah, Tanrı aşkına neler dönüyordu burda ?

Er ya da geç ne olduğunu öğrenirim diye takmadım ve önüme konan tabaktaki makarnamı tereddütle yemeğe başladım.  Fakat ağzıma attığım ilk lokmada bunun yediğim en leziz fırında makarna olduğunu anladım. 
Beğendiğimi fazla belli etmemeye çalışarak yemeye devam ettim. Göz ucuyla kıymetli  aşçımıza baktığımda bana bakıp sırıttığını gördüm ve  nasıl bu kadar çabuk ruh halinin değişebildiğini hayretle izledim. Daha yarım saat önce evimizin uslu çocuğuyken şimdi kalkmış bana kötü çocuk bakışları atıyordu. Daha fazla dayanamadım ve kibarca izin alıp masadan kalkarak odama koşar adım gittim.  Misafirleri umursamadan kıyafetlerimi çıkardım ve rahatlamak için duşa girdim. Nasıl olsa yukarı kata çıkmazlardı.

Mavi GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin