IHMFB: ÜÇ

1.6K 97 78
                                    

Soobin her zaman romantizmin fazla idealist olduğunu düşünmüştü. Aşk denen duyguyla beraber güçlü bir bağla birbirlerine bağlanan, ilişkilerinin veya bağlarının inanılmaz olduğunu söyleyen kişiler... Buna dayanamayacağını hissederdi, bu duygu çok fazlaydı.

Aşk neydi? İki karşı cins arasında mıydı? Cinsel ihtiyaçları karşılamakla mı ilgiliydi? Fedakarlıklar ve acılar mıydı? Sıradanlıklar ve farklılıklar mıydı? Ya da daha önemlisi, gerçek miydi?

Alın yazısı ve kader gerçek bir şey miydi, yoksa sadece basitçe buna inanıyor muyduk, çünkü sonuçta bu, diğer insanların inandığı bir şeydi.

Pek çok insan sevginin ihtiyacımız olan tek şey olduğunu söylüyordu, ama ya sevgi sizi bir bütün yapamayacaksa? Ya da sevginin kendisi sizi parçalara ayıracaksa?

Bunlar, Soobin'in kafasındaki sorulardan sadece birkaçıydı. Yani teknik olarak Soobin buna hazır değildi, ama en azından... denemek istiyor muydu ki?

Soobin, birinin kensini yıkmasına, kırmasına ve seni incitmesine izin vereceği noktaya düşme fikrinin tamamen korkunç olduğunu düşündü. Birinden bu kadar hoşlandığını hayal bile edemiyordu.

Kalp kırmak asla onun işi olmadı. Ayrıca, bu okuldaki hiç kimse onun tipi değildi.

Cinsel ihtiyaçlardan bahsetmişken, Soobin bakir kalmayı da hiç bir zaman düşünmedi. Tüm arkadaşlarının zaten birçok kez seks yaptığını ya da yapmadıysa bile, en azından çevrelerindeki insanlara cilveleştiğini biliyordu. Bu konuda açık sözlü olmaktan çok daha fazlasını yapıyorlardı ve genellikle derinlemesine, kaba ayrıntılarla bu konu hakkında konuşuyorlardı.

Hiçbir zaman bunu gözünde o kadar da önemli bir şey yapmadı. Seks hakkında abartılan şey neydi ki?

Seks hakkındaki bu büyük aldatmaca neydi? İnsanların onu istemesine ne sebep oluyordu? Seks yüzünden insanların bu kadar çıldırmasına sebep olan şey neydi?

Soobin hormonları sağlıklı olan bir gençti, onun da ihtiyaçları vardı tabiki. Aslında, Beomgyu zaman zaman odadan ayrıldığında, Soobin kendini tuvaletine kilitler ve tuhaf sesler çıkarmamak için kendi elini ısırırdı. Ama tek sınırı buydu. Peki ya arkadaşları?

Onlar çılgınca utanmazlardı.

Gerçekten onlar azgın gençlerden daha fazlasıydılar. Haftada en az dört ya da beş kez farklı kızlarla takılmadan ya da yatmadan hayatta kalamayan adamlardı onlar.

San, profesör beyaz tahtaya bir şeyler yazarken İngilizce sınıfındaki bir kızı parmaklamanın ne kadar iyi olduğunu anlatırdı.

Ve Wooyoung, aynı anda üç kızla çıkmanın ne kadar iyi olduğunu veya birinin kız arkadaşını çalmanın ne kadar iyi olduğunu anlatırdı.

Taehyun birisine kur yapmanın ne kadar tatmin edici olduğundan bahsederdi. Kızlar ona 'evet' cevabını verdiklerinde, kur yapma olayının sahte ya da doğruluk mu cesaret mi için bir iddia olduğunu söyleyip, onları kırılmış görmekten keyif aldığını anlatırdı.

Beomgyu, kendi sınıflarından biriyle takılmanın ne kadar iyi olduğundan bahsederdi. Parasının cüzdanında kalması için atıştırmalık ve öğle yemekleri için kızlara ödeme yaptırırdı.

Huening Kai onlara iğrenç olduklarını söylerdi ama Soobin onun da kötü şeyler yaptığını biliyordu, belki de o kadar kötü şeyler değildi ama masum olduğu da söylenemezdi. Herkesin ihtiyaçları vardır, bu yüzden bu çok da önemli değildi.

Şimdi, gerçekten Yeonjun hakkında konuşmamız gerekiyor mu? Tanrım, Yeonjun'a başlamayalım bile. Onun... bir tür bir seks çekiciliği vardı ve bir çeşit... neydi? Ah evet. Manyetik enerjisi vardı.

[M] I HATE MY FUCKBUDDY | [YEONBIN] [türkçe çeviri]ᐩ¹⁸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin