Selamlar, selamlarr...
Ayıplı bi bölüm oldu zannımca. Ben de utana sıkıla yazdım. İşte öyle bir şeyler
Hatam varsa affola.
Bölüm hakkında sorularınız varsa lütfen bana ulaşın, yorumlarınıza ihtiyacım var.
Keyifli okumalar canlar
Sorduğu soruya cevap beklerken gözlerini kısarak baktı Nikki'ye. Alıcı gözle... Yanağının iç kısmını dişliyordu bu sırada.
Nikki ise basit bir sorunun neden yatağa davet eder gibi çıktığına anlam veremeyerek bakıyordu adama. Sesi derinlerden geliyor gibiydi. Yatak odası sesi gibi... Yatak odası sesi mi vardı? Olmalıydı yoksa bile bu şu an da icat edilmişti.
Güçlü bir şehvet duygusuyla dolduğunu hissetti.
"Almanca mı?"
Marko sigarasını küllüğe bastırırken bir yandan da kıza bakmayı sürdürdü.
"Hıhı."
Nikki'nin düşünmekten çok uzakta olan aklı bir şeyler düşünmeye çalışıyordu. En azından basit bir cevap verebilmeliydi.
N'oluyordu ya?
Alık alık adama bakmaktan başka bir şey yapamıyordu, ha bir de kendini sardığı elleriyle bir kolunu tırmalıyordu.
Marko kızın ona bakışlarından ne hissettirdiğini anlamaktan çok görüyordu. Haince sırıtmamak için kendini sıktı. Koltuktan kalkıp deyimi yerindeyse aheste aheste kızın yanına doğru geçti. Koltuğa usulca oturdu. Aralarında neredeyse mesafe yoktu. Oysaki gayet geniş bir koltuktu.
"Ee, ne diyorsun?" dedi kıza beklentiyle bakarken.
Gerçekten de beklentisi vardı. Bir cevaba ihtiyacı vardı. Ne olursa...
"Ben, ben..."diye kekeledi Nikki.
Öylesine tuhaf bir ruh haline bürünmüştü ki. Bu yabancı adamla ciddi ciddi kavga etmişken aynı gün içinde bu tür bir yakınlaşmayı beklemiyordu doğrusu. Tüyleri diken diken olmuştu. Bir de niye her şey bu kadar sessizdi ki böyle? Biri kapıyı çalsaydı ya da bir telefon... Bu aradaki titreşen elektriği bozacak herhangi bir şey...
Hiç biri yoktu ve o sadece kekeleyebiliyordu. Lanet olsun dedi içinden. Nasıl bu hale geldim ben?
Nikki kendini sorgulamaya devam ederken Marko da bekleyecek sabır kalmamıştı. Cevap gelmiyorsa kendi aramalıydı değil mi?
Gözlerini diktiği kıza kafasını yana eğerek baktı.
Nikki de gözlerini ona dikmişti. Nefes alıp verişleri hızlanmıştı.
Marko hafifçe gülümsedi ve elini kızın boynuna koyup kendine çekti. Tutuşu sert değildi ama ne istediğini belli ediyordu. Hatta başparmağı kızın elmacık kemiğini okşuyordu. Önce üst dudağını aldı dudaklarının arasına.
Romantik olmaktan çok uzak bir öpüştü bu. Daha çok ısınma turları atarmış gibi bir şeydi ama iştahlı olduğu kesindi. Çünkü bedenler birbirine yabancıydı. Erkeğin duyguları tatmine odaklı, kadının ki ise aniden gelişen şu ana anlam yüklemekle meşguldü.
Nikki'nin göğsü şiddetle çarparken dudaklarını sömüren adama kayıtsız kalamamıştı. O da istekle yanıt vermeye başlamıştı. Belki biraz hoyrat öpüşüyordu ama zevkliydi. Ağzındaki tat hoşuna gitmişti. Bir elini adamın onu tutan eline uzatırken diğer elini de göğsüne uzatıp, tişörtünü yumruğunun arasına sıkıştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fedai
General Fiction"Ne söylesem tarifin eksik kalıyor.Oysa; kalbi acıtan her ne varsa Sen hepsinden birazsın işte..."-Muhsin Ünlü