Işık

2.1K 216 35
                                    

Barış ellerini ceketinin cebine yerleştirip sakin adımlarla hastanenin çıkışına yöneldi. Etrafına baktı, üzerinde hâlâ henüz gevşemiş olmanın uyuşukluğu vardı.

Derin bir iç çekip hastanenin biraz ilerisindeki parka ilerledi. Birkaç büyük adımda aradığı bedene rastlamıştı. Mert bir bankta dizlerini kendine çekmiş titreyen çenesiyle boşluğu izliyordu. Kendiyle cebelleştiğini belliydi.

Yanına oturdu. Arkadaşı ilk anda ona dönmemiş, belli ki cesaretini toplamak istemişti. Sonunda Barış dudaklarının arasına bir sigara yerleştirdiğinde bal rengi gözler ona dokundu.

Barış'ın mavileri ona dönmemişti fakat onu görmezden gelmiyordu da. Yaktığı sigarayı uzattı Mert'e. Mert normalde içmezdi, o anda da içmek istemedi.

"İstemiyorum." Dedi fısıltıdan hallice bir sesle. Barış ikiletmeden kendi dudaklarına götürdü.

"Aferin." demişti ifadesiz yüzünün ardında. Bu Mert'i gülümsetti. Barış ellerinde sigara görünce adeta çıldırıyordu. Kendi bağımlı olsa da her konuda olduğu gibi sevdiklerine kıyamıyordu.

Mert ona gizli bir hevesle baktı. Yanına gelmesini beklemiyordu fakat umuyordu. Bu onu affetmesi için küçük de olsa bir umut ışığı demekti çünkü.

Bu gördüğü merhamet iyice dokundu ruhuna. Gözleri yaşarırken Barış'ın yan profiline baktı.

"Çok korktum." dudağından kaçan küçük bir hıçkırık eşlik etti bu sözlere.

"Ona bir şey olacak diye ödüm koptu Barış."

Barış dişlerini sıktı. Yüzünü ifadesiz tutsa da büyük bir sızı göğsünü esir almıştı.

"Biliyorum." dedi yalnızca. Ardından Mert'in omzuna sarılıp kendine çekti arkadaşını. Mert bunu bekliyor gibi boynuna yerleştirip yüzünü gözyaşlarını serbest bıraktı. Göğsünü sıkıştıran düğümlerin çözülmesine izin verdi. Barış yalnızca sesini çıkarmadan sigarasını içti o anda.

Bir süre sonra hıçkırıklar iç çekişlere dönüştü. Barış bunu fark edince izmarite dayanan sigarayı söndürdü. İlk kez Mert'in yüzüne dönüp mahçup, masum ifadesine baktı.

"Daha iyi misin?" Mert ona rahatsızlık vermek istemediğinden biraz çekildi. Duruşunu düzeltip başını salladı.

"Teşekkür ederim." Başka bir şey söylemedi. Söylemesine gerek yoktu zaten. Barış sevdiğin birini kaybetme korkusunun anlatılacağı son insandı. Zaten öfkesi ve hayal kırıklığına rağmen yanında olması söylenecek her şeyi anlatıyordu.

"Etme." dedi ayaklanırken. Ceketini düzeltip arkadaşına uzattı elini. Mert ona uzatılan ele baktı önce birkaç saniye. Buruk bir gülümsemeyle tuttu. Ondan destek alarak ayaklandı.

"Hastaneye dönelim. Eylül meraklanmıştır." Başını salladı Mert. Sessizce yürüdüler birkaç dakika. Havada sonbaharın esintisi, sararmış yaprakların garip hüznü vardı.

"Barış." Dedi Mert sessizliği bozarak.

"Biliyorum seni hayal kırıklığına uğrattım ama inan-"

"Şimdi değil Mert." diye kesti onu sert sesiyle.

"Enerjini Eylül'e sakla. Daha sonra konuşuruz bunları." Başını salladı usulca. Yanyana yürürlerken aralarındaki buzdan duvarın çatladığını hissediyordu Mert.

'En azından,' diye geçirdi içinden,

'bir umut var.' 


Misha bizi bu kadarcık bir bölüm için mi beklettin? Hayır efendim, sadece bu bölümde inanılmaz tıkandım. Bu yüzden iyisiyle kötüsüyle bir geçiş bölümü yazıp atmam gerekiyordu. Artık sona yaklaşıyoruz. Kime ne olacağı yavaş yavaş belli olacak. Ve bundan sonraki bölümler de oldukça kritik. 

En kısa zamanda Barış ve Mert'in yüzleşmesini göreceğiz. 

O zamana kadar, 

ÖPTÜM ❤️

Bizden Olmaz | ⚣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin