Gizlenenler, söylenmeyenler, saklananlar o kadar çok sıkıyordu ki canımı... Belirsizliği hiçbir zaman sevmedim. Hayatımda her şeyin, herkesin net olmasını istedim hep. Fakat bunun aksine ben hep sakladım kendi kişiliğimi. Belki de bu yüzdendir karşımdakinin net olmasını isteyişim. İnsanların benim gibi çıkmasından, kandırılmaktan korktuğum için. Yani dolaylı yoldan da olsa kendimden korktuğum için.
Ekrandaki mesajı son bir kere daha okuduktan sonra yapabileceğim tek şeyi yaparak tanımadığım numaradan gelen bu tehdit kokan mesaja "Kimsin sen ?" diye mesaj attım. Hem korkuyordum kim olduğunu öğrenmekten, hem de Gece'nin yazdığı bir şiiri başkasının okumuş olduğu gerçeğindeki o başkasını merak ediyordum. Bir yandan sırf tanıdığım biri olsun diye bu başkasının Sarp çıkması için dua ediyor, diğer yandan da Sarp'ın Gece'ye dair bir şeyler öğrenmemesini istediğim için bir yabancı çıkmasını diliyordum içten içe.
Belirsizliği sevmeyip kendi içimde bile bu kadar belirsiz olmam kendimden daha çok korkmama sebebiyet veriyordu.
Telefonumdan gelen bildirim sesiyle hemen ekran kilidini açıp mesaja baktım.
"Boşluğunu asla dolduramayacağın biri."
Cevap olarak kim olduğunu söylemesini beklemem büyük bir aptallıktı. Kendini betimlediği bu dört kelimelik cümle bana kim olduğuna dair en ufak bir ipucu bile vermemişti. Cevap yazmak istiyordum fakat ne yazmam gerektiğini bir türlü kestiremiyordum. Çünkü bu mesajdan gerçekten bir şey anlamamıştım.
"Anlamadım ?"
Bu sefer hiç beklememe gerek kalmadan cevap geldi.
"Aptal şey. Gece'nin benim boşluğumu seninle doldurmaya çalışacak kadar akılsız olması beni şaşırttı doğrusu."
Gece'nin benim boşluğumu...
Bu mesaji yazan kişi her kimse Gece onu tanıyordu ve şu anda görüşmedikleri aşikardı. Eski bir kız arkadaş mı ? Bildiğime göre Gece sadece Beril'le çıkmıştı ve onun ölümünden sonra hayatına hiçbir kız girmemişti. Belki de bana anlatmadığı şeyler vardı. Sonuçta ne kadar tanıyordum ki onu ? En iyi tanıdığım insanlar bile benden bir şeyleri saklarken, benim bile kimseye anlatmadığım şeyler varken yeni tanıştığım birinin benden bir şeyler saklaması şu durumda garipsenecek bir davranış değildi. Fakat bir yanım körü körüne Gece'ye inanıyordu ve nedense hep bu taraf ağır basıyordu. Abime karşı Gece'yi koruyuşum da Gece'ye olan bu inancım sayesinde olmuştu.
Bu mesajı yazan kişiyi bir an önce bulup o şiir kağıdını almak istiyordum. Çünkü Gece bana güveniyordu ve ben güvenini boşa çıkarıp onu kaybetmek istemiyordum.
Ani bir kararla arama tuşuna bastım.
Çalıyor...
Ben telefon açıldığında ne söyleyeceğimi planlarken kapının aniden açılmasıyla elimdeki telefonu hemen kapatmaya çalışarak yatağa fırlattım.
"Hayal ? Konuşmanı böldüysem özür dilerim. İstersen daha sonra gelebilirim."
"Yoo hayır. Gel lütfen."Gece kapıyı kapatıp koltuğa oturmak üzereyken, telefondan gelen ses çağrıyı sonlandıramadığımı, hatta yetmezmiş gibi hoparlöre aldığımın sesli göstergesiydi.
"Demek sesimi duymak istiyorsun Hayal. Ah, sesimden beni tanıyabileceğini düşünmen tam sana yakışacak bir aptallık."
Telefondan gelen bu ses yerini ufak bir kahkaha sesine bırakırken Gece'nin gözleri dolu bir şekilde, zor duyulacak bir sesle söylediği kelime telefondaki kahkahayı yarıda kesmiş, benim gözlerimin yuvalarından çıkacak kadar açılmasına sebebiyet vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Gece
Teen Fiction"Benim kayıp dünyamda aşkı en güzel şekilde hissettirdiğin için sana minnettarım." "Karanlık bir yolda gidiyorum Ufukta ulaşılmaz parlak bir ışık... Koşuyorum, ışık gözümü alıyor. Yoruluyorum, ulaşamıyorum. "