IHMFB: BEŞ

1.2K 98 53
                                    

Koçları bağırdı, "Soobin, lanet olası topa doğrudan vur." her zamanki gibi hüsrana uğramış görünüyordu. Soobin tamam manasında başını salladı, ayaklarıyla topa tekme attı ve konilerin arasından yavaşça geçti.

"Daha hızlı!"

Soobin inledi ve yayılmış konilerden daha hızlı geçmeye başladı, sonra topa tekme attı ve kaleden başka bir açıklığa doğru uzaklaştığını gördü.

Kaleci olan Beomgyu iç geçirdi. "Soobin, öncekinden daha fazla güç kullanmalı ve sonra ayağını düz tutmalısın." dedi Koç.

Soobin, "Üzgünüm." diyerek mırıldandı, topu almak için uzaklaştı. Oraya giderken, konilerin ucunda Yeonjun'u gördü. Soobin onun gerçekten hızlı koştuğunu, konilerin arasından hızla geçip gittiğini ve ardından Soobin daha gözünü bile kırpamadan topu ağlara doğru şut çektiğini gördü.

Beomgyu onu yakalamaya çalıştı ama sonunda çim zeminde düşerek nefesi kesildi, "Siktir, bu güzel bir vuruştu." dedi Beomgyu. Yeonjun kıkırdadı.

Antrenör alkışlayarak antrenmanın bittiğine dair bir işaret verdi. Koç, Soobin'in onun üzerinden geçtiğini görünce, "Mola zamanı! Gidip yıkayabilirsiniz, ama Soobin, sen biraz burada kal bakalım." diyerek talimat verdi.

Koç içini çekerek, "Soobin, kendini geliştirmen gerek. Seni yedekte tutmaya devam etmek istemiyorum." dedi. Soobin dinlemeye devam ediyordu.

Soobin, "Evet efendim fakat okulun dışında futbol antrenmanı yapmak için yeterince zamanım yok." diyerek açıklamaya çalıştığında koç arkasına doğru baktı.

"Olabilir, ama... Mesela Yeonjun her sabah kendisi için hızlı bir antrenman yapmak için buraya geliyor. Onun gibi futbol için yeterli tutkuya sahip olman gerek."

Soobin şaşkınlıkla, "Her sabah mı? Gerçekten mi?" diye sordu, koç gülümserken başını salladı.

"Evet, öyle. Neden ondan yardım istemiyorsun? Eminim sana yardım etmeyi çok ister."

"Bekleyin ne? Hayır, efendim! Ondan ders almak istemiyorum, Beomgyu ya da başka birine sormayı tercih ederim, ama Yeonjun? Hayır.'' Soobin konuştuğu anda, kendilerine yaklaşan ayak sesleri duydu.

"Neler oluyor?" diye sordu Yeonjun, koç ellerini sıkıca Yeonjun'un omzuna koydu.

"Yeonjun, Soobin'e futbol için yardım edeceksin."

Yeonjun hızlıca "Ne? Hayır! İstemiyorum. Yani, o yeterice iyi zaten." dedi ama koçun ona nasıl baktığını görünce gözlerini devirdi.

Koç, "Her sabah buraya pratik yapmak için geliyorsun, Soobin'in sadece birkaç gün yanında olması o kadar da zor değil. Ona temel bilgileri öğretebilirsin." dedi, Soobin gözlerini deviren Yeonjun'a baktı.

Yeonjun, "İyi." diye mırıldandığında Koç küçük bir gülümsemeyle yanlarından uzaklaştı. Yeonjun uzağa bakan Soobin'e döndü, öfkeyle.

Yeonjun, "Bunu sadece kaptan olduğum için yapıyorum ve beni bunu yapmak zorunda bıraktın. Biliyorsun, her sabahımı seninle geçirmek zorunda kalmaktansa ölmeyi tercih ederim." diyerek Soobin'i tersledi.

Soobin, Yeonjun'u işaret ederek, "Öyleyse öl, pislik! Senden özel ders almak istediğimi mi sanıyorsun? Yani, o zaman anlaşmamız şu- eğer bana futbol dersleri vereceksen, o zaman benim de sana da fen dersi vermeme izin ver. O 90'a ihtiyacım var, anladın mı?" dedi.

Yeonjun, "Ne lanet bir ineksin... Güzel, yarın sabah 5: 30'da sahada ol. Bir dakika gecikirsen, çıplak sol ayağınla iki şut çekersin." dedi.

"Anlaştık! Yarın saat 17: 30'da, kütüphanede. Bir saniye gecikirsen, o zaman 35'e takılı kalırsın." diyen Soobin, sonra omuzlarını sallamayı unutmadan yanından geçti.

[M] I HATE MY FUCKBUDDY | [YEONBIN] [türkçe çeviri]ᐩ¹⁸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin