Mavi Gece - Bölüm 5

587 64 4
                                    

Sarp yanımdaki salıncağa kurulmuş hafif hafif sallanarak beni izliyordu. Birden beliren korkumla birlikte beynim ayaklarıma emir verdi hızlı bir şekilde salıncaktan kalkıp aramıza mesafe koydum.

"Ne işin var senin burda ? "

Ayağa kalktı ve bana doğru yürümeye başladı. O yürüdükçe ben geriye çekildiğim için bir iki adımdan sonra durdu ve ellerini havaya kaldırarak dudaklarını aşağı sarkıttı.

"Benden korkmana gerek yok küçük kız. Seni partiye götürmeye geldim."
"Nasıl buldun burayı ?"

Ağaçevi bulmasının tek yolu vardı o da bizi takip etmekti. Çünkü burayı ben ve Gece'den başka bir tek annem biliyordu ve annem Sarp dahil hiç kimseye burayı asla söylemezdi. Çünkü burasının benim için ne kadar özel olduğunu biliyordu ve ona olan güvenimden adımın Hayal olduğunu bildiğim kadar emindim. Hayatta gerçekten güvendiğim insanların başında geliyordu. 

"Çok zor olmadı. Seni almak için sizin eve gittim ve annen de bana burada olduğunu söyledi. Tabii daha sonra da adresi."

Birkaç saniye Sarp'ın söylediklerini idrak edemedim. Söylediklerini tam anladığımda ise beynim bu cümleleri reddetti ve aklımda kocaman kırmızı bir çarpı işareti beliriverdi.Annem böyle bir şeyi  asla yapmazdı. Yalan söylüyor olmalıydı çünkü bunun başka mantıklı bir açıklaması yoktu.

"Yalan söylüyorsun !"

Beni dinlemiyordu ve etrafı inceleyip duruyordu.

"Biraz daha oyalanırsak geç kalacağız."
"Seninle hiçbir yere gelmiyorum ben !"
"Abinin ezik arkadaşınla romantik buluşmanızdan haberinin olmasını istemezsin değil mi Hayal ?"
"Ona ezik demeyi kes !"

Suratında insanın son derece sinirlerinin bozulmasına sebep olan alaylı bir sırıtış vardı. Beni tehdit etmekten zevk aldığı her halinden belli oluyordu. Tam ona onunla gelmeyeceğimi söyleyecekken telefonum titredi.

Abim arıyor...

"Hadi be kızım kaç saattir seni bekliyoruz burda."
"Abi Sarp burda ."
"Biliyorum seni alması için ben yolladım. Ben kapatıyorum şimdi. Gelin hemen."
"Ama be-"

Telefonun kapandığını belirten bip sesleriyle kelimeleri birer birer yuttum. Onunla gitmekten başka çarem yoktu ve o benim bu çaresiz halimi büyük bir zevkle izliyordu. 

"Gidelim şu lanet olasıca partiye." diye mırıldanıp ilerlemeye başladığımda yüzündeki sırıtış giderek büyüdü ve birden bire surat ifadesi bambaşka biri oluverdi. Küçük bir çocuğa lunaparka gideceğinizi söylediğinizde nasıl mutlu olursa o da birden bire mutlu olmuştu. Az önceki halini ve söylediklerini bilmesem gerçekten iyi bir insan olduğunu düşünürdüm.

Caddeye çıktığımızda yürüyeceğimizi sanıyordum fakat cebinden bir anahtar çıkarıp düğmesine bastığında tam önümüzdeki arabadan ses gelince buraya arabayla geldiğini anladım. Kapıyı açıp içeri girmem için beni sırtımdan hafifçe ittiğinde kolunu ittim ve ön koltuğa oturdum. O da şoför koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırdı. Radyoda Emre Aydın'da Belki Bir Gün Özlersin çalıyordu. Fakat daha sonra bunun arabanın müzik çaları olduğunu farkettim. Dönüp Sarp'a baktım. Emre Aydın sevdiğim sanatçılardandı ve onun da dinlemesi tuhaf hissettirmişti. Neden yapıyordu bunu bana ? Gerçekten sevdiği için mi ? Gerçekten sevseydi bana bu şekilde davranmazdı. Kesinlikle başka bir sebebi olmalıydı. Belki de saçma sapan bir takıntıydım onun için. Elde etmeye çalıştığı bir varlık olarak görüyordu beni.

Ona baktığımı farketmiş olacak ki bana döndü.

"Küçüğüm bana aşık mı oluyor yoksa ?"
"Asla !"
"O zaman beni neden izlediğine dair bir açıklaman vardır mutlaka."
"Ne kadar iğrenç biri olduğunu düşünüyordum."

Söylediklerim onu kızdırmış olacak ki arabayı ani bir frenle durdurdu. Eğer emniyet kemerim takılı olmasaydı büyük ihtimalle çoktan ön camdan fırlamış olurdum. 

Çok hızlı nefes alıp veriyordu ve elleri direksiyonu sıkmaktan bembeyaz olmuştu. Her an patlamaya hazır bomba gibi gözüküyordu. Bu haliyle gerçekten korkutucuydu. O gün, bizim evde, bana kapıyı açtığındaki haliyle ne kadar sevecen ve samimi gözüktüğünü hatırladım. O haliyle kalsaydı belki de çok iyi arkadaş olabilirdik. Ama ne yazık ki o şu ana kadar gördüğüm en iyi oyuncuydu.

"Ned-"
"Sus !" diye bağırırken elini bana vurmak üzere havaya kaldırmıştı. O anda hissettiğim korku yüzünden güçsüz ellerimi önüme siper etmiş, bir işe yaramayacağını bilsem de kendimi bu şekilde korumaya çalışmıştım. Fakat Sarp'ın elinin havada kaldığını gördüğümde ellerimi indirdim. Gözlerim dolmuştu. Ona baktığımda onun da gözlerinin dolduğunu farkettim. Havada kalan elini yumruk yaptı ve gözlerini kapattı. Gözlerini kapatmasıyla gözünden bir damla yaşın düşmesi bir oldu. Gözlerini açtı ve bana baktı. Havada kalan elini saçlarıma götürdü. Parmak uçlarını saçlarımda gezdirdi. O bana dokundukça gözyaşlarımın şiddetini arttırdı. Elini yanağıma götürüp gözyaşlarımı sildi . Başımı ellerinden kurtarmak istiyordum ama korkumdan nefesimi bile tutacaktım neredeyse.

"Çok güzelsin Hayal." diye fısıldadığında kendimi zorlayı önüme döndüm ve sesimin normal çıkmasını umarak ;

"Artık gidebilir miyiz ?" dedim.

Zaten eve yaklaşmıştık. Bu yüzden birkaç dakika sonra gelmiştik ve yol boyunca ikimiz de tek kelime etmemiştik. Zile basmak için ikimiz de aynı anda davranmıştık ve ellerimiz çarpışmıştı. Onun bana dokunduğu her saniye ondan daha çok nefret ediyordum. 

Kapıyı sarışın, güzel bir kız açtı. Saçları iri dalgalar halinde omuzlarından aşağı dökülüyordu. Gözlerine yaptığı mavi renkteki makyaj  kahverengi gözlerini belirgin hale getirmişti ve bu haliyle her erkeğin dikkatini çekebilecek bir kızdı. Fakat Sarp kapı açılır açılmaz kıza bakmadan kendini içeri atmıştı. Adını bilmediğim bu kız yüzünde kocaman bir gülümsemeyle 

"Hoşgeldin." dedi. Ben de samimi olmasını umarak ona gülümsedim ve içeri geçtim. Gözlerim abimi bulduğunda arkadaşlarıyla gülüp eğleniyorlardı. Bize kapıyı açan kız da yanımdan geçip onların yanına gitti. Hareketli müzik yerini yavaş ritimde bir müziğe bırakıp, abim o kızı dansa kaldırdığında sevgili olduklarını anlamıştım. Bu seferkinin ciddi olmasını umarak onları bırakıp su içmek üzere mutfağa ilerledim. Sürahiye uzandım ve bardağa suyu doldurup tek seferde suyu bitirdim. Gerçekten yorucu bir gün olmuştu ve bu parti beni daha çok yormaktan başka hiçbir işe yaramayacaktı. Bu yüzden abime gidip eve gideceğimi söyleyecektim. 

Mutfaktan çıkmamla abimle çarpışmam bir oldu.

"Bende senin yanına geliyordum."
"Ne zaman geldin sen ? Neden yanıma gelmedin ?"
"Sakin olur musun ? Yeni geldim ve siz dans ettiğiniz için bölmek istemedim. Şimdi de eve gidiyorum."
"Hayır hiçbir yere gitmiyorsun. Kız başına burdan eve gidemezsin. Sokaklar şerefsiz kaynıyor."
"Başımın çaresine bakabilirim. Artık senin o küçük kız kardeşin değilim. Büyüdüm."

Bir süre hiçbir şey demeden sadece gözlerimin içine baktı.

"Sen benim için hep, saçlarına dokunmaya kıyamadığım küçük kız kardeşim olarak kalacaksın. Senin kılına zarar veren insanın elimden çekeceği var demektir. Tek başına gitme, Sarp bıraksın seni."

Bana en büyük zararı o veriyor abi, saçlarına dokunmaya kıyamadığın küçük kardeşinin her saç telini teker teker kırıyor, diye bağırmak istesem de yaptığım tek şey başımı kabul ettiğimi belli eder şekilde aşağı yukarı sallamak oldu.

Mavi GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin