küçük bir kesit 7

2.3K 163 43
                                    


Doktorun muayenehanesine vardığımda yeni bir sekreter oturuyordu masada. Eskisine nazaran asık yüzlü ve soğuk birine benziyordu. İlk izlenim olarak pek ısınamamıştım ona. Oysa Ayfer çok daha cana yakındı. Beni her gördüğünde coşkuyla karşılar ve dakikalarca sohbet ederdi benimle. Üzülmüştüm ama çok da önemsemedim. Zira ayda bir kez görüyordum kendisini.

"Buyurun, size nasıl yardımcı olabilirim? " dedi yeni kız en zarif haliyle. Kulak tırmalayıcı, tiz bir sesi vardı.

"Eylül Deniz. Mete Bey ile dokuz buçukta randevumuz vardı."

"Peki, bakıyorum hemen."

O ajandasıyla uğraşırken ben de onu inceliyordum. Sarı saçlarını disiplinle topuz yapmıştı ve tek bir tel bile saç aralarından çıkmaya cesaret edememiş gibiydi. Üzerinde lacivert bir takım vardı. Beli yok denecek kadar inceydi. Sayfaları çeviren parmakları ise ince ve uzundu. Dudaklarında kırmızı bir ruj, gözlerinde ise her sekreterde olması kanunmuş gibi, kenarları siyah, dikdörtgen ve kalın çerçeveli bir gözlük vardı. Kısa bir telefon görüşmesi yaptıktan sonra soğuk bakışlarını üzerime çevirdi ve sahte bir tebessümle ayağa kalkarak konuşmaya başladı.

"Kusura bakmayın efendim, beklettim. Mete Bey sizi bekliyor." dedi odaya kadar bana eşlik ederek. Ben de aynı sahte tebessümle ona teşekkür ettim ve içeri girdim. Mete Bey yıllardır görmediğim kadim bir dostum gibi neşeyle kollarını iki yana açarak karşıladı beni.

"Eylül Hanım. Hoş geldiniz..."

"Teşekkür ederim Mete Bey, nasılsınız?"

"Bunu benim sormam gerekmez mi?" deyince karşılıklı gülüşmeye başladık ikimizde. Sonra tekrar takındı ciddiyetini. "Seans için daha vaktimiz vardı. Nedir seni buraya erkenden getiren?" derken haklıydı. Son gelişimin üzerinden daha iki hafta geçmemişti bile belki de.

"Olanlara inanmazsınız." dedim her zamanki yerime otururken. "Yaşadığımız zor günlerden sonra hastane doktoru gönderdi beni aslında. Kesinlikle bir psikoloğa gitmelisin dedi. Ben de sizden bahsettim. Sonuç olarak buradayım." dedim kısaca.

"Çok merak ettim şimdi, neler oldu?" derken defterini eline almış, çoktan bacak bacak üstüne atıp karşıma oturmuştu bile.

"Öncelikle önerdiğiniz tavsiyeden başlayacak olursam işimden kovulmaktan başka hiçbir işe yaramadı." dedim ellerimi birbirine kenetlediğimde. O ise gayet memnun görünüyordu bu gelişmeden.

"Yeni bir hayat istemiyor muydun? Bunun için yeni bir iş de gerekir, öyle değil mi? Hem sen değil miydin telefonda satış yapmaktan şikâyet eden?"

"Ama o işe ihtiyacım vardı benim." dedim kendimi haklı çıkarmak istercesine ama karşımdaki kişinin bir uzman olduğunu unutmuştum.

"Senden daha fazla ihtiyacı olmasına rağmen ekmek parası bulamayan o kadar çok insan var ki bence şükretmelisin. Tabii ki senin de ihtiyaçların var ama başarılı bir diplomaya sahip olduğunu da asla unutma. Çok daha iyi yerlerde, daha iyi ücretlerde çalışabilirsin." dediğinde biliyordum ki yine haklıydı. Ona her kızdığımda kendini haklı çıkarmayı biliyordu. Hem çok da haksızlık etmemeliydim adama, neticede Ömer'le tanışmama vesile olan da oydu ama ona Ömer'den bahsetmeyecektim. En azından bir süreliğine... Nedendir bilmem, birine âşık olduğum fikrine kapılmasını hiç istemiyordum.

"Neyse, asıl meseleye döneyim ben." dedikten sonra olanları anlattım ona. Annemin hastalığını, ameliyatını, ölümünü ve ardından girdiğim şoku, hastanede olanları, öz babamı... Hızlı bir özet geçmek bile neredeyse bir saatimi almıştı.

Eylül'de Aşk (Kitap Oldu...) -18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin