Genç adamın şaşkın bakışlarından farksız bir şekilde bana bakan Zayn "Nirvana ne amına koyayım?" diye mırıldanmıştı.
Konunun Nirvana olmadığı ortadaydı. Genç adam da bu soruyu benim gibi duymazdan geldiğinde "Yolcu musun?" diye sordu ve bu, aklımı daha da karıştırdı.
"Yolcu mu? Onun ne demek olduğunu bilmiyorum."
Başını onaylar anlamda salladı. "Hangi yıldan geliyorsun?"
"2020. Sen?"
Cevabım onu daha da şaşırttı. "1993."
Zayn'in mırıldandığı bir küfürden sonra uzun bir sessizlik oluştu. Hala bu olayın şokundaydım. Başıma gelen bu şeyin ne olduğu hakkında bir yıldır hiçbir fikrim yokken benim gibi geçmişe gelmiş birisiyle karşılaşacağım asla aklıma gelmemişti.
Genç adam elindeki bıçağı masaya bırakıp "Oturmak istemez misiniz?" diye sorduğu sırada evin kapısı açıldı ve muhtemelen doğumuna birkaç gün kalmış hamile bir kadın dışarı çıktı. Bizi gördüğünde tedirgin bir şekilde ellerini şişkin karnına götürdüğünde genç adam iki adımda kadının yanına varıp onu tuttu.
"Rahatla sevgilim. Sorun yok."
Hamile kadını nazik hareketlerle sandalyeye oturttuğunda tereddüt etmeden ilerledim. Buradan öylece gitmek gibi bir niyetim yoktu. Bazı cevapları öğrenmeliydim.
Peşimden gelen Zayn'le birlikte önümüzdeki üç basamaklı merdiveni tırmanarak verandaya vardık. Genç adam, kadının yanındaki sandalyeye oturduğunda ben de karşılarındaki sandalyeye hızlıca yerleştim. Ayakta kalan Zayn ise verandanın korkuluğuna yaslanarak kollarını birbirine bağladı. Şüpheli bakışlarla bu çifti izliyordu.
"Size fazla rahatsızlık vermek istemiyorum. Ama cevaplara ihtiyacım var." Adama baktım. "Sen de bir kapıdan mı geçtin? Brighton'daki kapıdan?"
"Hayatımda hiç İngiltere'de bulunmadım."
Dudaklarım hayretle aralandı. "Nasıl? Ben Brighton'daki kapıdan buraya geldim."
"Sen de onun gibi bir yolcu musun?" diye sordu kadın.
Başımı onaylar anlamda salladım. Ama tüm dikkatim adamın dudaklarından dökülecek sözcüklerdeydi.
"Dünyanın birçok yerinde bu kapılardan var. Öyle olduğunu duydum. Benim geçtiğim kapı Cumana'daydı."
"Cumana'da kapı mı var?"
Zayn'e baktığımda onun da benimle aynı şaşkınlığı yaşadığını gördüm. İnanamıyordum!
"Söylediğim gibi, birçok yerde var. Buradakini koruyan kişi istediğin cevapları sana verebilir. Çok uzakta sayılmaz."
En önemli şeyi sabırsızca sordum. "Bahsettiğin bu kapıdan kendi zamanıma dönmem mümkün mü?"
"Belki." dedi adam. "Benim için mümkündü."
"Burada mı kaldın?" diye sordu Zayn.
Genç adam başını aşağı yukarı sallamıştı. "Kalmak istedim. Geri dönseydim muhtemelen borçlarım yüzünden hayatım hapishanede geçecekti. Daha da önemlisi Emily ile tanıştım."
Emily denen kadınla bakıştıklarında birbirlerine gülümsemişlerdi. "Dört yıldır burada yaşıyorum. Alışmak zor olsa da artık eski hayatım aklıma bile gelmiyor."
"Peki bunun neden olduğunu düşünüyorsun? Neden biz?"
Omzunu silkti. "Hepimiz kaderimizde olanı yaşıyoruz, öyle söylemişti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the reaper • zm
FanfictionYabancı, küçük kapıdan geçmemesini söylediğinde Mariah onu dinlememiş ve kendisini on yedinci yüzyılın korsanları arasında bulmuştu.