"Gece !"
Beni duymuş gibi gözükmüyordu. Giderek daha sert vuruyordu yere ve bu gidişle elleri paramparça olacaktı.
Tıpkı kalbi gibi.
Burada olduğumu belirtmek için karşısına geçip ayakta dikilmeye başladım fakat yüzünde gördüğüm o ifade, ellerindeki kanlar ve saçlarından damlayan terlere karışmış Gözyaşları yanına çöküp ona sarılma isteği uyandırıyordu içimde.
Kafasını yerden kaldırıp gözlerime baktığında içimde acıyla dolu bir Çığlık koptu. Gözleri kançanağı içinde çaresizlikle bana bakıyordu. Her şeyden yorulmuş, bütün gücü tükenmiş ve sahip oldukları elinden alınmış olduğu dışına o kadar çok yansıyordu ki onu tanımasam da bunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi.
Dizlerimin üzerine çöküp ona sımsıkı sarıldım. Boynuna dolanan kollarıma Karşılık onun kollarını belimde hissettiğimde dokunduğu her yerin yandığına yemin edebilirdim. Gözyaşlarımın omzumu ıslatmasına aldırmadan ona sarılmaya devam ettim. Boğuk bir sesle "Kurtar beni. " diye fısıldadığında benim de gözyaşlarım havayla buluşmuş, Gözlerim istemsizce kapanmış ve ona daha da sıkı sarılmıştım.
Birinin size bu denli Muhtaç olması taşınabilecek Türden bir Yük değildi. Fakat bu kişi değer Verdiğiniz biriyse sırtınızdaki ağırlığa rağmen ayak tabanlarınız kanayana kadar yürümeye devam ediyordunuz.
Kollarımı boynundan ayırıp göz teması kurduktan sonra ellerini acıtmamaya Özen göstererek tuttum.
"Seni kurtarmam için önce senin kurtulabileceğine inanman ve bunun için çabalaman gerek. Emin ol sen yere her yumruk attığında o acıyı ben de iliklerime kadar hissediyorum ve seni bu acıdan kurtarmak için elimden gelen her şeyi Yaparım. Fiziken burada olmasam, seni gözlerimle görmesem bile-"
Elini tutup kalbine koyduktan sonra konuşmama devam ettim.
"-ben her zaman burdayım."
Daha sonra elini onun kalbinin üstünden çekip kendi kalbimin üstüne koydum.
"Ve sen de hep burdasın."
Bana bakıp sadece kısa bir anlığına gülümsediğinde aslında uzun süredir buna ihtiyacım olduğunu farkettim. Sadece bir gülümseme bile içinizde her şeyin güzel olacağına dair bir umudun varlığına sebep olabiliyordu.
Yerden kalkıp pencereye ilerledim ve perdeleri açarak içeriye biraz güneş ışığı girmesini sağladım. Gece de yerden kalkmış, yatağına oturmuş beni izliyordu. Odayı tekrar inceleme fırsatı bulduğum için seviniyordum çünkü burayı bu kadar boş bırakmaya niyetim yoktu. Oda ne kadar boş olursa Gece kendini o kadar yalnız hissedecekti ve bu olmasını isteyeceğim son şey bile değildi.
"Bak ne diyeceğim, birdahaki gelişimde sana okuman için şiir kitapları getireceğim."
Gülümseyerek beni dinliyordu. Yanına gidip yatağa oturdum.
"Hatta bir tane de radyo getirsek hiç fena olmaz. Hem müzik dinlersin hem de dış dünyayla bağlantın kesilmemiş olur. Ne dersin izin verirler mi sence ?"
"Şey, ben... Bilmiyorum. "
"Sorun değil. Ben doktorunla konuşurum. "
Pencere pervazına baktığımda küçük bir iki saksı koyma fikri aklıma geldi.
"Sana bakman için çiçekler almalıyız bence. Hem bütün gün burda canın sıkılmaz. Yani yalnız da hissetmezsin. En azından sa-"
Yüzümü ona doğru döndüğümde sözümü kesen şey dudaklarımın üstünde hissettiğim dudakları olmuştu.
Kısa olduğu için üzgünüm. Her şeye rağmen okumaya devam ettiğiniz için teşekkürler. Sizi seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Gece
Teen Fiction"Benim kayıp dünyamda aşkı en güzel şekilde hissettirdiğin için sana minnettarım." "Karanlık bir yolda gidiyorum Ufukta ulaşılmaz parlak bir ışık... Koşuyorum, ışık gözümü alıyor. Yoruluyorum, ulaşamıyorum. "