Yirmi: İki oda bir salon, bir de bahçe yeter bana.

6.2K 630 542
                                    


20- İki oda bir salon, bir de bahçe yeter bana.

Yumuşak tüylü sarı kazağımı çekiştirirken aynada arkamı görmeye çalışıyordum. Aynı zamanda Tae'ye yarım saattir tekrarlayıp durduğum soruları bir kere daha sormak arkadaşlık vazifemdi.

"Bak eminsin, iyi görünüyorum değil mi?" 

"Hmhm..." Bilgisayarda uğraştığı şeyden kafasını hiç kaldırmadan mırıldanmıştı.

"Biraz kısa mı kalıyor bu kazak sanki? Kollarımı kaldırınca belim açılıyor." Yukarı doğru uzanıp bir kere daha denedim ve aynadan nasıl göründüğümü anlamaya çalıştım. İçime başka bir şey giymediğim için tenim öyle kolayca ortaya çıkıyordu.

"Bence gayet çekici. Kot pantolona iyi gitti. Ne çok ciddi ne de özensiz. Ben seçtim o yüzden tam ayarında."

"Çekici mi? Neden buna ihtiyaç duyuyorum ki?" diye sordum kendi kendime. Tek hamlede kazağı çıkarıp yatağa fırlatırken Taehyung beni dolaba giden yolda durdurmuştu.

"Şu an daha çok çekici görünüyorsun ama bugünlük o kazağı giy. Jungkook için çekici olmaya çalışmıyorsun, senin her zamanki hâlin bu. Sen hep alımıyla dikkat çeken o muhteşem adamsın. Dön ve giy şimdi. Halka küpelerimi de ödünç verebilirim." Taehyung birkaç adımda aksesuar kutusundan bahsettiği küpeleri bulup bana uzattığında kazağı geri giymiştim. Beni, bana karşı ikna etmenin bir yolunu hep buluyordu.

Küpeleri kulağıma takıp kendime ikinci kez bakamadan kapı zili çaldığında sırt çantamı hızlıca alıp koridora fırladım. Kayan çoraplarım yüzünden zor zamanlar yaşarken üstüne bir de Hoseok'un salondan çıkıp takılmam için uzattığı ayağına dolanıp yüz üstü yere yapışmıştım.

"Senin ağzına sıçayım tama mı! İntikamımı bekle. Yoongi'ye bebeklik fotoğrafını atacağım." diye bağırıp yerden kalkarken sıyrılan kazağımı indirdim. Hoseok kahkaha atarak mutfağa gitmişti.

Düzgün göründüğüme vestiyerin aynasından emin olduktan sonra montumu alıp kapıyı nihayet Jungkook'un küçük bir çocuğun elini tuttuğu manzaraya açabilmiştim.

Jungkook baştan aşağı siyah giyinmişken  boyu Jungkook'un dizlerine bile yetişmeyen küçük çocuk mavi bir mont ve çok şık bej bir pantolon gitmişti. Minicikti. Kocaman gözleri...Jungkook gibi bakıyordu. Yanaklarının dolgun görüntüsü de Jungkook ağzına bir şeyler sıkıştırdığı zamanlar -en tatlı olduğu zamanlar- yanaklarının aldığı hâlin aynısıydı.

Ufak çaplı bir çığlık atarak yerimde zıpladım. "Jungkook senin tıpatıp aynın bu!" Kendimi engelleyememiştim. Uzanıp yanaklarını çekiştirip ısıra ısıra sevmek istiyordum fakat üç yaşında yeni tanıştığım bir çocuğa böyle bir izlenim verirsem benimle bir daha hiç oyun oynamazdı.

Taehyung ve Hoseok kapıda dikilen ikiliyi görmek için omzumun üstünden kafalarını uzattıklarında Taehyung sesli tepki vermeden edememişti benim gibi.

"Yuh! Bizim bilmediğimiz bir çocuğun vardı da teyzemin diye bize mi yediriyorsun?"

Jungkook'un bir çocuğunun olması fikri iç gıdıklayıcı olsa da bu çocuğun bir de annesi olmak zorundaydı ve bu hiç hoş değildi. Hayali bile.

Taehyung'un karnına dirseğimi geçirerek Jungkook'a gülümsedim. Bize büyük bir gülümsemeyle bakıyordu.

"Teyzeme benziyor aslında ama bana da benzetiyorlar evet. Hamileyken beni köle gibi kullandığından en çok yüzünü gördüğü kişi benim, ondan da olabilir."

Küçük çaplı bir kıkırtı bırakıp Jungkook'a bakmıştım saf saf. Onu tanıdıkça sevmekle ne iyi bir şey yaptım diyordum kendi kendime. Çok kötü bir insana da tutulabilir, bar kenarlarında seks oyuncakları giyerek bekliyor da olabilirdim, değil mi?

Wild Berry ❦ JiKook [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin