16- Hem haklıyız hem pişman.Arabanın içi sessizdi. Pazar akşamı gittiğimiz küçük kayak merkezinden dönüyorduk. Cuma akşamından beri kahkaha atmadığım tek bir dakika yoktu. Ama yola çıktığımızdan beri durgunlaşmıştım biraz.
Arka tarafta karanlıkta sadece Tae'nin ve benim telefonlarımızın ekranları parlıyordu. Önümde Jungkook'un birkaç saat önce attığı gönderinin açıklaması vardı. Tabii ki sadece açıklama kısmı, gönderinin tamamını görmeye dayanamıyordum.
"Burada da kar var." Bu ne la? Ne la bu? La bu ne?
"Anlamıyorum!" diye inledim. "Jungkook bana nispet mi yapıyor?"
Hoseok'un ön taraftan kıkırtısı geldi. "Ne, ne oldu?" diye doğrulup kafamı uzattım. Telefonda Yoongi'yle mesajlaşıyordu. Tepkisi bana değildi yani. Gözüm Yoongi'nin uzun bir mesajına çarptığında Hoseok ekranını zamanında değiştirememişti.
Min Kedi Yoongi:
Sana uzun zamandır
söylemek istediğim bir şey var
Gülüşünü seviyorum Hoseok
Bana göre bu seninle bir ilişkiye
başlamak için yeterli bir sebepHoseok:
Çocuklara nasıl söyleyeceğiz?Devamını görememiştim fakat gördüğüm kadarı yeterliydi. Biz Namjoon'un Yoongi'den hoşlandığını biliyorduk. Yani Namjoon hiçbir zaman bunu söylememişti ama ne zaman onu görse şapşal şeyler yapmaya ve söylemeye başlıyordu. Eli ayağı birbirine giriyordu. Bunu Hoseok da biliyordu.
Yoongi'yle sadece arkadaşça mesajlaştıklarını zannediyordum.
"Hoseok?" diye mırıldandım gördüğümü belli etmek için. Taehyung da bir sorun olduğunu anlayıp yerinde doğrulmuştu. Namjoon araba kullandığı için gözlerini yoldan ayıramadı ama kulağının bizde olduğunu biliyordum.
Hoseok arkaya dönüp benimle göz göze geldiğinde bakışları şimdi olmaz, diyordu.
Kaşlarımı çatarak koltuğuma yaslandım ve kollarımı göğsümde birleştirdim. "Hoseok cevaplasın sorumu. Jungkook ne demek istiyor? Böyle mesaj işlerinde en iyimiz o gibi duruyor, hm?"
Hoseok mırın kırın edip konuyu değiştirmeye çalışırken telefonumdan Jungkook'a özel ayarladığım zil sesi geldiğinde ortamla bütün alakam çizgi filmlerdeki puf sesiyle yok oldu. Bu konuyu evde zaten tartışacaktık, Namjoon'un da araba sürerken dikkatinin dağılmasını istemiyordum.
Jungkook'un mesajını yukarıdan okumadan önce gerginlik bedenime yayılmış, kaslarımı kaskatı etmişti.
Ballı Kurabiyem:
Ne zaman dönüyorsunuz?
Pazartesi maçım var
Gelmeyecek misin?"Yuh!" diye bağırdım. "Jungkook ne zaman dönüyorsunuz diye soruyor. Bir de demiş ki, maçım var gelmeyecek misin." İçim içime sığmazken mutluluk nefesi aldım. Hani karnınızı sıkıp gülümseyerek ve ince bir ses çıkararak aldığınız o boğuk ses vardı ya... Telefonu göğsüme bastırarak deli gibi sırıtmıştım bir de. Nasıl unuttun ama başına gelenleri... Hiç ders almadın değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wild Berry ❦ JiKook [✓]
Fanfic[TAMAMLANDI] Bakmaya kıyamadığı sevdiğini başka kollarda izleyen Park Jimin ve Jimin'in onu sevdiğinden habersiz gün be gün ona aşık olan Jeon Jungkook'un hikayesi. 🍁 Çünkü aşk, masallardaki gibi iki köşeli değildi. Tek bir köşesi vardı ve oldukça...