Keyifli okumalar...
İçi bütün sıcaklığıyla yanarken elleri bir buz kütlesini andırıyordu. Bakışları heyecandan dolayı soğuyan ellerini bulduğunda dudakları kocaman bir tebessümle yukarı kıvrıldı. Düşündüğü, baktığı her şey ona Kurşun'u hatırlatıyordu. Bütün hayatına egemen olmuştu adeta.
Bir buz kütlesini andıran elleri istemsizce üzerindeki elbisesinin eteklerine gitti. Haki yeşili elbisesi dizlerine kadar geliyordu. Elbisenin altına siyah spor ayakkabıların giymişti ve siyah ceketiyle çantasını alarak kendisini evin dışına atmıştı. Bugün Kurşun'la birlikte bir şeyler yapacaklardı ve Nergis ne yapacakları konusunda en ufak bir fikre dahi sahip değildi. Bütün inatçılığı ile defalarca Kurşun'a ne yapacaklarını sormuş olsa da karşılığında hiçbir şey elde edememişti. Kurşun istediği zaman Nergis'ten çok daha inatçı olabiliyordu.
Kapının önünde Kurşun'un gelmesini beklerken bakışları eve doğru gelen annesini buldu.
"Bir yere mi gidiyorsun?"
"Evet, Kurşun ile dolaşacağız biraz." Sözleri üzerine annesi bir şey demeden bir süre yüzüne baktı, ardından sesli bir şekilde içini çekip başını salladı.
"İyi, selam söylersin. Akşam yemeğini dışarıda mı yiyeceksiniz?"
"Bilmiyorum, belki. Niye sordun?"
"Abin, arkadaşında kalacakmış bugün. Baban ile ben de beraber yemeğe gideriz."
"Yani romantik, başbaşa bir akşam yemeği geçireceksiniz ve bana sen yemeğini dışarıda ye diyorsun. Anladım, seni. Size iyi eğlenceler." Nergis, annesine beceriksizce birkaç kez göz kırptı. Annesi ise sanki Nergis'ten utanıyormuş gibi elini yüzüne kapatarak hızlı adımlarla Nergis'in yanından ayrıldı ve eve yöneldi. "İstersen akşam da eve gelip sizi rahatsız etmeyeyim." Nergis, annesinin arkasından bağırdığında annesinin ateş saçan gözleri anında üzerine çevrildi.
"Sus, kız. Rezil ettin beni mahalleye. Hiç utanman da yok kime çektin ki sen." Annesi söylene söylene kendisini evin içine atınca Nergis kapanan kapıya bakarak gülmeye devam etti. O sırada önünde duran araba ile kaşlarını çatarak bakışlarını arabanın siyah camında dolaştırdı. Birkaç dakika sonra arabanın kapısı açıldığında ve sürücü koltuğundan Kurşun indiğinde Nergis şaşkınca kaşlarını yukarıya kaldırarak bir Kurşun'a bir de arabaya baktı. Araba markalarından, özelliklerinden hiç anlamazdı. Fakat mat siyah olan bu araba fazlasıyla hoş duruyordu.
"Kurşun, bu araba nereden çıktı?"
"Nergis, oto galerim var."
"Doğru, galiba buna hâlâ alışamadım." Nergis gülerek kendisine yaklaşan Kurşun'a sarıldı ve başını onun göğsüne yasladı. Kurşun ise bu sarılma karşısında memnuniyetle Nergis'i kollarının arasına aldı ve yüzünü Nergis'in tarif edemediği bir kokuya sahip olan saçlarının arasına gömerek derin bir nefes aldı ve ardından yavaşça geriye doğru çekildi.
"Nasılsın?" Sorusu üzerine Nergis abartılı bir şekilde gözlerini devirdi. Sanki çok gereksiz bir soru sormuştu.
"Senin yanındayım ve tabiki de fazlasıyla iyiyim."
"Sevindim, ben de senin yanındayken aynı şeyi düşünüyorum."
"Nereye gidiyoruz?"
"Sadece birlikte boş vakit geçirmeye gidiyoruz. İstediğimiz ne varsa yapalım."
"Plansız bir planla gelmişsin. Harika, hadi gidelim." Nergis sesine yansıyan mutluluğa engel olamadığında Kurşun onun bu mutluluğu karşısında gülümsedi. "Gülümseyince çok güzel olduğunu söylemiş miydim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURŞUN
General Fiction(Mahallemin Polisi hikâyemdeki yan karakterler olan Kurşun ve Nergis'in hikâyesidir! Bağımsız olarak okuyabilirsiniz ^^) Derin nefesler alıp sımsıkı yumduğu gözlerini mümkünmüş gibi daha da sıktı. Biliyordu, buradaydı. Konuşmasına gerek yoktu. Ses ç...