“Millet çiftleşmeyi de bilmiyor. Varsa yoksa sapkın sapkın hareketler.” Dedi Doğan silahını kontrol ederken. “ Neyse stres atarız biraz.”
Marko çaldığı ıslığını yarıda kesip “Yaş kaç Eren?”
“Yirmi üç.”
“Ooo… Çok gençsin sen ya. “ dedi dikiz aynasından Eren’e bakıp.
“Belli başlı kurallarımız var. Onları açıklığa kavuşturalım önce. “ dedi Doğan.” Birinci kural! İki meme görünce beyninle çükünün yer değiştirmesine asla izin vermeyeceksin!”
“Daha önce meme gördün demi Eren?” dedi Marko. Kendince genç adamı değerlendirmeye çalışıyordu.
“ Porno izlerken görmüştüm!”
Doğan ve Marko hızla kafalarını çevirip birbirlerine baktılar. İkisi de Eren’in gerçekten de bu kadar masum olduğuna inanmamışlardı ama yanılmışlardı. Sanki arabaya ilahi bir sessizlik çökmüştü. İkisi de inanamayarak birbirlerini süzdüler. Sessizliği Marko bozdu.
“Eren dalga geçme bizimle!”
“Yok, abi ne dalgası.”
“Sen daha önce… Hiç… Yapmadın mı lan?”
“Yoo…”
Doğan ve Marko bir yemin gibi aynı anda tekrarladılar.
“Milli olmayan bir erkeğin hayat damarlarından biri kopmuş demektir!”
Doğan öğrendiği yeni bilgiyle gülerek başını iki yana salladı.” Bunu Canan’ın yanına götürelim. Kış uykusundan uyansın.”
“İyi fikir. Eren kardeş…” dedi Marko omzunun üzerinden bakarak. “ Canan diye bir hatun var, ölüyü bile diriltir. Bu akşam seni oraya götürelim biraz otur konuş!”
“Ne konuşucaz?” dedi Eren kaşları havaya kalkarak.
“Ne biliyim oğlum! Memleket meselelerini konuşmazsınız herhalde. Neyse sen kafanı yorma o bilir işini.” Dedi piç bir sırıtışla.
‘Ah Canan…’ dedi Marko içinden. Sıcak, verici bir kadın aynı zamanda deli dolu cümleleriyle insanı kendinden geçiriyordu. Bir keresinde tam evinden çıkacakken onu yarı yolda durdurmuştu.
“Yine gel…”
“Ya evde olmazsan?”
“Ben hep evdeyim Marko.” Demişti şuh sesiyle.
Marko kafasından canlanan anısıyla dudaklarını ısırmıştı.
“Off, off!”
“Ne oldu la?”
“Şu Canan…” dedi gözünü yoldan ayırmadan. “Ülke olsa sırf onun için haçlı seferine çıkarım!”
Doğan sırıttı.”Can da oluyor canan da dimi?”
“Hem de nasıl… Ekonomiye bile can verir be!”
“Her neyse. Konuyu dağıttınız! İkinci kural…
“… İkinci kural, iyi dinle!” dedi Marko sözünü keserek.
“Marko sus la!”
“Ya kusura bakma sinirlerim bozuldu. Herkes bakire kız ararken bize erkeğin bakiri düştü.”
“Ya Marko, herkes sen mi? Sen on beşinde mala vururken bu masum parlak çocuk tusubasa izliyordu.”
“Allah benim belamı versin be!
“Versin!” dedi. “İkinci kurala gelelim. Soru sormak yok! Açıklanacak bir durum olursa biz sana söyleriz. Onun dışında sorgulamak yok!”
Doğan oturduğu koltukta arkasını dönüp genç adama sertçe baktı. Eren de ona bakışlarını dikti. Tüm konuşmalar ona ağır ve anlamsız gelmişti. Nereye düşmüştü böyle? Karşısındaki iki adamlar manyaklık konusunda tam bir madalyayı hak ediyorlardı.
“Son olarak asla tereddüt etme! Bir şeyi yap dediğimde yap.”
Eren kafasını salladı. Adam her kelimenin ucuna düğüm atmış gibi sözlerine laf ettirmeyecekti. Herşey bir o kadar açık bir o kadar da kapalıydı.
Eren sadece içinden ‘Lanet olsun’ diyebildi.
Marko el frenini çekip” Geldik kızlar! Emanetler çekilsin…”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fedai
General Fiction"Ne söylesem tarifin eksik kalıyor.Oysa; kalbi acıtan her ne varsa Sen hepsinden birazsın işte..."-Muhsin Ünlü