Gece yarısı saat 04.28
Yere çömelerek başımı hastane duvarına yasladım. Saatlerdir ameliyathanenin kapısının önünde bekliyorduk. Hiçbir sonuç gelmemişti.
Göz kapaklarım yorulmuş. Yanaklarım göz yaşlarımdam dolayı kurumuştu. Başım kazan gibi çatlıyordu.
Ellerimde ki kurumuş olan babamın kanına baktım. Aklımdan hiç çıkmıyordu o görüntü. Kanlar içindeki bedeni kucağımdaydı. Hala ellerim titriyor kalbim acıyordu. Yutkunamadım.
İçimde herşeyin paramparça olduğunu hissedebiliyordum. Oturduğum yer sanki beni taşıyamıyormuş gibi hissediyordum çünkü ben artık bedenimi kaldıramıyordum. Bu yüzden ameliyathanenin yanında ki duvara çökmüş bekliyordum. Aklıma babamın son söyledikleri gelince kanlı ellerimi yumruk yaptım. Nasıl yaşayacaktım şimdi ben?
Annem, abim, amcam, Ada, Ada'nın babası saatlerdir onlarda benimle beraber buradaydılar ama ne biriyle konuşmuştum ne de birinin yüzüne bakmıştım.
Boğazım acıyor, yanıyordu. Kurumuştu. Konuşmaya çalışsam konuşamazdım.
Ortamın ıssız sessizliği sadece annemin hıçkırıkları, abimin ve amcamın iç çekişkeriyle doluydu. Ada'nın babası sürekli olarak kalkıp ortada volta atıyordu. Oda canından çok sevdiği kaç senelik dostunu bekliyordu.
Ağırlaşmış göz kapaklarımı tavana dikerek yutkunmaya çalıştım. Tam o sırada bir gürültü koptu ve koridordan bir grup bize yaklaşmaya başladı. Gözlerimi iyice oraya diktiğimde onların benim arkadaşlarım olduğunu fark ettim. Çok sürmeden hepsi yanımıza varmıştı.
Güçlü iki el zayıf düşen vücudumu hızla ayağa kaldırırken kollarını hemen belime sardı. Tanıdık gelen kokuyu doya doya içime çektim ama sarılmadım. Babamın kanlarıyla dolu olan ellerimi ona saramazdım.
"Sevgilim..." benden ayrılarak kocaman ellerini yanaklarıma koydu ve gözlerimin içine baktı. Gözlerim yorgun bir şekilde ona bakarken gözleri doldu.
"Üzülme..." diye fısıldadım son kalan sesimle. Ellerini yanaklarımdan ayırarak bileklerimden tutarak ellerimde ki kanlara baktı.
"B-bu senin kanın mı?" diye sordu hala ellerime bakarak. Kafamı güçlükle iki yana salladım.
Gözleri ameliyathaneye kaydı. Anlamıştı. Gözleri tekrar bana döndüğünde gözünden bir damla yaş düştü. Kolumu kaldırıp o göz yaşını silmek istedim ama yapamadım. Kolumu bile kaldıracak gücüm yoktu. Daha fazla dayanamayan bedenim yere düştü. Tekrar eski halimi alırken Meriç önümde diz çöküp kafamı omzuna yerleştirdi. Kafamı boyun girintisine yerleştirip hıçkırdım. Hıçkırıklarım çığlıklara dönüşürken Meriç daha sıkı sarıldı bana.
"Kanlar içinde kucağımdaydı! Hiçbirşey yapamadım! Benim yüzümden canı acıdı!" ellerimi birbirine sıkarak ondan uzaklaşmaya çalıştım.
"Bırak beni! Herşey benim yüzümden oldu!" hızla ondan ayrılıp pas tutmuş sesimle bağırmaya devam ettim. Yanımdaki sandalyeyi alıp duvara attım. Herkes ayakta bana bakıyorken durmadan kendimi suçlamaya devam ettim.
"Ölmesin... Lütfen ölmesin... Allahım ne olursun ölmesin... " son kalan gücümle duvara vurarak kendimi yere bıraktım. Meriç öne atılarak beni tuttu. Annem ağlamaya devam ederken abim ona sarılmıştı. Amcam kafasını ellerinin arasına almış bekliyordu.
Bütün arkadaşlarımı başımda gördüm. Beni ortalarına alarak sıkı sıkı sarıldılar. Abim bile ben darmadağın bir şekildeyken sadece ağlayan anneme sarılmıştı ama yedi tane arkadaşım beni sarıp sarmalamıştı. Yaralarıma hepsi dokunup sarmaya çalışmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüyaların Ötesinde
Teen FictionKendimle sıkışmış gibi hissediyorum. Sanki her bir yanımdan itiyorlarmışta sıkışıyormuş gibiyim.