20. Bölüm

7.1K 676 99
                                    

Keyifli Okumalar...

  Elindeki bez çantayı daha sıkı kavrarken aldığı derin nefeslerin sıklığı dikkat çekecek kadar artmıştı. Mahallenin girişinde bir duvara yaşlanmış öylece duruyordu. Ayakları gitmemek için direnirken içindeki kavgacı taraf öne çıkması için bas bas bağırıyordu. Kendi vücuduyla girdiği bu amansız kavgaların tek bir sebebi vardı. Kurşun!

Kurşun'un galeri açmasıyla bir anda itibarı artmıştı. Çevresinde dolananların ardı arkası kesilmiyordu. Oysa önceden bir suçlu gibi onu yaftalamışlardı ve selam sabahı bile ona çok görmüşlerdi. Nergis her gün onun adına seviniyordu. Kendi işini kurmasına, kendini kendine kanıtlamasına hayranlığı onu her gördüğünde artıyordu. Ancak bütün bu hayranlığının yanında kıskançlığı da artıyordu. Bazı insanlar, ben hiç kıskanmam derken ne kadar da rahatlardı. Nergis ise kıskançlığı damarlarında hissediyordu. Kurşun da kendisini kıskansın, onun dikkatini çeksin istiyordu. Sanki, işleri artınca Kurşun kendisini unutmuştu. Eskisi kadar göremiyor, konuşamıyor ya da ona yakın olamıyordu. Gözden uzak olan gönülden de ırak olur derlerdi, olur da Kurşun kendisini sevmekten vazgeçer diye korkuyordu. Derin bir nefes daha alıp omuzlarını dikleştirdi ve Kurşun'un açtığı galerinin hemen yanındaki spor salonuna gitmek için yürümeye başladı.

Üzerinde siyah bir tayt onun üzerinde de gri kısa kollu bir tişört ve siyah düz bir spor ceketi vardı. Spor için ne bulduysa doldurduğu çantasını da omzuna takıp kendinden emin adımlarla sokakta yürümeye devam etti. Açıkçası sporla hiç ilgilenmiyordu, tekrar boksa başlamak gibi bir düşüncesi de yoktu. Gidip spor salonunda oturup geri gelmeyi düşünüyordu. Tabi bunların hiçbirini Kurşun bilmek zorunda değildi. Bütün işinin gücünün arasında tek tük olan tatil zamanlarını da sırf Kurşun'a yakın olabilmek için spor salonunda geçiriyordu. İleride bütün bu emeklerinin karşılığını alacağını umarak gülümsedi. İnsan kendi fırsatını kendi yaratırdı. Bir şey istiyorum diyip kenara çekilmek yerine o şeyi elde etmek için savaşmak elde ettiğin gânimetin de lezzetini artırırdı. Lezzet ve Kurşun kelimelerini bir araya getirince yüzündeki gülümseme arsızca büyüdü. Kendi düşüncelerine dalmış yürürken ismini işitmesiyle durdu. Kurşun kaşları çatılmış hızlı adımlarla yanına geliyordu.

"Nergis, ne yapıyorsun burada? Bana mı geldin?" Nergis işittiği son soruya 'evet' demek için çırpınsa da ilgisiz görünmeye çalışarak başını olumsuzca iki yana salladı.

"Hayır, spor salonuna geldim."

"Spor salonuna mı?"

"Evet, tekrar spora başlamaya karar verdim."

"Ailenin spor salonuna gitmek yerine burada mı tekrar spora başlayacaksın?" Kelimeler Kurşun'un dudaklarından memnuniyetsizce dökülünce Nergis onun bu sorusuna mantıklı bir cevap vermek için kısa bir süre düşündü.

"Onların yolundan gitmediğim için annem zaten her gün başımda söyleniyor. Bir de tekrar başladığımdaki hantallığımı görse sonum nasıl olur düşünmek bile istemiyorum. O yüzden buraya gelmeye karar verdim." Ciddi bir ses tonuyla açıklama yaptığında içten içe kendisini tebrik etmeye başlamıştı. Çok iyi bir şekilde durumu kurtardığını düşünüyordu.

"Ama bildiğim kadarıyla bu spor salonunda sadece erkekler var."

"Biliyorum ama ben Birkan'la konuştum, bana sorun olmayacağını ve gelebileceğimi söyledi."

"Hiç sorun olacağını söyler mi?"

"Anlamadım." Anlamıştı, hem de oldukça net bir şekilde. Ancak salağa yatmak ve tekrar duymak işine geleceğinden Nergis saf saf kaşlarını yukarı kaldırıp Kurşun'un sözünü tekrar etmesini bekledi. Fakat Kurşun beklediğini vermeyerek sessiz kaldı ve bir elini kısa saçlarına götürerek parmaklarını saçlarında gelişigüzel bir şekilde dolaştırdı. Bir şey düşünüyor da bir çıkış yolu bulamıyormuş gibi gözleri kısılmış, yüz hatları gerilmişti.

KURŞUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin