Mavi Gece - Bölüm 4

649 62 5
                                    

Merdivenler normalde olması gereken kırmızı gül yapraklarının yerine beyaz gül yapraklarıyla süslenmişti. Buna zıtlık oluşturan siyah mumlar beyaz gül yapraklarının arasında yanıyordu. Aynı süslemeler içerisi için de geçerliydi.Tek fark bir yatağı andıran koltuğumun üstüne beyaz bir gül konulmuştu.  Müzik çalarda Evanescense' ın sevdiğim şarkısı olan My Immortal çalıyordu.Her şey çok güzel düşünülmüştü. Gece'ye döndüm.

"Tüm bunlar harika! Herşey çok,çok güzel."

"Sana yakışacak bir şeyler yapmak istedim."

"Teşekkür ederim."

"Lütfen gözlerini kapat."

Sorar gözlerle ona baktım.

"Sana son bir sürprizim daha var."

"Son bir sürpriz daha mı ? Bu kadar kısa sürede nasıl hazırlayabildin ? "

Son derse girmemiş olduğu aklıma gelince buraya gelmiş olabileceğini düşündüm. Fakat ne olursa olsum benden habersiz buraya gelmesi yanlıştı. Bu düşünce ona karşı içimde bir öfke tohumu oluşturdu ve ona güvenmekle hata yaptığım düşüncesi tüm benliğimi sardı.

"Gözlerini kapat lütfen Hayal."

"Peki kapattım."

"Evet,harika.Şimdi elimi tut ki bir yerlere çarpıp düşmeden yürüyebilesin."

Elimi tuttu.Elleri de kalbi ve ses tonu gibi sıcacıktı. Fakat heyecanını titreyen ellerinden anlamıştım.O anda ona karşı içimde hissettiğim adını veremediğim his, öfke tohumlarını ekildikleri yerden söküp çıkardı. Şimdi o içimde büyüyen adlandıramadığım hisle baş başa kalmıştık.

"Sakın ben gözlerini aç demeden açma."

"Pekala bayım,dediğiniz gibi olsun."

"Anlayışınız için teşekkürler hanımefendi.Bir adım daha gel.Evet,şimdi dur."

"Artık bir sakıncası yoksa gözlerimi açabilir miyim? "

"Peki,artık açabilirsin."

Hayatıma eklenen bir hayal kırıklığı daha.Beni pencerenin önüne getirmişti fakat karşı karşıya kaldığım her zamanki manzaradan başka bir şey değildi.Bu çocuk ne yapmaya çalışıyordu böyle ?

"Gece, farkında mısın bilmiyorum ama burada sürpriz falan yok."

"Bu kadar emin olma ve aşağıya bak bakalım."

Küçük pencereden eğilip aşağıya baktım. Salıncak! Evet bu bir salıncaktı ve ağaçevin arka tarafına iki ağaç arasına yerleştirilmişti.

"Bu bir salıncak!"

"Gerçekten mi?"

"Dalga geçmeyi kes."

Gülerek söylemiştim. Fakat yine de gülümsemesi solmuş, gözleri suçlu bir çocuk gibi yere kaymıştı. Bu kadar alıngan olmasına ne gerek var ? Sadece şaka yapıyordum bunu anlaması gerekmez miydi ?

"Hey, sadece şaka yapıyordum bu kadar alınmana gerek yok küçük adam."

Koşar adım aşağıya indim ve mavi renkteki salıncağa koştum.İki ağacın arasına yerleştirilmiş ve üstü rengarenk ışıklarla süslenmişti. Oturdum ve sallanmaya başladım. Gece de diğerine oturdu ve sallanmaya başladı.

Küçük bir kız çocuğuyken salıncaklara bayılırdım. Parka gittiğimizde koşar adım salıncağa gider, sallanabildiğim en hızlı şekilde bıkana kadar sallanırdım. Ne kadar yükseğe çıkarsam , yani gökyüzüne ne kadar yakın olursam, kendimi o kadar özgür hissederdim. Babam salıncaklara olan ilgimi bildiğinden evimizin bahçesine de küçük bir salıncak almıştı. O da maviydi ve bu salıncak bana onu hatırlatıyordu. 

Gece'nin gözlerini üzerimde hissedebiliyordum.Ona baktım,gülümsüyordu. Gülümsedim. Uzun bir süre sessizce oturduk ve sadece birbirimizi izledik. Normalde bir insanla bu kadar fazla göz teması kurmak beni rahatsız ederdi. Fakat garip bir şekilde onun gözlerine uzun süre bakmak beni rahatsız etmemişti. Aksine gözleri benim için bir manzaradan farksızdı şu anda. Belki de güzel olduğundandır. Birden Gece'nin yüzü asıldı ve gözlerini benden başka bir yöne çevirdi. Sanki birden olmayan bir makasla aramızdaki görünmez bağı kesmişlerdi. Ben tam ne olduğunu soracak iken birden telefonum titredi. Arayanın kim olduğuna baktığımda abimin aradığını gördüm. Ah, parti tamamen aklımdan çıkmıştı.

"Alo ?"

"Nerdesin Hayal ?"

"Şey.. Ben-"

"Çabuk ol birazdan herkes gelecek."

"Tamam geliyorum."

Telefonu kapattım ve Gece'ye döndüm.

"Hadi partiye gidiyoruz. Hem seni abimle tanıştırırım."

"Ben gelemem."

"Ama-"

"Hayal ! Gelemem dedim."

Ağzım açık kalmış bir şekilde şaşkın gözlerle ona bakakaldım. Birden bire sinirlenmiş ve bana bağırmıştı. Bu ani çıkışı karşısında irkildim ve bir adım geriye çekildim. Bu çocuğu gerçekten anlayamıyordum. Birkaç dakika öncesine kadar gereksiz yere alınganlık gösteren kırılgan çocuk gitmiş, yerine özgüveni tavan yapmış, durduk yere sinirlenip bağıran biri gelmişti. Ne yaptığının farkına vardığında sonunda konuşmayı başarabilmişti.

"Ben... Özür dilerim."

Bunu söylerken gözlerime bakmamış ne yapacağını ne söyleyeceğini şaşırmış bir vaziyette elleriyle saçlarını karıştırıp durmuştu. Daha sonra da koşarak uzaklaşmıştı.

Salıncağa oturdum ve üstümdeki o tuhaf gerginliği atmaya çalıştım. Gece, onunla ilgili içimde filizlenen tüm duyguları kendi elleriyle söküyor, kalbimi delik deşik bırakıyordu. Anlaşılmaz bir kişiliği vardı, tıpkı çözülmesi zor bir bulmaca gibi. Cevap olarak yazabileceğiniz iki farklı kelime vardır,birisi yanlış olan. Fakat karar veremezsiniz hangisinin doğru olduğuna. Gece de öyleydi. Onu betimleyecek birçok sıfat beliriyordu aklımda. Fakat hangisinin Gece'yi betimlediğine karar veremiyordum. Sanki içinde birkaç insan yaşıyor da her biri farklı sıfatları temsil ediyor gibiydi. Tıpkı geceleri parlayan yıldızlar gibi. 

Yanımdaki salıncağa birinin oturmasıyla bakışlarım o tarafa kaydı.

"Benim Hayal'ime kimse bağıramaz küçüğüm."

Mavi GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin