10. Bölüm

420 27 8
                                    

Yaren Karahan...

Alarm sesiyle sıçrayarak uyandım. Ay ödüm koptu! Yemin ederim sıçıyordum altıma. Salıvericektim şuraya.

Göğsünden sıçrayarak uyandığım için Meriç beni kollarımdan tutmuş şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Yakından da daha yakışıklıymış. Ay ne diyorum ben tövbe estağfurullah...

"Saat kaç geç mi kaldık?" diye sordum hala üstünde yattığım Meriç'e...

"İlk alarmda uyandıysak saat 7." gözlerimi belertip ona bakmaya başladım.

"Ne?!" bağırarak söylediğim için yüzünü buruşturmuştu.

"Ulan haftasonu niye 7 de kalkıyoruz manyak mıyız biz?!" tekrar bağırınca kafasını iyice geriye yatırıp sıkıntıyla ofladı.

"Yaren bağırma sabah sabah. Ailemin evine gideceğiz kıyafetlerimi falan alacağım ondan erken kalktık." söyledikleri kaşlarımı çattırırken merak ettiğim soruyu ona yönelttim.

"Ailenin evine ben niye geliyorum ayol?" sorma şeklime otuz iki dişiyle birden gülünce bende gülmeye başladım. Bu sorma şeklini bende beklemiyordum.

"Kardeşimle tanışmak istemiyor muydun?" gözlerim parıldamaya başlayınca sevinçle Meriç'in yanaklarını sıktım. Çocukları çok severdim.

"Ay evet evet tamam gidelim." yüzünü bırakıp gözlerinin içine bakmaya başladım. Oda gözümün içine bakmaya başlayınca utanmıştım. Az önce çocuk gibi davranmıştım. Kendime içten içe söverken Meriç gülmeye başladı. Neye gülüyorsun der gibi kaşlarımı çattım.

"Neye gülüyorsun Meriç?"

"Her seferinde bunu sormak istemiyorum ama yerin rahat mı?" Yine üstünde olduğumu unutup konuşmaya dalmışım. Hızla ayağa kalkıp üstümdeki tişörtü düzelttim baya yukarı çıkmıştı çünkü.

"Kahvaltı hazırlayayım ben." diyip yönümü mutfağa çevirdim ama Meriç'in sesiyle tekrar ona döndüm.

"Annem orada kahvaltı etmemizi istedi. Hazırlık yapmış boşa gitmesin."

"Hemen mi gidiyoruz o zaman?" başıyla beni onaylayınca aklıma gelen şeyle Meriç'e döndüm.

"Meriç ben yanıma kıyafet almadım ki senin tişörtünlemi gideceğim? Ayıp olmaz mı?"

"Hayır ayıp olmaz ama sana birşeyler ayarlayabilirim." her zaman yaptığım gibi kaşlarımı çattım. Nasıl ayarlayacaktı ki?

Onu takip edip merdivenleri tırmandım. Odasına girdiğimizde dolabın yanına geçtik. O dolaba bakarken ben ona odaklanmıştım. Benim için birşeyler yapması çok hoşuma gidiyordu. Çünkü daha önce kimse benimle bu kadar ilgilenmemişti. Meriç eline upuzun siyah kolsuz bir tişört çıkarttı. Bu tişört kesinlikle benim diz kapağıma kadar gelirdi. Ardından deri siyah bir kemer çıkardı. Bana sadece tişörtü verip banyoya yöneltti. İstediği gibi banyoya girip hızla üstümde ki tişörtü çıkartıp verdiği tişörtü giydim. Aynadan kendime baktığımda tahmin ettiğim gibi tam diz kapaklarımdaydı. Ben bu kadar uzun giymezdim ki? Ya çok uzun ya çok kısa giyinirdim, diz kapaklarıma gelen elbiselerden nefret ederdim. Neyse bir günlük birşey olmazdı.

Banyodan çıkıp Meriç'in yanına gittim. Oda siyah bir tişört ve siyah bir pantolon giymişti. Yani açıkçası o kareli pijaması ve çıplak karın kaslarıyla daha yakışıklıydı ama tabiiki bu haliyle de oldukça karizmaydı.

Yanıma gelip elindeki deri kemeri belime doladı. Yakınlığı tüylerimi ürpertirken bir yandan ne yaptığını takip etmeye çalışıyordum. Kemeri son deliğe kadar getirip taktığında belime tam oturmuştu. Kemer hafif kalındı bu yüzden güzel duruyordu. Meriç üst tarafı biraz bol bırakıp alt tarafı kısalttı böylelikle tişört diz kapaklarımın üstüne çıkmıştı en azından daha hoş duruyordu. Meriç son kez üstümdekilere çeki düzen verip derin bir nefesle geri çekildi. Bende odasında ki boy aynasına gidip kendime baktım. Tişört ve kemer birleşince elbise gibi gözükmüştü. Aşırı hoş duruyordu tarzıma da uygundu.

Rüyaların Ötesinde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin