Gözlerimi ovarak açtığım da yataktan ayaklarımı aşağı sarkıttım. Telefonumu elime alıp saate baktım. 06.21 gerçekten mi!? İstesem kalkamam lan! Banyodan su sesleri gelince Meriç'in banyoda olduğunu düşündüğüm için rahat etmesi için odadan çıkıp aşağı indim. Ne diye bu saate ayaktayım anlamıyorum. Beni geçtim Meriç niye ayakta manyak mı bu çocuk? Bende mi manyağım? Sabahın körü ya! Nefret ediyorum erken kalkmaktan uykum var zaten. Ayrıca Meriç benim bulunduğum odanın niye banyosunda banyo yapıyordu o ayrı bir mesele. Kendi evi olduğu için tabiki de bunu konu etmeyecektim. Bu yüzden aşağı kattaki banyoya girip yüzümü yıkadım. Kendime çeki düzen verip çıktım.
Mutfağa geçtiğimde kahvaltı hazırlamak istedim. Bari geldim işe yarayayım. Okula daha çok vardı güzel bir kahvaltı hazırlayabilirdim. Kendimi mahçup hissediyordum Meriç'e karşı. Gece gece yük olmuştum. Ananı satayım! Benim altım boş lan? Bacaklarım tamamen ortada.. Gerçi elbise gibi hatta hafta sonu yine elbise giyecektim ve aynı şekilde görünecekti. Çok şey etmemek lazım. Umursamayarak mutfağa tekrar bakındım.
Menemen yapabilirim. Klasik öğrenci şeysi işte. Dolaptan domates, biber ve yumurta aldım. Soğanlı sever miydi acaba? Ben severdim. Ama okula gidecektik şimdi soğana gerek yoktu. Domatesleri ve biberleri ince ince doğrayıp tavaya koydum onlar kavrulurken dolaptan kahvaltılıkları çıkarttım. Masaya yerleştirdim. Domates ve biber kavrulunca çırptığım yumurtayı içine katıp karıştırdım. Etrafa güzel kokular yayılınca kocaman bir iç çektim. Severdim menemeni. Dolapta gördüğüm meyve sularını elime aldım. Ben vişneli severdim, Meriç kantinden hep şeftalili aldığı için şeftalili sevdiğini düşündüm. Bir bardağa vişneli bir bardağa şeftalili meyve suyu koyup masaya koydum. Salamları da kesip bir tabağa dizdim onuda masaya koyduktan sonra muhteşem şaheserime baktım. Acıkmıştım ben. Nerede kaldı bu çocuk? Masanın üzerinde duran telefonu elime alıp saate baktım. 06.53 o kadar olmuş muydu ya?
"Yaren! Neredesin!" sesi evde yankılanınca korkuyla sıçradım.
"Ne bağırıyorsun be! Korktum! Ayrıca muftaktayııım!" diye bende bağırarak ona karşılık verdim. Az sonra mutfaktan içeri giriş yapınca masaya bakarak dona kaldı.
"Bende seni eve bırakayım diyecektim.. " dedi haydaa boşuna mı yaptım ben.
"Ama hazırladım." dedim bende.
"Gerek yoktu. Yemeyeceğim." dediğinde şoka uğradım. Ne demek yemeyecektim?
"Neden?" dedim buğulu çıkan sesimle.
"Bak Yaren. Dün sana evimi açtım diye sabah seninle kahvaltı yapacak değilim. O yakınlık aramızda yok. Dün sadece haline üzüldüğüm için evimi açtım." gözlerim dolmaya başlayınca kendime lanet ettim. Ne bekliyordum ki? Arkadaş olmayı felan mı?
"Anladım." diyip yanından es geçip yukarı çıktım. Altıma hemen pantolonumu çekip ceketimi çantamı alıp aşağı tekrar indim. Yüzüne bile bakmadan kendimi dışarı attım. Yüzüm anında donuklaştı. Gözlerim dolmuştu fakat bir yaş bile akmamıştı. Bari ben hazırladığım yemeği yiyeydim boşuna gitti menemenim.
Eve gelince saat 07.30 olmuştu kendimi eve attığımda hemen odama çıktım birine görünmeden. Üstümde ki Meriç'in tişörtünü çıkartıp yatağımın üzerine attım. Siyah kot pantolonumu çıkarıp koyu lacivert pantolonumu giydim. Üstüme de lacivert aynı renk salaş bir tişört geçirdim. Harbi tişört dedikte aklıma geldi.. Ben beyaz bluzumu orda bıraktım! Hay ben aklıma sıçayım! Neyse Meriç çöpe atar düşüncesiyle rahat rahat çantamı hazırladım ve aşağı indim.
"Günaydın anne." dedim sistemli sesimle.
"Günaydın da Yaren sen neredeydin dün gece ben yattığımda hala evde değildin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüyaların Ötesinde
Teen FictionKendimle sıkışmış gibi hissediyorum. Sanki her bir yanımdan itiyorlarmışta sıkışıyormuş gibiyim.