Mavi Gece - Bölüm 9

498 40 2
                                    

İnsanlar bencildir.

Her zaman her şeyin merkezinde kendilerinin olmasını isterler. Dünyanın sadece onların etrafında dönmesini ve diğer herkesin bunun için çabalamasını beklerler. Fakat birisinden bir iyilik gördüklerinde isi bunun değerini bilmezler.

Çünkü insanlar nankördür. 

Ben de o insanlardan biriydim.  

Elimdeki kağıda uzun sayılacak kadar uzun bir süre baktım, baktım ve tekrar baktım. Altında imzası olmamasına rağmen bu şiiri Gece'nin yazdığı çok bariz bir şekilde ortadaydı.  Sadece yan yana gelmiş birkaç kelimeye bu kadar duyguyu nasıl yükleyebiliyordu bilmiyorum ama kalbim duygu seline maruz kalıyordu. Bu selden sağ çıkan tek duygu ise acıydı. Diğer bütün duyguları yıkıp geçiyordu. Kalbimde büyük bir acı..

Kağıdı tekrar katladım ve o gün Gece'nin raflardan seçip aldığı şiir kitabının arasına koyarak tekrar kitaplığa kaldırdım.  Gece'yle aramızdaki ilişki, arkadaşlık, bugün bitmişti benim için. Ben daha kendime iyi gelemezken bir başkasına iyi gelebileceğim düşüncesine inanmam o kadar zordu ki. Aksine, daha da kötü olmasına sebep olabilirdim. Hayal kırıklığına uğratır, kalbini kırar ve çok fazla canını yakardım. Bu yüzden bu şiir de sadece ondan bana kalan bir hatıra olacaktı.

Elimde bir başkasının elini hissetmemle irkildim.

"Ben, özür dilerim. Korkutmak istememiştim."

Hala tuttuğu elime baktım. İkinci kez elimi tutuyordu ve bu sefer biraz farklıydı. İlk seferinde Gece ellerinin titremesini durduramıyordu. Şimdi ise ben..

Ellerimize çok fazla bakmış olmalıyım ki o da baktıktan sonra elini çekti. Son kez elini tutuşumda bu şekilde sona ermiş oldu. 

"Hayal, iyi misin ? Titriyorsun. Üşüdün mü ? İstersen eve gidelim."
"Gece.."

İsmini sesli bir şekilde söylemek kalbimdeki acıya bir bıçak daha saplamıştı. Benim için bu kadar endişelenen birine zarar vermek isteyeceğim son şey bile değildi. Kitaplığa yöneldim ve şiir kağıdını alıp Gece'ye verdim.

"Gece, git lütfen."

Bir elindeki kağıda bir bana baktı. Gözlerindeki ifadeden bu yaptığıma bir anlam yükleyemediği fazlasıyla belli oluyordu. Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülürken onu omzundan ittim ve bağırdım .

"Sana git dedim !" 

İşte ona verdiğim ilk zarar.

"Hayal.."
"Ne duruyorsun ? Gitsene !"

İki...

Titremem şiddetini arttırmıştı ve göz yaşlarım yüzünden bulanık görüyordum. Gece'ye bağırdıktan sonra geriye kalan gücüm de tükenmişti. Bitkin bir halde yatağa oturarak ağlamaya başladım. 

"Hayal iyi değilsin. Hadi gel biraz yürüyelim, sakinleşirsin."

Cevap verecek gücüm yoktu. Sabaha kadar ağlamak ve sonrasında uzun bir uyku çekmek istiyordum. Uyandığımda ise yepyeni bir hayatımın olmasını.

"Hayal !"

Ayaklarımın yerden kesildiğini hissettikten sonra etraf karardı ve hatırladığım son şey Gece'nin ismimi haykırışı oldu.


***


Bir göl kenarında gözlerimi araladım. Neredeydim ben ?  Hava kararmıştı ve yıldızlar gökyüzünde ağlamaya başlamışlardı. Ay sanki her zamankinden daha üzgündü. Yattığım yerden kalktım. Üstümde simsiyah bir elbise vardı. İyi de bu benim elbisem değildi ki ? Üstümde kime ait olduğunu bilmediğim elbisemle bilmediğim bir göl kenarında kaybolmuştum. Telefonum yoktu ve olsaydı bile burada çekmeyeceğine adım gibi emindim. Korkak adımlarla ilerlemeye başladım. Sadece bir kaç adım atmıştım ki omzumda bir el hissetmemle çığlık attım. 

"Sakin ol Hayal. Benim, Gece. Beni takip et."

Gece'nin yüzünde garip ve sinir bozucu bir gülümseme vardı. Yine de yapacak başka bir şeyim olmadığında onu takip etmeye başladım. Çok hızlı gidiyordu.

"Biraz yavaş gidemez miyiz ?"

Beni duymamış gibiydi. Giderek daha da hızlanıyordu. 

"Kime diyorum ?"

Beni ya duyduğu halde önemsemiyordu ya da gerçekten sağırdı. Artık ona yetişemiyordum. Koşmaya başlamıştık ve ben nefes nefese kalmıştım. Ona yetişmeme çok az kalmıştı. Tam uzanıp kolunu tutacakken birden bire yok oldu.  Sanki önümde biri gözlerini çıkartıp sağ gözünü sola, sol gözünü de sağa takmış gibi etrafa bakınıyordum. Bu şekilde ortadan kaybolması imkansızdı.  Korkum giderek artıyordu. Koşmaya başladım. Terden eriyene, nefesim kesilene kadar koştum.

"Gece !"


***


Uyandığımda odamdaydım. Abim başucumda bir sandalyede oturmuş, elimi tutuyordu. Başımı okşadı ve alnıma bir öpücük kondurdu. 

"Sadece  kâbus gördün tatlım."

Yattığım yerde doğruldum ve ona sarıldım. Ağlamış gibi gözüküyordu. Gözleri yaşlıydı ve kızarmıştı.  Hava hala aydınlıktı ve Gece burada değildi.

"Noldu bana ?"
"Sadece bayıldın. Doktor önemli bir şey olmadığını söyledi."

Çok yorgun hissediyordum. Sanki yıllardır uyuyormuş gibi. 

"Benim Gece'yi görmem lazım."
"Dinlenmen lazım."
"Saatlerdir uyuyorum zaten. Bırak da gideyim."
"Hayır, Hayal. Yatıp dinlenmelisin."
"Benim Gece'yi görmem lazım."
"O psikolojisi bozuk herifle görüşmeyeceksin ! Ya düştüğünde başını bir yere vursaydın ? Ya da dur. Belki de buna gerek kalmazdı ve o senin başına herhangi bir şeyle vururdu ? Ne dersin Hayal ? Sence de kulağa hoş geliyor mu ?"

Gözlerim hayal kırıklığıyla dolu bir şekilde abime baktım. Gece'den bu şekilde bahsetmesi ondan beklediğim bir şey değildi. O böyle biri değildi.  Onu dinlemedim ve ayağa kalktım.

"Çekil önümden."

Tam kapıya gelmiştim ki söylediği sözleri beni olduğum yere çiviledi.

"Eğer bu kapıdan çıkıp onunla görüşürsen benim sesimi bir daha asla duyamazsın Hayal.Onunla arkadaşlık kurarak hayatını mahvetmene izin veremem. Ya ben ya da Gece."

Arkama döndüm ve abimin gözlerinin içine baktım. O her zamanki bakışı yoktu gözlerinde. Değişmişti. Bir şeyler onu değiştirmişti. Kazandığı şeyler en değerli özelliğini kaybettirmişti ona. Geniş bir çevre, sırf dış görünüşü için onunla birlikte olmak isteyen kızlar, kaslı bir vücut, güzel bir araba ve ev kazanmıştı belki ama içindeki sevgiyi, şefkati, insanlığı kaybetmişti. Empati kurma gücünü ve insanlara karşı olan iyimser bakışlarını kaybetmişti. Bunlarla beraber az sonra beni de kaybedecekti. Ben onu değil, o beni kaybedecekti. Çünkü her ne kadar bir zamanlar gerçekten abim olsa da artık değişmişti ve hayatımdan böyle birinin çıkması bana bir şey kaybettirmez, aksine çok fazla şey kazandırırdı. 

"Şunu iyi öğrenmeni istiyorum abi. Gece, bana, asla, zarar, vermez."

Arkamı döndüm ve olabildiğince hızlı adımlarla aşağıya indim. Salondan geçerken annemin ve babamın bana seslenişlerine aldırmadım ve evden çıkıp karşı evin zilini çaldım.  Kapıyı dün kalbini çok fazla kırdığım ve bunu asla hak etmeyen, yaşadığı acılar yüzüne yansımış olan Gülay Teyze açtı. 

"Hayal ? İyileştin mi kızım. Ah, çok sevindim."

Beni çok içten bir sarılmayla ödüllendirdi ve içeriye davet etti. Ah, bu kadın kesinlikle bunları hak etmemişti. 

"Gece evde mi ?"
"Hayır değil. Evden çıkarken nereye gideceğini sordum fakat söylemedi. Elinde birkaç kağıtla çıkıp gitti." 
"Peki, teşekkürler. Görüşürüz Gülay Teyze."
"Görüşürüz kızım. "

Ağaçeve gitmiş olmalıydı. Normalde benden habersiz ağaç eve gitmiş olmasının düşüncesinin bile beni sinirlendirmesi gerekirken şu anda içten içe seviniyordum. Benim için özel olan bir yeri benimsemesi içimdeki mutluluk tohumunu suluyordu.  

Ağaç eve doğru yola koyulmuştum ki Sarp'ın arabası önümü kesti. 

Mavi GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin