16. Bölüm

338 28 11
                                    

Yaren Karahan...

Yanımda uyuyan Meriç'i sarsmadan cebindeki telefonunu aldım. Saat gecenin üçüydü ve ben uyuyamamıştım. Çok sıkıldığım içinde çareyi Meriç'in telefonunda buldum. Sırtımdaki yaranın ağrısı azalmıştı. Bu yüzden daha rahattım. Ama şimdilik.

Telefonun ezbere bildiğim kilidini açarak galeriye girdim. En son bizim hastanede çekindiğimiz fotoğraflar vardı. Gülümseyerek birkaç dakika fotoğraflara baktım. Meriç bana kesinlikle çok iyi geliyordu. İnsanlara ördüğüm duvarı tek parmağıyla yıkmıştı.

Mesajlara girdiğimde sabah Atalay'ın attığı mesajı görünce sinirlendim. Dudağı bu yüzden mi patlamıştı? Sorardım bunun hesabını ben. Mesajlardan sinirle çıkıp İnstagrama girdim. En son bizim öpüştüğümüz fotoğraf vardı. Gülümsemem büyürken yorumlara girdim.

OrkunDinçer: OoOoOoOoO

BerkalpAltan: Ayıp böyle sosyal medya sitelerinde falan kendinize gelin.

ArasBozkurt: Olan var olmayan var amk

Adsızbirkız: Gitti taş gibi çocuk.

Duruamasabunolmayan: Kızda güzel lan bulmuş bunlar birbirini ben aradan çekiliyorum.

Gözlerimi devirip fotoğraftan çıktım. Yan profilden güzel olduğumu nasıl anlamıştı? Telefonda yapacak başka birşey bulamayınca sıkıntıyla ofladım. Telefonu tekrar sakin hareketlerle cebine koydum. İki gündür ilk defa uyuyormuş. Aras söylemişti. Uyandırmamaya çalışıyordum. Kendi uyanmadığı sürece uyusun istiyordum ama çokta sıkıldığım için canım biraz uğraşmak istiyordu. Bencilliğe girmezdi değil mi? Yok yok girmezdi.

Yerimde biraz hareketlenip aşağı kaydım. Meriç ile yüzümüz karşı karşıya gelince elimi yeni yeni çıkmaya başlayan kirli sakallarına koydum. Yavaş yavaş okşarken Meriç huysuzca bir ses çıkardı, elimi yüzünden çekip az önce dokunduğum yeri kaşıdı. Çok tatlı ve komik gözüküyordu şu anda. Uzanıp kaşıdığı yeri öptüm. Sonra burnunu, sonra alnını, sonra gözlerini. Suratının her yerine imzalarımı bıraktıktan sonra Meriç bir anda gözünü açtı. Yakalandık. Yüzüme masum bir gülücük yerleştirdim. O bana kaşları çatık ne yaptığımı sorgular şekilde bakıyordu.

"Uslu dur yoksa bedeli olur." söylediği şeye gülerek tek kaşımı kaldırdım.

"Merak ettim o bedeli." kötü birşey olmadığını bildiğim için böyle rahattım.

"Öğrenmek mi istiyorsun?" Oda sırıtarak yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

"Sanırım hayır." anında kaşları çatılırken gülmeme engel olamadım. Şaka yapmıştım.

"Sen bilirsin." dedikten sonra gözlerini kapatınca alındığını düşünmeye başladım. Elim göz kapaklarının üstüne gitti. Yavaş yavaş ellerimi orada gezdirmeye başladım. Amacım bedeli ödemekti herhalde.

"Kaşınıyorsun. Devam edersen, uyumayı bırakıp sabaha kadar bedeli ödersin." kıkırdadım. Dudaklarımı yanağına sıkıca bastırdım. Gözleri açılınca bir an ürperdim ama gözlerinin içi gülüyordu ve bu beni yumuşatmıştı.

"Bana uyar." beni kendine çekerek dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Sırtımdaki yara fazlasıyla sızlamıştı ama umurumda değildi. Öpmesi derinleşmeye başlamıştı. Kendini kaybetmiş gibi tutkuyla öpmeye başlamıştı beni. Ona ayak uydurmak biraz zor olsada bende kendimi kaptırmıştım. Ellerimi ensesindeki saçlara koyup okşamaya başladım. O baş parmağıyla belimin kenarını okşuyordu. Normalde olsa huylanırdım ama şu an çok hoşuma gidiyordu.

Rüyaların Ötesinde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin