Selamlar...
Büşüğüm cagnım benim destek için sonsuz teşekkürler.
Keyifli okumalar...
Marko, Doğan ve Onur'un evden çıkmasının ardından kendini yeniden koltuğa attı. Kafasına yediği tavanın sızısıyla zonklayan bir şişlik vardı alnında ve bu naif görünümlü kızın aslında hiçte göründüğü gibi olmadığını anlamıştı. Bu yüzden de kızı göz hapsinde tutuyordu. Yeni bir darbeyi daha kaldıramazdı.
Nikki ise hala aynı öfke yoğunluyla ne yapacağını bilemez halde salonun diğer yarısını ayıran mutfağa geçmiş, lavabonun önünde durmuştu. Küçük pencereden dışarı bakıyordu. Biraz önceki karmaşadan saçı başı dağılmıştı ama bu umurunda değildi. Kendini fazlasıyla gergin hissediyordu. Evinde bir yabancıyla baş başa kalmıştı ve bu hiç hoşuna gitmiyordu. Çenesini kapalı tutmasının tek sebebi Onur'du. O iki adam kendi aralarında konuşurken, Onur ona bu adamların kim olduklarını anlatmıştı. Nikki ye sadece polisi aramamasını ve sessizce beklemesini söylemişti.
Anlayamıyordu Nikki, iki gün önce 'beni bulmamalılar' diyen kız şimdi her şeyi olağan karşılıyordu. İki gün içinde iyice içine kapanmıştı. Bu sürede kafasında neye karar verdiğini bilmiyordu ama bu durum fazlasıyla tuhaftı. Çünkü bu katil kılıklı adamlarla beraber geri döneceğini söylemişti.
Bir elini saçından geçirip içini çekti. Onur'un annesi ölmeden önce her şey ne kadar da normaldi. Şimdi bir filmin içinde gibi hissediyordu kendini.
Biraz ötesinde koltukta oturan adama baktı yan gözle. Rahatça koltuğa yayılmıştı ve o da kendisine kaçamak bakışlar atıyordu.
Bakışlarını kaçırırken yanaklarını sıkıntıyla şişirip ofladı. Bu değişik adama ne şekilde sabredip, görmezden gelebilirdi ki?
Lavabodan bir bardak su doldurup içti ve küçük bir kara delik gibi görünen yanık halısına doğru yürüdü. Yere çömelip üzerinde parmaklarını gezdirdi. Artık bu halı için umut yoktu. Halıyı kıvırıp çöpe atmaktan başka çaresi yoktu. Ve yaptı da halıyı adamın bakışları altında kıvırıp kaldırdı ve dairenin kapısını açıp dışarı bıraktı.
Marko uzun süren sessizlikten sıkılarak yanına doğru gelen kıza baktı.
"Sen Türkçeyi nereden öğrendin?"
Kız yüzüne bile bakmadan karşısındaki koltuğa oturdu.
"Sana ne!"
"Ya şurada insan gibi muhabbet etmeye çalışıyorum sen..."
"Sen ve insan gibi muhabbet..?"dedi Nikki kaşlarını hayretle kaldırarak.
Kızın bu alaycı tutumuna tekinsizce gülerek baktı ,sözleri oldukça tehditkar çıkmıştı.
"Bence beni sinirlendirmeyi hiç istemezsin."
Nikki adamın gülen yüzünden gelip geçen o karanlık yanı görmüştü. Gülüyordu ama bu tamamen bir maske gibiydi. Sürekli dalga geçen yanının bir perde olduğunu anlayabiliyordu.
Sessizce durup gözlerini ondan kaçırdı. Onunla fazla laf dalaşına girmek istemiyordu. Tavayı kafasına çarptığında kendini iyi hissetmişti ama adam ona hiçbir şey yapmamıştı. Yapabilirdi ama yapmamıştı. Sadece işi dalgaya vurmuştu. Yoksa onu nasıl kolayca etkisiz hale getirebileceğinden emindi. Sonuçta erkekti ve onun karşısında biraz zayıf kalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fedai
General Fiction"Ne söylesem tarifin eksik kalıyor.Oysa; kalbi acıtan her ne varsa Sen hepsinden birazsın işte..."-Muhsin Ünlü