İki hafta sonra...
Karakolda amcamın odasına girip yeni gelen dosyaları elime alarak inceledim. Yine hiçbir iz yoktu. Sıkıntıyla kafamı ellerimin arasına aldım daha sonra kahvemi yudumladım.
Bu iki haftalık süreçte telefon numaramı değiştirmiştim. Kimse ulaşamasın diye. Sadece amcamla görüşüp bilgiler alıyordum. Birde hastaneye babamın yanına gittiğimde arada bir annem ve abim ile konuşuyordum ama aramızda ki soğuk çok güçlüydü ve bunu yenemiyorduk.
Telefonumun kamerasından yüzüme baktım. Göz altlarım mosmor olmuştu. Bu iki hafta içinde uyuduğum saatler iki elin parmaklarını geçmezdi. Sürekli kahve içip ayakta kalmaya çalışıyordum. Amcamdan bile daha fazla bu iş için uğraşıyordum. Aynı zamanda amcam silah kullanmayı öğretmişti.
Kapının hızla açılmasıyla sıçradım.
"Kızım bulduk!" amcamın adrenalin dolu sesiyle ayağa kalktım. Yanına gidip elindeki kağıdı aldım. Harita gibi birşeydi, dağlık bir alanda ki bir klubeyi gösteriyordu.
"Bu evin etrafında bir sürü kamera ve haber araçları var. Adam bu araçlar sayesinde senin herşeyinden haberdar olabiliyor ama şu detayı atlamış ki bu haber araçlarının aynısı bizde de var ve bu şekilde adamın yerini bulduk."
Sevinçle kollarımı amcamın boynuna doladım aynı şekilde oda kollarını sardı bana ve sırtımı sıvazladı.
"Ne zaman gidiyoruz?" diye sordum. Amcam zorda olsa gülümsedi. Gerçekten gelmemi istemiyordu.
"Babanı görmeye git sonra gel hemen bu gece yola çıkalım." başımı sallayarak masadaki telefonumu aldım.
Her gün rutin bir şekilde yaptığım gibi karakoldan çıkıp hastaneye doğru yürüdüm. Yorgunluktan ve uykusuzluktan çöken bedenimi zor ayakta tutuyordum. Ama az kalmıştı.
Hastaneye vardığımda hiç beklemeden babamın olduğu koridora girdim.
Girmemle büyük bir toplulukla karşılaşmam bir olmuştu. Topluluk... Arkadaşlarım. Herkesin gözü bana dönerken ellerimle uykusuzluktan kıpkırmızı olan gözlerimi ovaladım. Hayal değildi?
Altı kişi... Sadece altı kişi vardı.
Ada, Elif, Vildan, Berkalp, Orkun ve Aras...
Arkadaşlarım. Beni bulamasınlar, ulaşamasınlar diye epey uğraş verdiğim ve iki haftadır hiçbirinin yüzünü görmediğim arkadaşlarım. Gözlerim dolunca gözlerimin sızlamasıyla kırpıştırıp kendime geldim. Yavaş adımlarımla yanlarına vardım.
"Ne oldu sana böyle?" dedi Ada. Ellerini yüzümde gezdirdi. Elif yanıma gelip elimi tuttu. Vildan ise kalçama kadar gelen saçlarımı okşadı.
Hızla aralarından çıktım. Şimdi olmazdı. O adam hala dışarıda bir yerdeyken onları yanımda tutamazdım.
Meriç'i aralarında görememek canımı daha çok acıtsa da en iyisinin bu olduğunu düşünüp bakışlarımı arkadaşlarıma çevirdim.
"Şimdi olmaz gidin." dedim tek nefeste. Orkun gelip kafamı göğsüne koyup sıkıca sarılınca. Bir an nefes almayı unuttum. Daha sonra Aras ve daha sonra da Berkalp.
"Sana kızmıyoruz Yaren. Bizi korumaya çalıştığının farkındayız ama herşey geçecek." dedi Araş. Ellerimi ağrıyan şakaklarıma götürerek ovdum.
Hepsi bana umut dolu bakarken hiçbirinin tahmin edemeyeceği şeyi yapıp hızla babamın odasına girip ardımdan kapıyı kapattım.
Arkamı dönüp babama baktığımda görmeyi tahmin etmediğim birşey gördüm ve olduğum yerde kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüyaların Ötesinde
Ficção AdolescenteKendimle sıkışmış gibi hissediyorum. Sanki her bir yanımdan itiyorlarmışta sıkışıyormuş gibiyim.