YORUM
"Şu Aras..." dedi Cem elindeki metal kutuyu hafifçe sallarken. Umursamaz görünme ihtiyacı duyuyordu.
"Nasıl biri?"
"Bir yıl boyunca aynı okuldaydın, zahmet edip iki sohbet etsen anlardın. Puşt herif." Savaş cümlesini bitirir bitirmez ayağına basan ufak tefek görünümlü kız arkadaşının kuvvetiyle inledi.
Uyarıyı almış olacak ki başka bir şey söylemedi, Cem'se inanılmaz bir umursamazlıkla şişeyi izliyordu.
Ortam oldukça garipti. Zira Barış'ın eline su dökemese de haftanın üç günü Cem'le bir şekilde kavga eden Savaş çocuğa keskin gözlerini dikmişken Aslı ve Eylül gergin ortamı kırmaya çalışıyordu. Ege ise o an kim haklı gelirse onu desteklemek suretiyle gaz veriyordu. Kesin olan bir şey varsa lisenin herhangi bir gününde bu andan bahsedilse hepsi küfür ederdi.
Gergin birkaç dakikanın ardından Aslı'dan bir kıkırtı yükseldi. Cem ona döndü.
"Aslınsa Aras tam bir divadır." Eylül'ün yüzünde de bir gülümseme oluşurken Cem kaşlarını kaldırmış bakıyordu.
"Aynen öyle, istediğini almanın mutlaka bir yolunu bulur." Ege gülerek eklediğinde Savaş da tebessüm etti.
"Eh, Barış'a boyun eğdirmek kolay değil."
"Bilmez miyim?" dedi Cem alaylı bir gülüşle. Fakat kalbi rahatsızlıkla kasılmıştı.
Cem hiçbir zaman el üstünde tutulan çocuk olmamıştı. Yüzüne merhametle bakılmamış, kimse de onun için kendinden taviz vermemişti. Aralarında büyük bir güç savaşı olan Barış'ın birine boyun eğmesi, üstelik bunun için karşıdaki insanın neredeyse hiç efor sarf etmemesi onu sığ ve huzursuz hissettirmişti.
Belki biraz kıskanmıştı Aras'ı. Onun sahip olduğu arkadaşlara da, sevgiye de ömrü boyunca sahip olamayacaktı.
"Barış nerde kaldı?" Denildiğini duyduğunda daldığı noktadan kopardı bakışlarını. Elindeki biranın son damlalarını da tüketti.
Savaş onu aramak için telefonu çıkarmıştı ki uzaktan görünen bedeni fark ettiler. Kumral saçları dağınık bir biçimde arkaya atılmış, keskin çene hattı kendini uzak mesafeden bile belli ederken yanlarına yaklaştı Barış. Kare şeklindeki koltukta boş bir yere bıraktı bedenini.
"Hoş geldin yavrum." dedi Savaş kuzenine saçlarını karıştırırken. Barış başıyla onayladı. Masanın devamına bakarken gözleri bir an Cem'i buldu. Direkt önüne döndükten üç saniye sonra kocaman açılmış gözlerle bir ona, bir Savaş'a baktı.
"Abi, Mert biraz değişmiş mi?"
"Bu içip gelmiş." dedi Ege kahkaha atmadan hemen önce.
"Yok kardeşim, şerefimiz çok yüksek, dengelesin diye-" Savaş, Aslı omzunu ısırınca tıslayıp sözünü yarım bıraktı.
Cem yamuk bir gülüşle baktı.
"Sizin kanda var herhalde hırlayıp durmak."
"Dinime küfreden..."
"Evet! Güzel şeyler konuşalım, bakın, yaz. Hava ne kadar güzel!"
Eylül'ün söylenmeleri karşısında gülümsedi Barış. Barış sakinse, herkes sakin olabilirdi.
"Ee Sezer, hep böyle bekletir misin arkadaşlarını?" Cem ona sinir bozucu bir ifadeyle bakarken başını iki yanına salladı.
"Boşuna uğraşma Karataş, bugün dövmeyeceğim seni."