w-8

542 68 89
                                    

Ginny yazmaya alıştığım için hikaye için çok önemli bir detayı kaçırdım. Ginny, samimi çevresinin ona Ginny diye seslenmesine izin veriyor. Diğerleri Ginevra  diye sesleniyor. Bu hikâyede daha önce Ginny diye yazdığım yerleri düzelttim. Bu notu unutmayın lütfen:))

Iyi okumalar!

***

Hermione elimdeki peruğa bir süre daha güldü.

"Yani sen birkaç gündür okula böyle gittiğini mi söylüyorsun?" 

Peruğu elinden alıp kafama taktım. Üzerine de beremi takınca aynadaki yansımama sırıtıp Hermione'ye cevap verdim.

"Evet Herm, okuldan da böyle çıkıyorum. Beni fark etmiyorlar" dedim kıkırdayarak. Aklıma gelen anı ile daha da gülüp Hermione'yi merakta bırakmadan açıkladım.

"Okuldan böyle çıktığımı söylemiştim. Eve yakın bir yerde peruğu kafamdan çıkarırken yaşlı bir kadın gördü. Yüz ifadesini görmeliydin Hermione, hayalet görmüş gibi bembeyaz kesildi. Daha önce hiç peruk görmemiş sanırsam." dedim.

Hermione güldü "Ohh, peki sonra ne oldu?" 

"Kadına peruk olduğunu söyledim elbette" dedim atkımı boynuma sararken. "Yoksa karşımda can verecek gibiydi." 

"Tanrım, Ginny bu deli huyundan bir gram eksilmemiş." dedi ve biraz daha hüzünleşerek " Hiç değişmemişsin" dedi.

"Sen değişmişsin." dedim ciddi ciddi, " Zaten zayıftın şimdi kemiklerin sayılıyor" 

***

Hermione'yi okula gelmeye ikna edemedim. Gelmesini istiyordum. Teneffüslerde eskisi gibi onunla vakit geçirmek istiyordum ama o ödevlerini bahane etmişti. Hermione'nin evi de liseye yakındı diye yine yürümeyi tercih ettim. Hem yürüyünce içime çekebildiğim kadar oksijen çekiyordum. Sınıfa girdiğim an oksijen seviyesi birden sıfıra düşmüş gibi nefes alamıyordum. Normalde de kalabalık bir sınıftık, şimdi Harry sayesinde neredeyse tüm okul küçücük sınıfımıza sığmaya çalışıyordu.

Harry demişken... Acaba bugün okula gelir mi? Verdiği röportaja göre buraya gelmeye devam edecekti. Aslında o röportaja çok inanmamıştım. Buraya bir karakter yüzünden gelmiş olması bana saçma geliyordu. Kesinlikle ama kesinlikle bu işte başka bir iş vardı.

Gerçi, beni ilgilendirmez.

Okulun bir alt sokağındayken yanımda duyduğum sesle birden yerimde zıpladım.

"Korkma Ginevra benim" dedi bir ses. Arkamı döndüm. Yüzüne bakmaya çalıştım ama göz hizasına kadar atkı ile kapatmıştı yüzünü. Gerçi yuvarlak gözlükleri ve yeşil gözleri Harry olduğunu gösteriyordu zaten.

"Senin burada ne işin var?" dedim. Düne atıfta bulunarak " Kalabalık yere gelemediğini sanıyordum?" tek kaşımı kaldırdım. Dün söylediğimde pişman olmuştum ama o haberi okuduktan sora pişmanlığımın yok olduğunu söylemiştim değil mi?

Harry'nin bıkkınca verdiği nefesi duydum. Sanki yalan söylüyorum, kendisi söylemişti. Ben de söylediğini hatırlattım o kadar.

"O yüzden bu kılıktayım." dedi gözleri ile atkısını işaret etti.

Bir an aklıma başka bir şey geldi. İyi de beni nasıl tanımıştı.

"BENİ NASIL TANIDIN?" diye sordum dehşet içinde.

"Koku...ımmm.... yani... çantandan, evet. çantandan." dedi hızlıca.

"Çantam mı?" kaşlarımı çattım. "Bu çantadan okulda birkaç kişide daha var." dedim kendi kendime ama o ne dediğimi duymuş olacak ki cevap verdi "Şansıma sen çıktın işte, neden uzatıyorsun? Yardımına ihtiyacım var."

What? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin