20. Bölüm

118 18 3
                                    

4 gün sonra...

Kapana kısılmış gibi hissediyorum. Dört gündür ne amcam ne başka biri ulaşamamıştı bana. Pislik herif telefonumu da almıştı. Hiçbirşey yiyemiyorum. Arada bir su içmek için aşağıya iniyordum onun dışında odadan çıkmıyordum.

Anneme kızıp kızmamak arasında çok kalıyordum. Aldatmak... Bunu hiçbir insan haketmezdi. Ne kadar pislik bir herif olsada anneme aşık olduğu çok belli. Böylesine aşık olan bir insanı aldatmak büyük bir yük. Şu anda bu yükün acısını ben çekiyordum.

Aşağıda kopan bir gürültüyle yataktan sıçrayarak ayağa kalktım. Gidip gitmemek arasında kalırken çoktan elim kapının kulpunu kavramıştı. Kapıdan dışarı çıkıp biraz sesleri dinledim. Az sonra kulağıma tanıdık bir kızın çığlığı gelince beynimde şimşekler çakmış gibi hissettim. Aceleci adımlarımı merdivene yöneltip merdivenleri üçer beşer indim.

Sesleri dinleyerek salonun kapısına hızla vardığımda. Tahminimden farklı olmadığını anladım. Bir adam Ada'nın saçlarından tutup yere savurdu. Ada'nın attığı çığlıkla gözlerimi kapayıp elimi yumruk yaptım. Hızla adama doğru yürüyüp yumruğumu yanağına geçirdim. Ada benim yumruğumla tekrar çığlık atınca ona döndüm.

"Ada korkuyorsun farkındayım ama bağırma." kafasını sallayıp dizlerini kendine çekti.

Kafamı adama çevirir çevirmez bir yumrukta ben yedim. Fazla sarsılmadan adamın özel bölgesine tekme geçirdim. Adam öne doğru acıyla eğilince diz kapağımla sertçe kafasına vurdum. Adam yere tamamen yıkıldığında gözleri kapalıydı. Açıkçası böyle iri yarı bir adamı nasıl devirdiğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Anlaşılan göründüğü gibi değilmiş.

Yönümü Ada'ya çevirdiğimde hızlı adımlarla yanına gittim.

"Neden buradasın? Canın yanıyor mu?" bir yandan konuşup bir yandan elimle sarı saçlarını düzeltiyordum.

Göz yaşlarını silip elini tuttum. Tek hamleyle ayağa kaldırdığımda Ada hiç beklemeden kollarını boynuma doladı. Bende sıkıca kollarımı beline dolarım ve birkaç dakika öyle kaldık. Yerde yatan adamın birazdan kalkma olasılığı ile Ada'nın elini tutarak merdivenleri tırmandım. Benim için hazırlanan odaya onu soktum.

"Bekle beni geleceğim. Ben gelene kadar kapıyı kilitle. Ben gelince ses vereceğim vermediğim sürece başkasına kapıyı açma."

"Nereye gidiyorsun?" ona gülümseyip cevap vermeden kapıyı kapattım. Ardımdan kilit sesini duyunca huzurla gülümsedim.

Anında yüzüm düşerken merdivenleri sert bir şekilde indim. Hala yerde yatmaya devam eden adama doğru yürüyüp ellerimi omuzlarına koyarak geri geri çekiştirdim. Dış kapıya vardığımızda kapıyı açıp tekrar geri geri sürükledim. Diğer adamların tam ortasına bırakıp ellerimi belime koyup onlara döndüm.

"Bana bakın! Öyle iri yarı dinlemem bana veya kardeşime el kaldıranı böyle yamulturum! Alın şimdi bu adamın leşini ne yapıyorsanız yapın. Uyanınca bir daha gözüme gözükmesin!"

Adamların hem sinirli hem şaşkın bakışları yerde yatan adam ve benim üzerimde volta atarken hızlı adımlarla aralarından çıkıp eve girdim. Etrafa bir göz atıp merdivenleri üçer beşer çıktım. Odanın önüne geldiğimde kapıyı tıklattım.

"Ada geldim aç kapıyı." kapının arkasındaki hareketlenmeleri kulağımla takip ettim. Az sonra kapının kilidi açıldığında kendimi içeri attım.

Ada ile yatağa otururken onun dağılan yüzünü izledim. O kadar neşe dolu hayat dolu kız nasılda böyle dağılmıştı?

"Anlat hadi. Nasıl neden geldin buraya?" kafasını kaldırıp gözlerini yüzüme çevirdiğinde hafifçe sırıttı. Kaşlarımı çatarak ne olduğunu anlamaya çalıştım.

Rüyaların Ötesinde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin