18. Bölüm

230 17 27
                                    

"Aaaaa!"

Acıyla inlediğim sırada ne olduğunu çözmeye çalışıyordum ama sanırım çözemiyordum.

"Aaaaa!" Benim gibi Meriç'te acıyla inleyince olduğumuz yerin yeni farkına vardım.

Yataktan düşmüştük ve Meriç üstüme düşmüştü.

"Ay Meriç ölüyorum kalk!" Yıldırım çarpmış gibi hemen üstümden kalktı. Sırtımdaki yara biraz acımıştı ama sıkıntı yoktu. Ben soluklandıktan sonra kıkırdadım bu kıkırdamak kahkahaya dönüştüğünde Meriç ensesini kaşıyarak güldü.

Ellerini bana uzatınca beklemeden ellerimi avucuna bıraktım. Beni hızlıca kendine doğru çektiğinde saliseler içerisinde ayaktaydım.

"İyi misin?" gülümsedim.

"İyiyim. Saat kaç?" Meriç yatağın etrafından dolanacak telefonunu aldı ve yanıma ulaştı saate baktı.

"08.56" gözlerimi belerterek hayal kırıklığıyla ona baktım. Bugün haftasonuydu! Sabahın köründe uyanmıştık...

Meriç yüz ifademden anladı ve bir adımlık mesafeyi kapatıp kolunu belime doladı ve beni kendine çekti.

"Çok istersen uyumaya devam edebiliriz ama yok ben illa uyumam diyorsan çok farklı şeyler yapabiliriz." ima ettiği şeyi sonradan anlayıp gözlerimi sonuna kadar açtım.

"Meriç iyi misin sevgilim? Düşünce kafanı bir yere falan mı vurdun?" bu sefer ağzı açık o bakarken söylediğim kelimeyi idrak ettim.

"Sevgilim mi dedin?" gözlerimi devirdim ve ondan ayrıldım.

"Ohooo! Ben sana her sevgi cümlesi kullandığımda böyle tepkiler vereceksen işimiz zor!..." kıkırdayıp yanından geçtim.

Odanın banyosuna girdiğimde Meriç arkamdan pıtı pıtı adımlarla girdi ben yüzümü yıkadıktan sonra bana belimden sarıldı ve çenesini omzuma koydu. Elleri rahat durmayıp beni gıdıklamaya çalışırken ona doğru döndüm.

"Rahat dur." dedim ama beni dinlemedi. Kalçamı lavabonun kenarına yasladı ve üzerime eğildi.

"Meriç! Rahat durur musun?" gülerek söylediğim şeyi çok ciddiye almadı sadece sırıtarak dudaklarını boynuma bastırdı. Benim boynumdan tikim vardı!

"Ya!" dedim ama devamını getiremedim çünkü kafamı direkt Meriç'in boynuna gömdüm. Böylelikle durmak zorunda kaldı çünkü suratımı görmüyordu ve öpemiyordu. Ağla! Zırla!

"Tamam kaldır kafanı." bu seferde ben çok umursamadım. Çünkü kaldırdığım zaman devam edecekti.

"Yoo, yerim gayet iyi." gülüşünü duyduğumda bende gülümsedim ama o bunu görmedi.

"İyi dişlerini fırçalayamazsın o zaman." söylediği şey direkt kafamı kaldırmama neden oldu.

Kaldırdım kaldırmasına ama...

Meriç bana kafa atar gibi dudaklarıma yapışmıştı buda benim kafamı gerilememe neden oldu. Sertçe öpüp geri çekildi. Biraz dengem bozulsada toparlayabilmiştim.

"Sabah ilk seni öpmek mükemmel bir duygu hep yapalım bunu." ona göz devirip elindeki fırçayı aldım.

Diş fırçasına diş macunu sıkıp biraz suya tuttum. Sonra hemen dişlerime dayadım ve fırçalamaya başladım. Meriç ise ilk başta beni izlemiş sonra oda benim gibi dişlerini fırçalamaya başlamıştı ve garip olan şu ki bunları yaparken sürekli arkamda durması.

Bırakmıyordu beni...

Hatta en garibide dişini tek eliyle fırçalarken diğer eliyle belime sarılmasıydı. Çok mu alışmıştı bana?

Rüyaların Ötesinde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin