Pazartesi...
Yatağımdan söylene söylene kalkıp banyoya girdim. Yine sabahın köründe uyanmıştım ya! Gerçi sabahın körü sayılmazdı çünkü ilk dersi kaçırmıştım ama olsun. Sürekli ilk dersi kaçırıyorum ve bu benim çok sinirimi bozuyor. Ne yapayım uyanamıyorum işte!
Pazar günü full ders çalışmış ve bütün günümü evde geçirmiştim. Hemde telefonsuz! Oh dünya varmış be! Telefonu kapatıp kimseyle iletişim kurmadan bütün günü kendime ayırmıştım. Çokta güzel olmuştu valla!
Siyah kısa şort ve üstüne siyah sıfır kollu tişörtümü giydim. Çok uzun durunca bacaklarım çok çıplak kaldığı için tişörtü içine vermeye karar verdim. Uzun diz kapaklarıma gelen siyah çoraplarımı da giydikten sonra çantamı hazırlayıp hızla evden çıktım. Yine yemek yiyememiştim.
Okula geldiğimde çoktan ikinci ders başlamıştı. Hızlı adımlarla lanet olası sekiz katı çıktım. Derin derin nefesler alıp nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Nefesim düzene girince sınıfa girdim.
"Geç kaldığım için özür dilerim Hocam." hoca kafasıyla sıramı gösterince yönümü oraya çevirdim. Kimseyle göz göze gelmemeye çalışarak yerime oturdum.
Ada önündeki kağıdı bana doğru iteleyince kaşlarımı çattım. En son bunu ortaokulda yapıyorduk çünkü. Kağıdı alıp okumaya başladım.
"Partiden neden erken gittin? Birde kumral bir çocuk seni sordu." içimden bir küfür savurup kalemi elime aldım.
"Parti çok sarmadı eve gidip ders çalıştım. Lütfen bana çocuğa birşey söylemedim de!" yazıp önüne uzattım oda kaşları çatık bir şekilde okumaya devam etti. Neyse ki arka sıralarda oturuyorduk ve hocada tahtaya birşey yazmakla meşguldü.
"Birşey söylemedim merak etme ama o çocuk kim?" içinden bir ohh çekip su içtim daha sonra kalemi elime aldım.
"Manyak psikopatın teki! Çocuğu dövdüm. Neyse ben sana sonra detaylıca anlatırım yazmaya üşeniyorum." kağıdı alıp okuduktan sonra kafasını salladı ve ayağa kalkıp kağıdı yırtarak çöpe attı.
Bugün Ada ayrı bir güzeldi. Kırmızı üstüne yapışan bir bluz vardı kısaydı. Altında siyah kot pantolon vardı oda aynı şekilde bacaklarını sarmalamıştı. Yüzünde hafif bir makyaj vardı ve ayrıca saçlarını özenle düzleştirmişti.
Ada yerine oturunca göz kırpıp gülümsedim oda gülümseyince kendimi derse vermeye çalıştım. Hoca bir yarışmadan bahsediyordu. Ses yarışmasıymış. Sesim çok güzel değildir ama enstrüman çalabiliyordum henüz katılma gibi bir niyetim yoktu. O sırada zil çaldı.
"Yaren çıkışta Elif'e gideceğiz gelecek misin?" Orkun arkasını dönüp konuşunca Berkalp'te onunla beraber döndü.
"Ailesi olacaksa gelmem."
"Yok ailesi yurt dışına çıkmış bir haftalığına." konuşmadan kafamı tamam anlamında salladım.
"Kimler gelecek?" Ada'nın sorusuyla Orkun tekrar arkasını döndü.
"Hepimiz."
"Hepimiz kim Orkun?"
"Berkalp, Vildan, ben, sen, Yaren, Meriç ve Aras." Ada kısa bir an gülümseyip kafasını salladı. Aras'ın gelecek olmasına sevindi herhalde...
Sınıfın kapısının önünde kumral çocuk yani Atalay belirince göz devirdim. Gelmiş harbi harbi okula lan! Hatta şu an bizim sıraya doğru geliyor evet evet baya geliyor. Hemde alçılı koluyla. Hahayt!
"Naber güzelim?" taktı çocuk mal mıdır nedir?
"Güzelini al bir yerine s-" dememe kalmadan işaret parmağını dudaklarımı götürüp susturdu beni.
![](https://img.wattpad.com/cover/253638206-288-k693614.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüyaların Ötesinde
JugendliteraturKendimle sıkışmış gibi hissediyorum. Sanki her bir yanımdan itiyorlarmışta sıkışıyormuş gibiyim.